Doç. Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
Liderliğin Kavramsallaştırılması
Liderlik Modelleri
a. Kişisel Liderlik Modeli
Liderlerin başkalarından daha akıllı, daha güzel konuşan, hatta daha güzel ve daha uzun boylu oldukları iddia edilmiştir. Liderler, diğer grup üyelerinden daha uyumlu, duruma daha hakim, nüfuzlu, daha dışa dönük, daha az tutucu, daha akıllı ve kişisel ilişkilere daha duyarlıdırlar.
b. Ortamsal Liderlik Modeli
Bu görüşte, kişisel özellikler göz önüne alınmaz, sadece ortamsal özellikler söz konusudur. Ortamın gereksinme ve özelliklerine önem verdiğinden, ortamsal bir yaklaşım olarak tanımlanır. Ortamsal gereksinmelere en iyi cevap verebilen kişilerin lider olduğu da göz önüne alındığından, kişisel özellikler ihmal edilmemektedir.
c. Etkileşim Liderlik Modeli
Grubun gereksinmelerini en iyi şekilde karşılayabilen kimselerin lider olduğu görüşüdür. Etkileşimi söz konusu olan iki önemli öge, bir taraftan grubun gereksinmeleri diğer yandan liderlerin kişisel özellikleridir.
d. Fiedler’in Etkin Liderlik Modeli
Kişilik özelliği üstünde durulmuştur. Kişinin başkalarını nasıl algıladığıdır. Çeşitli grupların liderlerinden, birlikte çalışmayı en çok tercih ettikleri grup üyesi ile birlikte çalışmayı en az tercih ettikleri grup üyesini kişilikleri bakımından tarif etmeleri istenmiştir. Hangi tür liderliğin hangi koşullarda daha etkin olduğunu bulmak için çeşitli öğelerin etkileşimi göz önünde bulundurulmalıdır. Bu açıdan, etkin liderlik modeli gününüzde kabul görmektedir.
e. Karizmatik Liderlik Modeli
Yönettikleri grupların üzerinde alışılmamış ve oldukça güçlü etkisi olan liderler incelenir. Liderlerin özellikleri:
1. Normalde beklenenden yüksek performans,
2. Yüksek düzeyde lidere sevgi, bağlılık, saygı ve sadakat,
3. Lidere ve onun fikirlerine duyulan heyecan ve coşku,
4. Grubun toplu bir amacı için, bireysel çıkarlardan vazgeçmeye hazır olmak.
f. Babacan Liderlik (Paternalizm) Modeli
Lider, çalışma ortamında aile atmosferi yaratmalıdır. Lider, çalışanlarıyla yakın ve bireysel ilişkiler kurmalıdır. Lider, çalışanlarının ailelerinin de düzenlediği iş dışı aktivitelere, özel günlere katılmalıdır. Çalışanlarından sadakat ve bağlılık bekler. Her zaman otoriter olması gerektiğine inanır. Çalışanlar işyerlerini aile ortamı olarak görmeli ve ailesi gibi benimsemelidir. Liderlerine sadakatle bağlanmalıdır. Lider, özel hayatında da bir yardıma ihtiyaç duyduğunda gönüllü olarak liderlerine yardım etmeleri gerekir. Lider, otoritesini kabul etmelidir.
Eleştirisiz Grup Tartışması
Eleştirisiz grup tartışması, işletme sahasındaki uygulamalı çalışmalarda geliştirilen bir tekniktir. Bu teknikte grubun her üyesi bir problemin çözümü hakkında aklına gelen her fikri, eleştiri korkusu olmadan ortaya koyabilmekte, böylece grup üyelerine geniş bir özgürlük tanınmaktadır.
Riske Girme
Grupta alınan kararlar, grup bireylerinin ortalamada uzlaşması sonucu ortaya çıkmamaktadır. Grup üyelerinin kendilerine zarar gelmesi söz konusu olduğu bir durumda bile, grubun riske girme eğilimi gösterdiğini bulmuşlardır. Grubun risk içermeyen bir karar verdiği durumlarda, riske giren kimseler grup tarafından ikna edici olarak görülmemişlerdir. Riske girme eğiliminde olan kimselerin kişilikleri değil, grubun hangi yöne doğru eğilimi olduğudur. İlk etken grubun eğilimi yönünde düşünen ve konuşan kimseler daha etkili olmaktadır. Diğer bir etken sorumluluk dağılması iken, bir diğeri ise kültürel değerlerdir.
