BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Milas, bu kez de Tuzla Sulak Alanı’nda Ağaoğlu’nun proje alanının yaklaşık 25 dönümlük bölümüne Milas Belediyesi tarafından verilen yapı ruhsatları ile gündemde.
Bu çok büyük proje ile bölgede yapılmak istenenleri, üzerinde uzunca süredir ortaklaşılan şu metni aktararak başlamalıyım:
“Proje ile 9 milyon 700 bin metrekare büyüklüğündeki bir alanın 4 milyon 454 bin 395 metrekaresi yapılaşmaya açılıyor. 25 ayrı bölümden oluşan 3 bin 683 konut, 230 odalı golf oteli, 505 odalı SPA oteli, 255 odalı apart ve 510 odalı bir grand oteli kapsayan projede ayrıca 6 adet günübirlik tesis, 1 adet golf sahası, 6 adet ticaret merkezi, otoparklar, yüzme havuzları, su oyunları alanları, AVM, spor salonları, okul ve sağlık birimleri gibi binalar, tesisler yapılacak …”
Milas BAKIŞ’ta 8 Ekim 2021 tarihinde, “Size katılmıyorum Can Abi” başlıklı uzunca yazımla bu konudaki tavrımı dile getirmiştim. (https://milasbakis.com/2021/10/08/size-katilmiyorum-can-abi/)
Tavrımda herhangi bir değişiklik olmadığını belirterek sürdüreyim …
Süreci yakından izleyenler farketmişlerdir ki, projenin destekçileri dahil herkes ‘çevreye duyarlılık’ vurgusuyla açıklamalar yapıyor. Bu açıklamalara bakınca da insanın “ortada herhangi bir sorun yok ki” ironisi yapası geliyor! Örneğin, Ağaoğlu grubundan birkaç gün önce yapılan son açıklamayı, çok bilinen ve çok sevilen bir slogan cümle ile, yani: “Her şey çok güzel olacak” diye başlıklandırsak olacak vallahi!? (Elbette bir başka ‘ve çok ağır bir ironi’ olarak!)
“Size katılmıyorum Can Abi” yazımda yeterince karşılık bulunabilir …
Ağaoğlu grubunun önceki yıllarda da benzer ifadelere yer verilen açıklamasında yine, projenin, “Türkiye’de örneği az bulunan bir şekilde tamamen sürdürülebilirlik anlayışıyla ve günün koşullarına ve beklentilerine uygun olarak hayata geçirilmekte” olduğu belirtiliyor.
Açıklamada, “Çevresel ve toplumsal hassasiyetlerimiz, çocuklarımıza daha güzel bir gelecek bırakma gayemiz ve uluslararası standartlar çerçevesinde projemizin geliştirme süreci devam etmektedir” gibi “insanı baştan çıkarabilecek” (!) cümlelerin ardından, ‘ola ki yüreklere su serperiz’ umuduyla yerleştirilmiş; “2 senelik çalışmanın sonucunda ortaya çıkan Ekosistem Değerlendirme Raporu”, “Kuş Bilimcilerle eylem planları geliştirilmektedir”, “Projenin su ihtiyacı denizden”, “Baraj tanımına uyan bir yapı ve akarsu kaynağı bulunmamaktadır”, “Projede oturum alanı % 10’u geçmeyecek” arabaşlıklarıyla oluşturulmak istenen ‘yapay suni teneffüs’ gayretleri dikkat çekiyor.
Metinde ayrıca, “Bu bağlamda eksik ve doğru olmayan bilgilerle sürece verilmeye çalışılan zararı yakından takip etmekteyiz. Doğru bilgilere dayanmayan iddialar ile ilgili verilecek en güzel cevabın projenin kendisi olacağına inancımız tamdır” türü ‘teslim ol çağrısı’ görevi yüklenmiş cümleler de işbaşında …
Bütün bu geleneksel halkla ilişkiler çabalarına, “Size katılmıyorum Can Abi” yazımda yeterince karşılık bulunabileceğine dikkat çekmekle yetiniyorum.
Keşke Bodrum’a dahil olaydı …
Bir de -son olarak- konunun mesleki açıdan bana özel bir başka boyutuna dikkat çekip noktalayayım.
Yıllarca, Bodrum’daki meslektaşlarımın ürettiği haber başlık-metinlerinde “Bodrum Tuzla Sulak Alanı” olarak anılan bölgenin Milas’a dahil olduğunu düzeltmeye gayret etmiş bir gazeteciyim. Şu sıralar konunun ‘sorun gündemimiz’de birinci sıraya çıkışıyla birlikte alanın Milas’ta olduğu da tartışmasız ortaya çıkmış, öğrenilmiş oldu. Dolayısıyla yıllardır verdiğim “mücadele”de “başarıya” ulaşmış bulunuyorum. (Elbette bu sonucu üzülerek not ediyorum! Ve hatta, ‘keşke Bodrum’a dahil olaydı, kim bilir belki de başına bu felaketler gelmezdi’ diye hayıflandığımı da belirtmek isterim.)
