BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Tuzla Sulak Alanı ile ilgili son gelişmeleri “Çok müjdeli haberlerimiz var!” diyerek kamuoyu ile paylaştı.
Gerçekten de öyle!
‘Ne olmuştu?’
2 Şubat Perşembe gününün ‘Dünya Sulak Alanlar Günü’ olması dolayısıyla da taçlanan açıklamanın ‘Ne olmuştu?’ ara başlıklı bölümünde, yaşananlar şöyle özetlenmiş:
“Ağaoğlu – Net Holding işbirliğinde, ‘Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan’ ve ‘Kesin Korunacak Hassas Alan’ koruma statülerine sahip Boğaziçi Bargilya Sulak Alanı’nın hemen yanı başına, Güllük dalyanıyla bağını sağlayan ekolojik koridor niteliğindeki alana, 4 milyon 500 bin metrekare alanda 63 ayrı parselde toplam 743 bin metrekare inşaat yapılmak istenmekteydi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca bu projeye 2 Haziran 2021’de “ÇED Olumlu” kararı verilmiş ve biz de bu karara karşı 1 Temmuz 2021’de davamızı açmıştık: https://mucep.org/bargilya-tuzlasi-basin-aciklamasi/
27 Kasım 2021 tarihinde, 11 bilirkişi ile yapılan keşif, sükûnet içinde, avukatımız ve bizlerin keşif sırasında dile getirmeyi, dikkat çekmeyi önemsediğimiz tüm hususları aktarabildiğimiz bir ortamda geçti ve rapor 24 Ocak 2022 tarihinde 11 bilirkişinin de imzası ile lehimize geldi. Şirketin itirazları ile ek rapor istendi ve ek rapor da kök rapordan daha net ve vurgulu denebilecek şekilde 8 Kasım 2022 tarihinde elimize ulaştı. Ek rapor da lehimize geldi.
Bu süre zarfında mahkemeden gelecek yürütmeyi durdurma kararını açıkçası sabırsızlıkla bekliyorduk çünkü ilk bilirkişi raporu sonrasında, mahkeme sonucunu beklemeden, Milas Belediyesi’nce, kendi deyimleriyle “küçük bir kısmına” da olsa projeye verilmiş ruhsatlar vardı ve ciddi bir tahribatın daha eli kulağındaydı: https://mucep.org/7441-2/
Ve beklediğimiz haber 11 Ocak 2023’te geldi. ‘ÇED Olumlu’ kararının yürütmesi mahkemece, itiraz yolu kapalı olmak üzere durduruldu! Oldukça ayrıntılı, gerekçeli karar gibi yazılmış, 13 sayfalık karar sonrasında nihai kararın da bu yönde verileceği hususunda umutluyuz.”
‘Haberi alınca ne yaptık?’
Açıklamanın ‘Haberi alınca ne yaptık?’ ara başlıklı bölümünde ise, Milas Belediyesi’nin vermiş olduğu ruhsatları iptal ettiğine ilişkin ‘ikinci müjdeli haber’ şöyle dile getirilmiş:
“ÇED olumlu kararı olduğu için Milas Belediyesi’nce ruhsat düzenlenebilmişti. Yürütmeyi durdurma gelince ruhsatların iptali için hukuki sorumluluk doğmuş oldu. Belediye’ye derhal dilekçe verip henüz iptal edilmediyse ruhsatların iptalini ve varsa öbür ruhsat işlemlerinin de durdurulmasını talep ettik. Gelen yanıtta, ruhsatların iptal edildiğini sevinçle öğrendik.
Bu durumda herhangi bir inşaat faaliyetinin başlamasının önüne geçilmiş oldu.
Bölgenin binlerce yıllık geçmişe dayanan doğal ve kültürel değerleri ile korunup iklim krizine karşı da oldukça kırılgan bir yapıya sahip alanın tahrip edilmemesi için elimizden gelen her şeyi yapacağımıza söz vermiştik. Bu sözü tutabildiğimiz için de çok mutluyuz.
Tüm bunlar olurken, Aralık 2022’de Kemal Göl’ün turna (Grus grus) fotoğrafıyla da mutluluğumuz perçinlendi. Ülkemizde de kışlayan ve üreyen göçmen kuşlardan biri olan turnaların varlığı da habitatları olan sulak alanların yok oluşu ve avcılık nedeniyle kaygı verici boyutta azalmakta. Avcılığın yasak olduğu ve yaşamaya devam eden Boğaziçi Bargilya Sulak Alanı yüzlerce canlı türü için bir sığınak niteliğinde. Böyle kalması için savunmaya devam edeceğiz. Korumak ve yaşatmaktan yana tavizsiz yolumuza devam ediyoruz.
2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü vesilesiyle de bir kez daha ‘Yaşasın Sulak Alanlar’ diyoruz!”
