İnsan kaynaklı iklim krizi; azalan yağışlar, mevsimlerde yaşanan değişimler, aşırı hava olaylarında artışlar, binlerce can alan sıcak dalgaları ve yaygınlaşan kuraklıklar gibi etkilerle canlıların yaşamları için önemli tehditler oluşturuyor. Uzmanlar, küresel olarak artan ortalama hava sıcaklıklarının yalnızca insanlar değil tüm canlıların yaşam alanlarında tahribata yol açtığını hatırlatarak krizin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisine dikkati çekiyor.
AA’nın aktardığı habere göre, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, sıcaklıkların artmasıyla doğanın erken uyandığını, kuşların göç ettiğini söyledi.
Bahar dönemlerinin eskiye nazaran daha kısa yaşanmaya başladığını ifade eden Tolunay, “Hemen ardından da birdenbire sıcak yaz aylarına doğru bir geçiş oluyor. Sıcaklıklar aşırı yükseliyor ve o geçiş dönemleri, bahar dediğimiz ayların da süresi kısalıyor” diye konuştu.
Tolunay, iklim değişikliğine karşın dünyanın topyekûn mücadele etmesinin gelecek açısından çok önemli olduğuna vurgu yaparak, son yarım yüzyılda, iklim değişikliğinin Türkiye’de sıcak günlerin daha fazla yaşanmasına yol açtığının altını çizdi.
Türkiye’nin 1970-2010 yılları ortalamasına göre 1,4 derece ısındığını belirterek, bu yılların ortalamasının 12,8 santigrat derece olduğunu kaydeden Tolunay, iklim değişikliği ile mücadele edilmediği ve önlemler alınmadığı takdirde, yüzyıl sonuna kadar Türkiye genelinde 5 ile 5,5 derecelik sıcaklık artışları görülebileceği konusunda uyardı ve “Hatta Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da çok daha fazlası olabilir” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “İklim değişikliği denizlerden ormanlara, tarımdan dağlara, göllere kadar, bütün ekosistemleri, ekosistemler haricinde yine tarım, turizm, sanayi, ulaşım gibi her sektörü yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle iklim değişikliğine karşı önlem almamız şart.”
Nasıl tedbirler alınabilir?
Tolunay, iklim değişikliğiyle mücadelede özellikle karbon ayak izinin azaltılmasının önemli olduğuna değindi.
Doğalgaz, petrol ve kömür gibi fosil yakıt tüketimlerinin azaltılarak yenilebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması gerektiğini ifade eden Tolunay, “Fosil yakıt, yani kömür, doğal petrol gibi ürünlerin tüketimini azaltmak, yenilenebilir enerjiyi çoğaltmak gerekiyor. Ormanları korumamız lazım, çünkü atmosfere verdiğimiz ve küresel ısınmaya neden olan karbondioksiti ormanlar alıyor. Sadece ormanlar değil sulak alanlar, makilikler gibi yani doğal bitki örtüsüne sahip ekosistemler alıyor. Bunları mutlaka korumamız ve alanlarını genişletmemiz gerekiyor” dedi.
Önlemler alınsa dahi sıcaklıkların eski haline gelmesinin uzun yıllar alacağına dikkat çeken Tolunay, iklim değişikliğinin aşırı hava olayları üzerindeki tırmandırıcı etkisine değinerek, “İklim değişikliğinin en çekindiğimiz boyutu, aşırı hava olaylarına neden olması. Aşırı hava olayları dediğimiz olaylar ise; seller, taşkınlar, fırtınalar, şiddetli yağışlar, kuraklıklar, orman yangınları, heyelanlar, çığlar gibi çok boyutlu. Bunların sıklığında, şiddetinde, süresinde artışlar bekliyoruz. Bunlara karşı hazırlıklar yapmamız gerekiyor. Bunlara da iklim değişikliğine uyum çalışmaları diyoruz” dedi.
Türkiye’de son üç yıldır ciddi bir kuraklık yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Tolunay, su kaynaklarının çok iyi korunması gerektiğinin de altını çizdi. (ekolojibirligi.org)