• Künye
  • Gizlilik Sözleşmesi
  • Reklam
Perşembe, Şubat 2, 2023
  • Giriş Yap
Milas Haber
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
Milas Haber
No Result
View All Result
Ana Sayfa Köşe Yazıları A. Kemal KAŞKAR

“Üşümek” istemek!*

Milas Bakış Gazetesi Yazar: Milas Bakış Gazetesi
16 Eylül 2022
in A. Kemal KAŞKAR, Köşe Yazıları
0
0
SHARES
0
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

BAKTIKÇA … – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR

Hep gözlerimin önündeler. Adeta zamanın dışındalar, ‘mumyalanmışlar’ sanki …

Onlara ‘anı’ diyebilirdim elbette ama ‘anı’nın anlamı yetmeyebilir diye korkumdan ‘yaşanmışlık’ demeyi tercih ettim. Bir başka korkum da: O yaşanmışlıkları unutursam geriye ben kalmayacakmışım gibi gelmesidir bana. O nedenle, zaman zaman ‘yazamadan edemediklerim’ vurgusuyla not etmeye çalışıyorum yaşadıklarımın bana yazdırdıklarını. Sonra sonra uğranacak birçok aralık kapım olsun, kalsın diye …

Zaman zaman açıp giriyorum içerilere, hepsi de kendi kapım nasılsa, kapı çalmak yok, kapı önünde kalma (“ya evde yok(lar)sa”) endişesi yok, nasıl karşılanacağım derdi yok …

Sadece merak var, kocaman bir merak: Neler yazmışım?

Neler neler; birlikte okuyalım bakalım ** …

…

Kendimi hiç bu kadar yüklü yaşamamış gibiyim. Gözlerime kadar …

Ne zamandan beri böyle bu?

Veda etmek neden bu kadar kolaylaşmış?

…

Birileri vedalaşırken bir yerlerde, başka birilerinin -örneğin- resim yapıyor olması ne hoş.

Yaşanmışın üzerine gidilemiyor ki!

Bilmek, bilmemek, öğrenmek, duymak, kuşku falan önemsiz … ‘Yaşlanmak’ın hızını ölçmek ne çare? Olacağına, öleceğine varmak belki en çok olan, ölen yaşamda …

Olanlara baksanıza. Yürüyüşler örneğin.

Yürüyüş, rüzgarın ne yönden estiğiyle ilgilenir mi? Sizin yönünüzdür çünkü aslolan. Rüzgar hangi yönden eserse o yöne savrulan, uçuşan yapraklarsa ‘dallara veda’ etmişliğin hüznü ya da belirsizliğin, huzursuzluğun, çaresizliğin özeti olabilir elbette ama aynı zamanda sonbaharın da mutluluk resmi değil midir …

Ben bunların hepsine birden “üşümek” denmesini öneriyorum. ‘Kötü’ bir şey söylemiş olmak değil bu, aksine …

Düşünün, üşenmeyin düşünün. Üşenmeyin “üşüyün”.

Bırakın evde sürahinin içindeki su ılık kalsın varsın. “Soğuk” iyidir. “Soğuk” hep düşündürücü olmuştur, hep.

Derleyip toparlayıcı bir “soğuk” dondurucu da olabilir elbette. Risk vardır hep. Bu bir gerçek.

Ama benim önerim: ‘Ilık reddedilmeli’ olacak; üzgünüm.

‘Ilık reddedilmeli’. Düşünün bunu.

Örneğin: Ayaklarınıza üşüşen adımlarınızı atıp uykusuz kalın birkaç gün. Ayaklarınızın üşümesiyle, gözkapaklarınızın ağırlığıyla ilgilenmeden, gidebildiğiniz yere kadar.

Geçen zamana hayret edip durmadan ve ‘boş’ sohbetler yapmaktan vazgeçip uykusuz kalın! Bakın bakalım ne kadar üşüyebiliyorsunuz? Bakın bakalım ne kadar üzülebiliyorsunuz renkli televizyonların başına üşüşen kalabalıkların doldurduğu odalardaki yoksul hallere?

“Bu da nereden çıktı gecenin bu saatinde” diye kapatmayın yüzünüzü. Normalinizin dizinin dibinden ayrılmak için hiçbir an geç değil. (‘Geç zaman’ yok çünkü, olsa olsa ‘geçmiş’ olur zaman. Oldu olacak, hiç olmazsa bomboş geçmemiş olsun diye yazıyorum bütün bunları …) Veda edin normalinize. Elbette çok kolay olmayacağını bilerek, ama bile isteye veda edin. Olabilir mi, yapabilir misiniz?

Beni sorarsanız: “Üşümek” olmadan yaşamam mümkün olamadı bugüne dek.

…

Birileri vedalaşırken bir yerlerde, başka birilerinin -örneğin- resim yapıyor olması ne hoş.

O resimlere bakın: Ne renkler kullanılmış? Bakın. Daha yakından bakın. İçinden bakın hatta. Başarabilirsiniz bunu da. Renklerde de soğuklar ve sıcaklar var ille de. Hangisi önde, var mı bir önemi? Bir resme nasıl ve nereden bakılacağını bilmek önemli. Resim önemli. Sizin nerede durduğunuz da …

Neden burası?

Bu soru, evde ya da sokakta aynı sorudur, fark etmez. Soğuktur ya da sıcaktır, aynısı.

Evlerin pencerelerinden yağmuru izlemek ya da yağmurla birlikte sokaklarda yürümek, her ikisinden de mutluluk duyabiliyorsanız ‘buldunuz’ demektir. İşte tam burası ‘püf noktası’.