“İçimde bir iş görmenin saadeti …”
Mahkeme kararını duyunca ben de Milas Belediyesi’ne Basın Bürosu aracılığıyla yönelttiğim “Bu ‘gelişme’ üzerine Milas Belediyesi, vermiş olduğu ruhsatları iptal edip yapım çalışmalarının durdurulmasını sağlayacak mı? Bu eksende bir açıklama yapılması düşünülüyor mu?” sorumun yanıtını doğrudan Belediye’den değil de MUÇEP’ten alıp siz sevgili okur yazarlarımla paylaşmış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
20 Ocak 2021 tarihli BAKTIKÇA/Soruyorum’da “Bir ‘İdare Mahkemesi kararı’ daha …” başlıklı yazımda, bu sorumun ‘boşlukta durduğu’na dikkat çekerek, “Belediye Başkanlığı, konuyla ilgili olarak henüz herhangi bir açıklama yapmış ya da adım atmış değil. Oysa bu konuda, yani mahkeme kararı ile alınması istenen ‘durdurma tedbiri’ ile ilgili olarak gereği neyse hiç zaman yitirilmeksizin yapılmalı. En azından, kamuoyuna, konuyla ilgili birkaç söz söylenmeli … Onca tepkilere neden olan bu konuda kamuoyunun böylesi bir ‘incelik ve içtenlik hakkı’ olduğunu düşünüyor ve bekliyorum” diye yazmıştım …
Sevgili Belediye yetkilileri böyle uygun görmüşler demek ki; önemli olan ‘içimizde bir iş görmenin saadeti’ …
Orhan Veli’nin “Hürriyete Doğru” şiiri ile noktalamak istiyorum:
Hürriyete Doğru
“Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.”
Sevgiyle …
Orhan Erinç Ustamıza veda …
Gazeteci büyüğümüz Orhan Erinç’i kaybettik.
Cumhuriyet Vakfı eski Başkanı, Cumhuriyet Gazetesi eski İmtiyaz Sahibi, Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası eski Başkanı Erinç, tedavi gördüğü hastanede 87 yaşında yaşamını yitirdi ve 24 Ocak Çarşamba günü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Cağaloğlu’ndaki binasında düzenlenen törenin sonrasında Şakirin Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından İstanbul Merdivenköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.
O, bizim en büyük meslekî zenginliğimiz, örnek aldığımız ustalarımızdan biriydi.
Çok eksildik.
Sevgili ülkemizde gazetecilik davasının en sevdalı önderlerinden olan Orhan Erinç, 31 Ekim 2016 tarihinde yapılan ‘Cumhuriyet Operasyonu’nun ardından açılan davada 19 Vakıf yöneticisi ve Gazete çalışanı ile birlikte “FETÖ ve PKK’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” gibi, basın tarihine kapkara bir sayfa olarak not edilmiş iddiayla 24 Temmuz 2017 tarihinde başlatılmış olan ‘kumpas davası’nda yargılandı. Yaklaşık 6 yıldır süren davada 15 kişiye verilen toplam 81 yıl 45 gün hapis cezası Yargıtay tarafından ‘somut kanıt olmadığı’ gerekçesiyle bozulmuş, sanıkların aklanması yönünde karar verilmesi gerektiğine hükmedilip dosya yerel mahkemeye geri gönderilmiş durumda … Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de davada hak ihlali olduğuna hükmetti … Bu kumpas, en son Ekim 2022’de Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından usûl yönünden de bozulmuştu …
Dava başladığında 80’li yaşlarının başlarındaki Orhan Erinç, hak-hukuk mücadelesindeki kararlı duruşuyla öne çıkmıştı hep … Çıkmıştı çıkmasına ama bu sürecin onu duygusal ve ruhsal olarak çok yıpratmış olduğu belirtiliyordu … Çünkü O, çok iyi bir insandı, mesleğini içtenlikle, büyük bir titizlikle yapıyordu, mesleğini çok seviyordu. Bazı “meslektaşları” çok ama çok üzdü onu. Çok üzüldü, hiç affetmedi onları. Haklıydı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’nun, “Duruşmaları hep beraber izledik. Bazı arkadaşların aleyhte verdiği ifadeler falan. Ben bunu bir gazeteciye değil insana yakıştıramadım. Orhan ve ailesi kırgın ayrıldı. Mevcut Cumhuriyet yönetiminin cenazeye gelmesini istemediler” sözleri, olup bitenleri çok iyi özetliyor …
Kırgındı. Haklıydı.
Çok büyük bir haksızlıktı, saçmalıktı. Ne yazık ki oldu, yapılabildi …
Çok üzgünüm.
…
Ailesine, yakınlarına, tüm sevenlerine ve meslektaşlarına başsağlığı ve sabır dilekleriyle …