A.Kemal KAŞKAR –
Bölgemizde 1990’lı yılların başlarından itibaren atılan adımlarla yapımı hedeflenen devasa projenin, Milas Tuzla Sulak Alanının yanıbaşındaki Dörttepe Mahallesi Hasanbağı mevkisindeki bir bölümü için Milas Belediyesi’nin ruhsat vermesini protesto eden vatandaşlar, 21 Mart 2022 Pazartesi günü saat 11’de belediye ana binası önünde basın açıklaması yaptılar.
Başta Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Muğla ve Bodrum İl-İlçe Koordinasyon Kurulları ve Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) olmak üzere çevre gönüllüsü vatandaşların katılımıyla gerçekleşen eylemde, Milas Belediyesi tarafından verilen yapı ruhsatlarının iptal edilmesi istendi.
“Bu özel doğa alanını gelecek kuşaklara koruyarak taşımak hepimizin görevidir”
Eylemde ilk açıklama TMMOB Muğla ve Bodrum Koordinasyon Kurulları adına yapıldı. Milas İlçe Koordinasyon Kurulu’nun destek vermediği açıklama, TMMOB Muğla İKK Sekreteri Görkem Acar tarafından okundu.
Ülkemizde canlılığını sürdüren son lagünlerden olan ve yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan, çeşitli su kuşlarının yaşam alanı olan ‘Bargilya Tuzlası Sulak Alanı’nda ‘Turizm Kenti’ yapılması amacıyla Akdeniz A.Ş. tarafından hazırlanan ‘Nihai ÇED Raporu’na 2 Haziran 2021 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “ÇED Olumludur” kararı verildiğine, 1 Temmuz 2021 tarihinde TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu olarak Bakanlığa açmış oldukları davaya Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 22 Ekim 2021 tarihi itibarıyla müdahil olduğuna, 27 Ekim 2021 tarihinde mahkeme, taraflar ve bilirkişi heyetinin alanda yaptığı keşif sonucunda mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda, “ÇED Olumlu” kararıyla ve 743 bin metrekare inşaat alanı öngören projeyle yapılaşmaya açılan bu özel koruma alanının geri dönülmez şekilde zarar göreceğinin, bunun kabul edilemez bir durum olduğunun belirtildiğine dikkat çekilerek başlayan ve davanın açılmasına ilişkin nedenlerin de dile getirildiği açıklama şöyle tamamlandı:
“Bizler TMMOB mensubu olarak, teknik bilgi ile hareket eden; fenden ve bilimden uzak; kişisel çıkar ve rant için kentimizde gerçekleştirilecek ve kentimize zarar verecek tüm proje ve faaliyetlerin karşısında olduğumuzun altını çizerken; bu kentin sadece sakinleri değil, aynı zamanda sahipleri olarak; Tuzla Sulak Alanında gerçekleştirilmesi planlanan; basına yansıdığı şekliyle “Net Holding-Ağaoğlu Projesi”nin de rant ve çıkarlar doğrultusunda kentimize zarar verecek bir proje olduğunu; bu projenin gerçekleşmemesi için tüm teknik bilgimiz ve yasal haklarımızı kullanacağımızı bildirir; Milas Belediyesi’ni, bir an önce verdiği yapı ruhsatlarını iptal ederek, yaptığı yanlıştan geri dönmeye davet ederiz.
Bu özel doğa alanını gelecek kuşaklara koruyarak taşımak hepimizin görevidir.”
“Sözün bittiği yer…”
Muğla Çevre Platformu adına açıklamayı okuyan Neşe Tuncer ise, bu açıklamayı kuşların, tuzcul çayırların, lagünün yanıbaşında değil de Milas Belediyesi önünde yapmak zorunda kaldıkları için üzgün olduklarını belirterek, özetle şu görüşleri dile getirdi:
“Bargilya Tuzla Sulak Alanı bir lagün ekosistemi ve hayatta kalması çevresindeki su toplama havzalarının korunmasına bağlı. Sizce lagünü besleyen su toplama havzasına, sulak alanın tampon bölgesine bir ‘turizm kenti’ yapmak ile sulak alan korunabilir mi? Sulak alan sadece su yüzeyinden, göl aynasından mı ibarettir?
Son 25 yılda sulak alanı da içeren bölgede 13 kez üst ölçekli plan değişikliği ve 14 kez tarihi ve doğal koruma statüleri revize edilmişken, 90’lardan kalmış bir plan, olduğu gibi bugün geçerli olabilir mi?
Türkiye’nin de imzacısı ve tarafı olduğu, Anayasa’nın 90. maddesi itibariyle kanun hükmünde olan ve bu alanı da doğrudan ilgilendiren Ramsar, Bern, Barcelona, Biyoçeşitlilik sözleşmeleri sizin için bir şey ifade etmiyor mu? Bulunduğunuz mevki ve yüklendiğiniz sorumluluklar itibariyle sizi ilgilendiren sadece “imar kanunu” mudur? Çevre Kanunu, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği gibi hukuki normlar önceliğiniz değil midir?
Buradan bağlayarak, şunu soralım, siz hiç Milas Belediyesi’nden bu sulak alanın korunması, tanıtılması, yaşatılması hakkında, tamamen kendi çabaları ve girişimleri olan bir etkinlik, proje, plan duydunuz mu? Bargilya ve Kindye antik kentleriyle beraber tarihi 3500 yıl geriye giden bu alanın uluslararası tanıtımı, dolayısıyla bölge halkına ekonomik destek açısından bir çalışmaları var mı?
Fakat öbür yandan, bu alanın tüm değerleri ile ölüm fermanı olan, Net Holding-Ağaoğlu ortaklığında yapılmak istenen devasa “turizm kenti” projesine nasıl yaklaştıklarını, nasıl yeşil ışık yaktıklarını hepimiz duyduk değil mi? Projenin ÇED olumlu kararına karşı açılmış iki dava varken, 11 bilirkişi “ÇED olumlu kararı uygun değildir.” diye rapor vermişken, şimdi projeye nasıl ruhsat vermek zorunda kaldıklarını anlatacaklar. Ruhsat vermek zorunda kalmaları ama korumak zorunda kalmamaları çok ilginç değil mi?
Biz size faunası, florası, arkeolojik önemi, kültürel ve toplumsal bağları daha nice çok kıymetli hususu uzun uzun anlatabiliriz. Lakin şu sorunun altını çizerek bitireceğiz, bizlere, ruhsat vermek zorunda kaldıklarını anlatma çabasına girdikleri kadar, “onlara” korumak zorunda olduklarını ifade edebilselerdi… Ne dersiniz? Bununla da kalmıyor Sayın Muhammet Tokat… Milas’taki turizm potansiyelinin hayata geçirilmesi noktasında bu yıkım projesine karşı durulmaması gerektiğini söylüyor. Sözün bittiği yer…”