Yılmaz Kaya AYLANÇ
Beklendiği üzere yaklaşık bir yıllık emek ve yüzlerce saat çalışma sonrası onlarca kişinin katkısı ile hazırlanan ve bir süredir beklenen 6’lı masa mutabakatı (hükümet programı) görkemli bir sunumla açıklandı.
Hayırlı olsun!
237 sayfa, 9 ana başlıkta 75 alt başlıktan oluşan “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” nihayet halka sunuldu.
Sizi bilemem ancak ben heyecanlandım!
Uzun zamandır ülkemizin idare edilişinde ayrımcı, ötekileştirici, korku salıcı, taraflı, halkına tepeden bakıcı bir bakış altında yirmi yılı geçirince, 6 parti genel başkan yardımcılarınca açıklanan ve çok farklı dünya görüşündeki partilerin bu kitapçıktaki konularda mutabık olduklarını açıklamaları, demokrasi ve insani olan yaklaşıma açlığımızda böyle hissetmemize neden olmuş olabilir.
Ne yaparsınız çok beklemedik mi?
Neyse, konumuza dönersek; demokrasi, eşitlik, adalet, liyakat, özgürlük, adam yerine konmak konularını meğerse ne çok özlemişiz.
Metin öncelikle şu mevcut durumu işaret ediyor: “Cumhuriyet, tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizi” altında.
Evet yaşadığımız bu süreç tam anlamıyla derin bir kriz.
Mutabakat metni, 2 bin 300’den fazla somut politikalar ve projeler ortaya koymakta.
Bu haliyle ciddi bir emeğin varlığını hissediyor, umutlar artıyor ve heyecanlanıyorsunuz.
İktidarın 6 benzemez dediği partiler bir araya geldiler ve bir hükümet programında mutabakata vardılar.
Oysa neler demediler ki: ‘6 benzemez’den tutun, ‘onlar bir şey beceremezler’, ‘daha bir aday bile belirleyemediler’ gibi.
Oysa kararlılıkla yürütülen, geçmişi, günümüzü ve geleceği işaretleyen, hemen her konuda yeterli tespitler üzerine çözümler üretilen bir model ortaya konuyor.
Şimdi şu sorunun zamanı sanırım.
Bir adam peşinde koşmak, şu mu olacak bu mu demeden, öyle bir kurumsal yapı dizayn edilmeye çalışılmakta ki burada Cumhurbaşkanı’nın kim olduğunun da gelecekte çok önemi olmayacak.
Öyle ki bazı kurumlara muhalefet temsilcisi atanacak. Bu bir kendine güveni ve ne kadar doğru iş yapıldığının/yapılacağının bir işareti değil mi?
Yeni programda Cumhurbaşkanı’nın sadece bir kez ve 7 yıl için seçilecek olması, çok daha önemli olan da siyasi parti bağlantısı ne görev sırasında ne de görev sonrası olmayacağı sütten ağzı yanmış yoğurdu üfleme hali gibi geldi bana. Ve katılıyorum tabii. Çünkü Cumhurbaşkanı tüm ülkeyi ancak böyle temsil edebilir.
Bu metinde ne görüyoruz derseniz;
Demokrasi,
Adalet,
Özgürlük,
Denetim,
Şeffaflık,
Kurumsal yapılaşma,
Cumhuriyet değerlerine saygı,
İnatlaşmalara son,
Ben her şeyi bilirim ve ben karar veririm anlayışının bitişini,
Talana son,
Yandaş anlayışının yerine liyakata dayalı hak eden anlayışı,
Kaybedilen değerlerin geri alınması konusunda irade,
20 yılda mevcut iktidarın yaptığı yanlışlardan dönüldüğünü görüyoruz. Benim için en önemli konulardan biri de budur.
Zamanında yapılırken hepimizin içinin acıdığı bazı uygulamalar oldu. Kime sorsan hayır diyeceği bu uygulamaları mevcut iktidar, çok az bir azınlık adına yaptı. Bunu yaparken de hep iktidarda kalacaklarını mı düşündüler bilemem.
Bu olanlardan biri Atatürk Havalimanı. Hepimizin içi acımadı mı? Gözyaşları dökmeyen tek bir yurttaş olduğunu sanmıyorum.
Bir diğeri, Tank Palet fabrikasının BMC-Katar ortaklığına verilmesi gibi daha pek çok yanlış işler yapıldı.
Şimdi bunların düzeltileceği Millet İttifakı’nın mutabakat metninde yer alan bazı konular.
İnanıyorum ki Millet İttifakı seçimleri kazanırsa ülkede yeniden pek çok şey yapılacak. Bazıları eskiye dönen, bazıları yeni olan, bazıları da iyileştirilen pek çok iş planlara alınmış ve hızlı bir şekilde hareket edeceklerini düşünüyorum.
Buraya kadar gelmiş olan 6 partiyi de kutlarım. Genel Başkanların iradesi, takımların olabildiğince uyumu, bozmaya çalışanların tasfiyesi ile geri dönülmez bir nokta.
Bu saatten sonra kimse bu masanın bozulmasını beklemesin!
Sanırım güzel şeyler olacak. Sadece 20 yıl değil ancak bir süre sabırla bu harekete destek vermek doğru olacaktır.
İtiraz etmeden, eleştirmeden şunları bir düşünmelerini isterim yurttaşların;
. 6 yaşında kızların evlendirilmesini, çocuk yaşta hamileleri, öldürülen kadınları,
. Ormanlarımızın, küçük büyük derelerimizin, zeytinliklerimizin bağrında açılan madenleri ve taş ocaklarını,
. Çankaya Köşkü’nün Cumhurbaşkanlığı ikametinin sonlanmasını,
. Maliyetinin çok üstünde paralara yaptırılan 25-30 yıl sürecek ödemesini torunlarımızın dahi yapacağı devlet-özel işbirliği yatırımlarını,
. Limanlarımızın, güzelim kıyılarımızın 25 yıllığına, olmadı 40 yıllığına kiralanmasını,
. “İki ayyaş” söylemini,
. Atatürk havalimanının kapatılması ve pistin birinin parçalanmasını,
. Her konuda fetva veya yorum yapan Diyaneti,
. Halkın 418 milyar dolarının buharlaştırılmasını,
. “Ananı da al git”, “kelle” gibi deyişleri,
. Madenlerde yetersiz güvenlik nedeniyle ölen madencilerimize “kader” denmesini,
…
Ben bu kadar diyeyim siz isterseniz devam edin.
İşte bu ve benzeri olanlar dahi bir yeni anlayışa şans vermek için yeter de artar bile.
Şimdi önce sandığa gidip oylar kullanılmalı. Sonra da sabırla yapılacak denen işlerin yapılması için beklenmeli, destek olunmalı.
Burası bizim ülkemiz, yönetime kimi getirirsek getirelim olmadı mı değiştirip yenisini koymalıyız.
Mutlu ve kalkınmış bir Türkiye için “Değişim Zamanı”.