Vücudumuzda yer alan organların işlevlerini geri döndürülemeyecek şekilde kaybetmesi durumunda bazen tek tedavi şansı organ nakli. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre geçen yıllara oranla organ nakli sayılarında düşüş gerçekleşti.
Her yıl 3-9 Kasım arası organ bağışı haftası olarak anılıyor. Uzmanlar, hafta boyunca düzenlenen etkinliklerde organ bağışının hayati önemine dikkat çekiyor. Cumhuriyet’e konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Gül Ergör ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşen Yavru, organ bağışının teşvik edilmesi gerektiğini vurguladılar.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 22 bin 735 hasta, organ ve doku nakli bekleme listelerinde bulunuyor, bu sayı her geçen yıl daha da artıyor. Öyle ki çoğunluğu böbrek nakli olmak üzere listede 31 binin üzerinde hasta bekliyor. Listede yer alan yaklaşık 24 bin kronik böbrek, 2 bin 500 karaciğer ve bin 350 kalp hastası, bağışlanacak bir organla hayata tutunmayı bekliyor. Ancak organ bağışı bekleyen bu kadar çok hasta olmasına karşılık 2021 yılında beyin ölümü tanısı konulan bin 420 hastadan sadece 305’inde organ bağışı yapılmış.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Gül Ergör, organ bağışının önemine ilişkin, “Ülkemizde özellikle böbrek kalp, kornea nakli bekleyenler var. Tek böbrekle yaşamak da mümkünken bizde ne yazık ki bağışlar düşük. Pek çok kişi de ameliyat şansı bulamayarak genç yaşında diyalizde hayatını kaybediyor” dedi.
Ergör, yurttaşların neden organ nakline sıcak bakmadığına yönelik olarak da “Kişiler sağlığının bozulacağından endişe duyuyor ya da dini açıdan sakıncalı görüyor. Toplum olarak bağışa yönelik duyarlılık da arttırılmalı. En azından herkesin, aile hekimine giderek bağış yapmanın kendisi için sorun teşkil edip etmediğini sorması ve bu konuda gönüllü olması lazım. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da konunun önemini yalnızca organ bağışı haftasında değil her zaman topluma hatırlatması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşen Yavru ise, “Pandemi nakil sürecini çok yıprattı. Nakillerdeki azalmanın bir diğer nedeni ise nakil yapılacak kadavra donörünün sayısının az olması. Daha çok canlı verici tercih ediliyor fakat bu, verici için risk taşıyor. Bu yüzden kadavra donörü teşvik etmek gerekiyor. Pandemi nedeniyle geçici bir durum olduğunu düşünüyorum, çünkü organ nakli merkezleri günümüzde çok fazla arttı. Fakat kadavra donör konusunda çok umutlu değilim. Halkın biraz daha bilinçlendirilmesi gerek” dedi ve
Diyanet Vakfı’ndan yapılan açıklamayla, gerekli şartlar sağlandığında dini açıdan organ nakline onay verildiğine dikkat çekti.
Bazı tarikatların halâ daha organ naklini uygun görmediği, açıklamalarında organ naklinin yapılmaması gerektiğinin altını çizdikleri biliniyor. (Cumhuriyet Sağlık)