“Bu kötülüğe geçit vermeyin, çünkü …”
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın, “Böyle bir cennetin yanı başında yer alan 9 milyon 700 bin metrekarelik bir alanın 4 milyon 454 bin 395 metrekaresinin yapılaşmaya açılmasına ve burada; Ağaoğlu Şirketler Grubu tarafından gerçekleştirilecek olan suni cennetin ilk 25.708.70 metrekarelik bölümüne “inşaat ruhsatı” verilmesine neden olan ÇED raporunu onaylayanlara sesleniyorum: Bu suni cennete karşı sivil toplum örgütleri tarafından açılan davalarda mahkemenin tayin ettiği bilirkişi heyetinin, ‘Proje gerçekleşirse Tuzla Sulak Alanı yok olur’ diyerek verdiğiniz karara karşı çıkmasını dikkate alın. Almazsanız, buradaki kuşların arasına sizin sayenizde dalacak olan beton mikserleri, burada başlayacak devasa hafriyatın telafisi mümkün olmayacak tahribatı ve yuvalarından olacak 197 tür kuş, sizin en büyük günahınız, bizim en büyük acımız olacak. Bu kötülüğe geçit vermeyin, çünkü bu cennet vatan sizin de vatanınız. Unuttuysanız, hatırlatırız” sözlerinden sonra,
‘Rahatsızlık’ duyduğumu duyurma gereği duydum …
Milas ÖNDER’e yaptığı açıklamada; ‘insanlar’ın, “inisiyatifin Milas Belediyesi’nde ve sürecin Milas Belediyesi’nce yürütülecek olmasından neden ‘rahatsız’ olduklarını soran ve “Milas sınırlarındaki bir yatırımla ilgili öncelikle bizim söz sahibi olmamız, bizim ifadelerde bulunmamız önemli” diyen ve “Tabii ki Tuzla’daki sulak alanının durumu ile ilgili biz de herkes kadar hassasız. Hatta burada açılmış bir davamız da var. Sulak Alana dokunacak herhangi bir şekilde bir şey olursa biz onun karşısına dikiliriz” de diyen Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın, “Ama burada bir mülkiyet ve buna bağlı imar düzenlemesi var. Buna göre ve Avrupa ölçeğinde planlanmış çevreci ve her türlü enerjisi, atığı, suyuyla geniş çaplı düşünülmüş ve Milas içerisine yapılması planlanmış bir yatırım. Bununla ilgili bizim yasal çerçevede yapılan müracaatlarla ilgili karar verme mecburiyetimiz var. Bu noktada keyfimiz böyle istiyor diyerek başka bir şey yapmamız mümkün değil. Ama bu bölgede turizm anlamında çevre dengeleri düşünülerek yapılmış bir proje. Ben karşı durulmaması düşüncesi içerisindeyim. Çünkü Milas, turizm potansiyeli çok yüksek bir ilçe. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi noktasında ana noktalarda hassasiyetleri göstererek bizim bir karar üretmemiz gerekiyor” sözlerini dinleyince, bir ‘insan’ olarak ‘rahatsızlık’ duyduğumu duyurma gereği duydum.
Sözü çokça dolandırıp uzatmadan tarihe not düşmek isterim:
Yıllarcadır Milas’taki yaşamını gazeteci kimliği ile anlamlandırmaya çalışan bir ‘insan’ olarak ileride ‘Milas Gönüllüsü’ olarak anılma arzusuyla ve bu arzunun gerçekleşmesini besleyecek birçok çalışmaya imza attığım düşüncesiyle sözü çokça dolandırıp uzatmadan tarihe not düşmek isterim:
‘Can Abi’ye katılmadığım, Ağaoğlu grubunun son açıklamasındaki “her şey çok güzel olacak” etkisi yaratma çabasından hiç etkilenmediğim gibi; sizin, attığınız ruhsat adımını savunmak için bundan sonra yapacağınız açıklamalarınızı dayandıracağınız anlaşılan eksen üzerindeki yürüyüşünüze yoldaşlık etmeyeceğim Sayın Başkan Tokat.
Umarım ve isterim ki …
21 Mart Pazartesi günü Milas Belediyesi önünde gelişmelere ilişkin ilk tepkilerini dile-gündeme getiren, başta TMMOB Muğla temsilcileri ve Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) olmak üzere, Akbelen Ormanını, Zeytinliklerimizi, doğal zenginliklerimizi savunan vatandaşlarımızın başlattıkları mücadelenin de çok değerli olduğunu belirtmeden geçmemeliyim.
Umarım ve isterim ki ‘hukuk’, Milas’ın turizm potansiyelinin değerlendirilmesi yönünde doğru adımlar atılmasını kolaylaştıracak ve bugüne dek yapılmış yanlışların etkilerini kısa sürede silecek geri adımların atılmasına vesile olacak ufuklara taşır süreci …
Saygılarımla …