Yılmaz Kaya AYLANÇ
“Bir ülke inatla yönetilir mi” diye sorduklarında buna mevcut iktidarı görenler “EVET yönetilir” diyeceklerdir. Sanırım bu anlamda dünya siyasi literatürüne girdik.
Demokrasinin başarılı olabilmesi için, onu uygulayanların eğitimli, bilinçli, görgülü ve sağduyulu olmaları ve bilimi kabul etmiş olmaları son derece önemli.
Böyle bir ülkede demokrasi başarılı olur!
Demokrasinin gereği ve kuvvetlerden biri olan yürütmenin yetkilileri “sandıktan ben çıktım istediğimi yaparım” ya da “millet beni seçti, ne istersem yaparım” demezler.
Halktan aldıkları yetkiye rağmen, ülkelerinin kuruluş felsefeleri, anayasaları ve genel kabul görmüş anlayışlarına aykırı uygulamalar yapmaktan kaçınırlar. Mecbur oldukları uygulamaları, düşündükleri konuları ise halka anlatarak onların özel olarak o konuda onayını almaya (referandum) çalışırlar.
Yine bu yetkililer, yaptıkları veya neden oldukları hatalar karşısında hukuki yollar saklı kalmak kaydı ile bulundukları makamdan, bazen partilerinden ve de ender de olsa vekillikten istifa ederler.
Bu onurlu davranış ise o ülke demokrasisinin kalitesini bir kat daha arttırdığı gibi ülke insanının politikacısına olan güveni arttırır.
Siyasetin, toplumu mutlu etme sorumluluğu bulunmaktadır, öyle olmalıdır. Anlamsız, dayanaksız, ciddiyetten uzak ve sadece gücü olması nedeni ile yanlış kararlarda ısrar etmek ne demokrasimize ne de topluma örnek olacak bir hareket değildir.
Bunlardan biri: ‘Yaz Saati uygulaması’.
Özellikle çocuklarımızı olmak üzere toplumu ciddi şekilde etkilemiş ve etkilemeğe devam etmektedir.
Bu konuda birçok kişi ve kuruluş olumsuzlukları sıralamış ve uygulamadan vaz geçilmesi gerektiğini açıklamıştır.
Öyle ki bu açıklamaların bir kısmı, bizzat iktidar kanadına yakın olanlardan gelmiştir.
Bunlardan biri bizzat devletin enerjiden sorumlu kuruluşu ve onun bu kapsamda hazırladığı rapordur.
Özetle, “bu uygulama enerji tasarrufu sağlamamış, bilakis daha fazla enerji sarfı oluşmuştur” açıklamasını yapmıştır.
Çocuklarımızı gün ağarmadan yollara düşürüp birçok maddi manevi soruna, dışa bağımlı olduğumuz enerjide ithalata daha fazla ödeme yapmamıza neden olan bu uygulamada neden ısrar edildiği maalesef anlaşılamamıştır.
Şimdi soruyorum!
Neden?
Halkın ve teknik sonuçların olumsuz dediği, yanlış dediği, yaşantımıza karanlığın düştüğü, hiç kimsenin uygulamadan memnun ve mutlu olmadığı bu uygulama ısrar ve inatla neden halâ sürdürülmekte?
Bu nasıl devlet yönetimi?
Milletin hizmetkarı olmak bu mu?
Demokratik yönetim anlayışı böyle mi olur?
Siyasetin topluma örnek olması gerekirken, sağlam bir dayanağı olmadan inatla yanlış bir uygulamanın ısrarla sürdürülmesini anlayamıyoruz ve doğru da bulmuyoruz.
Yirmi yıldır ülkeyi yöneten iktidarın bu ve benzeri pek çok konuda bilimden uzak, inadına yaklaşımları ülkeyi yıpratmış ve ciddi zararlara neden olmuştur.
Bir örneğini de “ben ekonomistim” yaklaşımında tüm dünya enflasyon ile mücadelede faizleri artırırken, Türkiye’de indirmeleri ve bu yolla TL’nin değerinin düşmesine, enflasyonun ciddi rakamlara ulaşmasına, hazinenin kaynaklarını heba edilmesine ve vatandaşın sefalet endeksinde dünya birincisi olmasına neden olmuştur.
Ancak halâ inatlarına devam etmektedirler.
Son sözüm:
İnatla ülke yönetilmez!