Romanlar, şiirler, öyküler, resimler, heykeller, filmler, tiyatro oyunları, baleler, yani tümden sanatlar bile isteye “üşümek” değil midir sanatçılar için … Peki ya okuyan, bakan, izleyenler için de “üşütücü” değil midir?

“Üşümek” istemek değil midir bu?

Hadi biraz daha deniz seviyesine yaklaştırmış olayım: Ürpermek isteği değil midir bütün bunlar?

Elbette ‘sıcak’ da var, terlemek, bunalmak da … Siz nasıl isterseniz öyle.

…

Ben bu romanda olmak istemezdim diyebilirsiniz. Bazı öykü ya da şiirlerde de olmak istemeyebilirsiniz. Ama ille de bir yerlerdesiniz, kaçınılmaz. Farkındasınız ya da değilsiniz, böyle bu. Şaşırmayasınız diye yazıyorum bütün bunları. İlan edilmiş ya da edilmemiş şekilde, ille de bir yerlerde, bir şeylerin içinde, iyi kötü!

Bir küçücük not daha: Korkularınızla ilgili bir şey değil bu.

İnsanın, korkularının gereğine uygun yaşayabilmesinin bile mümkün olamadığı bir dünyamız var ne yazık ki. Bunu kim ister!

Ben de herkesler gibi yaşamak istiyorum. ‘İnsan olmak’ neymiş ona olabildiğince yaklaşabilmek, ona olabildiğince yakın olmak ve mümkünse oralarda bir yerlerde ölmek istiyorum.

Cesaretten ya da kahramanlıklardan falan bahsetmiyorum. Aksine, korkularımızla yorulmayacağımız bir dünya olsun dünyamız.

Üşümekten mutsuz olmayacağımız bir dünya …

Hepsi bu.

* Burada ‘üşümek’i; ‘soğuktan kaynaklanan bir durum’ anlamında değil, okuyanlarda yaratacağı çağrışımlar, bulacağı karşılıklar olarak yan/yankı anlamlarla çizilebilecek eksende kullanıyorum. Yoksa elbette ‘yüksek enflasyon ve büyük yoksulluk koşulları’nda bu kışın zor geçeceği ve ülkecek ısınma güçlüğü yaşayacağımız kesin! Dolayısıyla bu anlamda bir ‘soğuktan üşümeyi istemek durumu’ değildir kastedilen … Doğalgaz, kömür ve odun fiyatları ile yorgun düştüğümüz yerlerde yaşanabilecek algılama kazalarına karşı tedbiren not etme gereği duydum, saygılarımla …

** ‘Geçen Yüzyıl Günlüklerim’den derlenmiş, bazı yerlerinde güncellemeler de yapılmıştır … (21 Aralık 1989 Perşembe, Saat 23:24)




Dayanışmayla …

Halk TV’ye verilen RTÜK cezalarına karşı birkaç cümle kurmasam olmaz.

Bu cezaların, halkın haber alma hakkını ve ifade özgürlüğünü yok edici boyutunun yanı sıra sevgili ülkemin muhalefetsizleştirilmek istenmesi ve bunun da hızla ‘amaç’ değil ‘araç’ olarak, yani “bir tramvay olarak demokrasi”den inilecek durağa yaklaşmakta olduğumuz manası taşıdığı yönünde endişelerimi üzülerek not etmek istiyorum. Dayanışmayla …

Önceki Haber

Düşbükü

Sonraki Haber

‘Karya Başkenti Milas’

Milas Bakış Gazetesi

Milas Bakış Gazetesi

Sonraki Haber

‘Karya Başkenti Milas’

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Popüler
  • Yorumlananlar
  • Son Eklenen

Milas Kaymakamlığı görevine Mustafa Ünver Böke getirildi

4 Şubat 2021

Jandarma’dan rüşvet operasyonu

15 Ekim 2020

Sitare-Osman Menteşe Çiftliği ile Kairos Zeytinevi’ne alkışlar!

14 Şubat 2020

Atatürk’ü anlamak!

15 Kasım 2019

Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …

2

Kiminizi kaybettiyseniz aynı … Ne ki ‘kör etsin’ gözlerinizi o ölüm …

2

Daha yaşanacak günler varken …

2

Yangınları nasıl yazsam?

2

“Sesimizi duyun, ‘Tabakhane Caddesi’ni tekrar ulaşıma açın!”

27 Ocak 2023

Kaymakamlık binası ve Kapalı Salon yıkıldıktan sonra …

27 Ocak 2023

‘Sakarya İlkokulu’nda restorasyon öncesi inceleme …

27 Ocak 2023

“Bu topraklar O’nu sonsuza dek hatırlayacaktır”

27 Ocak 2023
Facebook Instagram RSS

1 Haziran 2018 Cuma günü yayın hayatına başlayan gazetemiz BAKIŞ; tarafsız, ilkeli, çağdaş ve dürüst yayıncılığı ilke edinmiştir. Aynı düşüncelerle 2019 Nisan ayında, dijital gazeteciliğe de adım atmıştır.

Yayın politikamız Atatürk ilkelerinden asla kopmadan, tarafsız ve ilkeli olarak yayın hayatını devam ettirmektir.

Takip Et

Kategoriler

  • A. Kemal KAŞKAR
  • Begüm AYDINALP
  • Bir Satır
  • Bohça
  • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
  • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
  • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
  • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
  • Genel
  • Gündem
  • Gündem|Son Dakika
  • Hüseyin AÇAR
  • İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
  • Köşe Yazıları
  • Kültür & Sanat
  • Melih KAŞKAR
  • Spor
  • Yılmaz Kaya AYLANÇ

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

Hoşgeldin!

Hesabına giriş yapabilirsin.

Şifrenizi mi unuttunuz?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Giriş Yap

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Giriş Yap