BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Milas Kent Konseyi olağanüstü genel kurulunun seçimli olmaması için ‘eski’ bir Konsey Gönüllüsü olarak elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Ama savunduğum tez kabul görmedi. Üzgünüm.
Önceki Konsey Başkanı Çağlayan Üçpınar ve Yürütme Kurulu Üyeleri Mehmet Kaya, Mustafa Kemal Fındıkçıoğlu ve Neşe Tuncer Güngüt’ün yönetmelik – yönerge ekseni üzerinden yaptıkları usûlsüzlük uyarılarını dikkate aldıkları anlaşılan diğer Yürütme Kurulu Üyeleri; (Genel Sekreter Mehmet Ateş’in “Şekil Şartı’nın yerine getirilmesi” olarak nitelendirdiği) ‘yeter sayıda’ genel kurul üyesinden toplanan “31 Mayıs 2022 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılsın” istemini içeren dilekçelerle oluşturulan zemin üzerinde Milas Kent Konseyi’ne kendilerince çekidüzen verdiler.
‘En Yaşlı Üye ve Genel Sekreter’in imzaladıkları çağrı metniyle* seçimli olacağı önceden ilân edilen olağanüstü genel kurulda yeter sayıda genel kurul üyesinin dilekçelerine ek olarak seçim yapılıp yapılmaması da oylanıp ‘seçim yapılsın’ kararı alınınca ‘Başkan ve Yürütme Kurulu seçimi yapılmalı’ tezi yaşam buldu.
Diğer bir deyişle, Milas Kent Konseyi önceki Başkanı ve bazı yürütme kurulu üyeleri öyle edildi böyle dendi ve sonuçta tasfiye edilmiş oldular.
Seçimlere geçildiği sırada bu arkadaşların genel kurul salonundan toplu olarak çıkışlarıyla birlikte ‘Milas Kent Konseyi kaybetti!’ diye düşündüğümü paylaşmak için yazıyorum bütün bunları aynı zamanda.
Milas Kent Konseyi’ni seven bir hemşeriniz olarak, genel kurulda seçim yapılsın diye yapılanlar ve söylenenlerin sonrasında varılan sonucu, Milas Kent Konseyi’nin önündeki bir engelin aşılması ve yeni ufuklara yelken açılması anlamlarında bir başarı olarak görmeyi çok isterdim ama baştan da vurguladığım gibi ne yazık ki öyle göremiyorum, öyle düşünemiyorum: Üzgünüm.
Böylece, Milas Kent Konseyi, çok büyük ölçüde özgünlüğünü ve birçok yeteneğini yitirmiş, daralmış, küçülmüş oldu. Dolayısıyla ‘Geleceği Birlikte Kuralım’ çağrısındaki ‘birlikte’lik çok ağır bir yara aldı.
Milas Kent Konseyi ‘ağır yaralandı’.
Bunun olumsuz etkilerini önümüzdeki süreçte giderek daha çok hissedeceğiz. Çok yazık.
Milas özelinde bugün, gerçek anlamda katılımcı – demokratik yerel yönetim hedefine düne göre bir hayli uzaklaştığımızı düşünüyorum.
Aslolan, bugünden yarına konsey çatısı altına yüksek enerjisiyle dahil olacak yeni yeni yurttaşların varlığıdır çünkü. Kadın, gençlik, engelliler, çocuklar ve mahalle meclisleri gibi alternatif örgütlenmelerin gerçek anlamda gelişerek, güçlenerek, etkinleşerek yaşayabileceği bir ‘yeni toplum kültürü’dür sözünü ettiğim. Çok sayıda çalışma grubu ile kent yaşamının kılcallarında hissedilen bir kent konseyi pratiğidir oluşturulmak istenen. Bu çalışma gruplarının, ilçemizin giderek yaşanan tüm sorunlarına el atabilecek kadar özgüvenle çalışabileceği bir ‘ortak akıl’ ortamından söz etmeye çalışıyorum.
Milaslılara, merkezi ve yerel iktidar temsilcilerinin sorumlu oldukları sorun alanlarında ikirciksiz harekete geçebilen, sözünü sakınmadan söyleyebilen bir ‘yüksek hemşerilik kabiliyeti’ kazandıracak ‘özgür bir kürsü’ olarak cisimleştirmeye çalışıyoruz kent konseyini yıllardır.
Böyle böyle dile getirilip tartışılmaya başlanmasıyla birlikte çözümleri kolaylaştırıp yakınlaştıracak bir süreçtir bu. Elbette yeni tahammüller gerektiren bir süreçtir. Elbette karşılıklı saygı, sevgi, takdir, vefa duygularıyla beslenmesi gereken bir yolculuktur. Her yolculukta olduğu, olabileceği gibi düşe kalka, kazalar yaşanarak … İçten, özverili çalışmalarla kente kazandırılanlardan alınan büyük keyiflerle, küçük adımlarla ilerleyip zaman zaman durarak, hatta gerilere savrularak … Daha nasıl anlatabilirim?
Bu bakışla, Milas Kent Konseyi’nin yönetmelik – yönerge labirentinde olağanüstü genel kurulunu ‘seçimli’ yapmanın yollarını bulmanın sürece büyük zarar vereceğini düşünerek karşı çıktım ‘seçimli genel kurul’a …
Keşke yanılmış olsam …
Olağanüstü genel kurulun seçimli olmasında ısrar edilmeyeydi: 17 Nisan mitinginde olanların ardından, geriye dönük eksiklik ve hatalar adeta bir ölüm – kalım meselesiymiş gibi gündeme getirilmeyecek, farklılıklar bu denli bilenmeyecek ve sonuçta konseyin çok değerli bir parçası koparılıp atılmayacak, Milas Kent Konseyi kendisini bu denli daraltmış olmayacaktı. Aksine, yapılacak eleştiri ve özeleştirilerle önümüz açılacak, aydınlanacaktı … Ama olmadı, olduramadık ne yazık ki …
Bu durumu, Milas Kent Konseyi’nin “hayat damarlarından birinin kopması” olarak bile nitelendirmek mümkün …
Daha da yazıp uzatmadan, Milas Kent Konseyi’nin yeni Başkanı Sayın Serap Türker’e ve Yürütme Kurulu üyelerine kolaylıklar, başarılar dileyip ve ille de üzüntülerimi yineleyip noktalıyorum.
Gerçekten çok üzgünüm.
* Şuracığa; Milas Kent Konseyi Başkanı Çağlayan Üçpınar tarafından imzalanmayan ‘genel kurul çağrısı’nın, konsey mevzuatındaki “Başkanın katılmadığı Yürütme Kurulu toplantısı en yaşlı üye tarafından yönetilir” hükmünden yola çıkıp “Başkanın imzalamadığı belge en yaşlı üye tarafından imzalanır” diye yorumlanmış olmasının, kent konseyleri deneyimine ‘gülümsetici bir yanlış’ olarak yazıldığını da not etmeden geçmemeliyim.