Kürşat Şahin YILDIRIMER Dr. Psikolog-Refleksolog
Meşhur bir hikâye vardır.
Oğluyla birlikte yaşayan Kızılderili adamın çok kıymetli bir atı var. Bir gün bu at çiftlikten kaçıyor. Tabii komşuları gelip “Tek varlığınız o attı, çok kıymetliydi, o da gitti…” diye ah vah ediyorlar.
Adam diyor ki:
“Bir dakika, şu anda tek bildiğimiz atın kaçması. Niye üzülüyorsunuz?”
İki gün sonra o at, yanında hepsi de birbirinden güzel beş kısrakla geri dönüyor.
Komşular bu sefer: “Haklıymışsınız, at kaçıp beş kısrakla geri döndü, ne güzel oldu!” derken, bilge yerli: “Bir dakika, sadece beş kısrak daha geldi. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu bilemeyiz. Acele ediyorsunuz” diye onları uyarıyor.
Sonra adamın oğlu, o yabani kısrakları eğitirken düşüp bacağını kırıyor. Komşular bu kez de, “Eyvah! Tek yardımcın olan oğlan bacağını kırdı. Bu çok kötü oldu!” diyorlar. Adam da “Şu anda olan tek şey, oğlumun bacağını kırmış olması. İyi veya kötü mü, onu bilmiyoruz” diyor.
Derken o ülkede bir savaş çıkıyor, eli ayağı tutan herkes askere alınıyor. Yerlinin oğlu bacağı kırık olduğu için tabii ki askere alınamıyor. Komşular bu sefer de “Bak, haklıymışsın. Oğlun sana kaldı…” diye seviniyorlar.
Bunun üzerine adam diyor ki:
“Siz erken sonuç çıkarma hastalığına tutulmuşsunuz. Sadece olaylar olur, bekleyip görün, ne olacağını daha sonra fark edersiniz.”
…
Benzer bir halin tüm insanlarda adeta bir hastalık düzeyinde yer ettiği malûmdur.
Bir hadiseyi iyi veya kötü, faydalı veya zararlı gibi etiketlerle etiketlemeden rahat edemeyiz. Zihnimiz hemen ileri doğru bir sıçrama yaparak her şeyden sonuç çıkarmaya çalışır.
Halbuki şu anda olan tüm olaylar, sadece olaylardır; duygusal olarak kendiliklerinden bir mesaj taşımazlar. Siz onlara hangi duyguyu yapıştırırsanız onlar da o hale dönüşür.
Bu hastalık -yahut alışkanlık- zihnimizin gelişmiş gelecek simülasyonlarının doğal bir sonucudur. Fakat doğal diye bununla yaşamak zorunda değiliz.
Nasıl ki yumuşak ayak tabanlarımızı korumak için ayakkabı yahut terlik giyiyorsak, bu zayıflığımızı ortadan kaldırmak için de gerekli önlemleri almamız gerekir.
Bunu başarmak, hayattaki gelişim kabiliyetimizi de artıracaktır.
Günümüzde ‘koruyucu ruh sağlığı’ kavramı çok önem kazandı. Artık sorunlar ortaya çıkmadan ruh sağlığını koruma amaçlı pek çok çalışma mevcut.
Ortaya çıkan sorunların da çözümü mümkün mutlaka. Bu sorunların çözümünde yararlanılan teknikler içinde EMDR yaklaşımı çok önemli bir yere sahip.
#Beyin de akson ve sinapslardan oluşmuş bir ağdır ve düşünce okyanusuna atıldıkça ne yazık ki hasar ve aşınmaya maruz kalır.
#EMDR “Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlenme”ye başlandığında bu iki ağ birbirine bağlanıp, yeni bilgi zihne girip eski sorunlar çözülebilmektedir.
Sevgiyle kalın.
Kullanılan Kaynak-
Prof. Dr. Sinan Canan / Daha Azını Gör