Uçlara Kayma
Grubun eğilimi riske girmeye yönelik değilse, bu durumda grup kararı bireyin kararından daha çok risk içermiyor, bireyin kararından daha temkinli olabilmektedir. Bu konuda yapılan araştırmalar 3 bulgu elde etmişlerdir. Bunlar:
1. Grupların bireylerden sadece riskli değil, aynı zamanda daha temkinli seçimler yapabilmesini göstermektedir.
2. Grubun ne ölçüde “Aşırı”ya kayacağı ve grup üyelerinin başlangıçtaki fikirlerinin ortalamasıyla ne kadar orantılı olduğudur.
3. Aşırıya kayma olgusunun Stoner ve Wallach’ın deneklerine yönelttikleri sorularla sınırlı olmamasıdır.
Gruplarda Uzlaşma
Grup içinde tartışmaya başlamadan önce, grup bireylerinin hepsinin aynı düşünceye sahip olması durumları az görülür. İlk etapta herkesin bir görüşü vardır, onu savunur. Grup içinde bir karara varmadan önce kişiler birbirleriyle görüş alışverişinde bulunup tartışabilirler ve sonrasında ortak nokta bulup birleşebilirler.
Grup Düşünü
Grup düşünü, uzlaşmaya ulaşmak için gösterilen olağanüstü çaba sonunda zihinsel etkinlik, gerçeğe uygunluk ve ahlaki yargıların kalitesinin düşmesi olarak tanımlanır.
Sosyal Çıkmazlar: Grup Çıkarları ve
Kişisel Çıkarlar
Sosyal çıkmaz durumlarında, insanlar karışık güdüler içinde kalır. Hem bencil davranmak hem de işbirliği yapmak insanın işine gelmektedir. Kısa vadede bencil davranmak işe yarayabilir, ancak uzun vadede iş birliği yapmak hem grubun tümünün hem de kişinin yararınadır. Araştırmalar, insanların neden bencilce ve hatta zaman zaman aptalca davrandıklarına bakıldığında, tembelliğin, korkunun, hırsın ve açgözlülük insanların bencilce davranmasına neden olmuştur.
Sosyal çıkmazların çözümü var mıdır?
Sosyal çıkmazların çözülmesinin yolu, insanların sorunların çözümünde iş birliği yapmasıdır. İnsanlarda işbirliğini arttıracak bazı çözüm önerileri:
1. Bencil davranışların cezalandırılması,
2. Eğitim,
3. Grupla özdeşleşme,
4. Eşgüdümlü işbirliğine yönelimin desteklenmesi,
5. Grup tartışmalarına olanak sağlamak.
İş ortamlarında görülen çalışmalar
Bir çalışma ortamında işlerin sağlıklı yürümesi için o ortamda çalışanların işbirliği içinde olması beklenir. Oysa işbirliğinin görülmediği durumlar pek de az değildir. İnsanların birlikte çalışmak yerine, birbirleriyle çatışmaya girebildiğini, yani birbirleri için değil birbirlerine karşı ve birbirlerinin çıkarlarına zarar verecek şekilde çalışabildikleri gözlemlenir.
Şirketlerin yapısı ve işleyişi ile ilgili sorunlar çatışmaların nedeni olarak gösteriliyordu. Bu nedenler arasında şirket içi güç ayrımındaki sorunlar, şirket içi kaynaklar için rekabet, bir işi yerine getirebilmek için başkalarına bağımlı olma, sorumlulukların net tanımlanmamış olması gibi sorular öne sürülmektedir. Kişisel ve kişilerarası düzeydeki etmenlerin çatışmalara yol açtığı ileri sürülüyordu; örneğin çatışmaların kişilerden, kişilerarası ilişkilerden ve insanların başkaları hakkındaki düşüncelerinden kaynaklandığı söylenir.