BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Bugün, 28 Mayıs’ta yapacağımız tercihte ‘ama’nın çok büyük rolü üzerinde durmak istiyorum.
Bunun nedeni: 14 Mayıs’tan bu yana ve giderek artan oranda 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminin de elbette bir ‘seçim’ olduğunun belirtildiği cümlelerin sonuna kocaman kocaman ‘AMALAR’ eklenerek şöyle sürdürülmesidir:
“AMA bu seçim referandum niteliğinde bir seçimdir!”
Çok doğru.
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu: ‘AMA’yı, ‘günlük’ yaşamımızın her alanında çok yaygın bir şekilde kullanmaktayız. Ama son günlerde adeta bir ‘ama patlaması’ yaşamaya başladık!
Ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan geçende ‘ama’yı öyle bir kullandı ki, bu, ülkemiz siyaset sahnesine adeta bir ‘bomba’ gibi düştü! Ne bomba ama! Gerçek anlamda ‘Amanin boooo!’ dedirten bir bomba … (‘Amanin’deki ‘ama’ya dikkat!)
Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Erdoğan’ın; Millet İttifakı’nın, toplumumuzdan giderek çoğalan oranda destek gören Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “terör örgütleriyle ilişkiliymiş” gibi gösterebilmek için, yine Erdoğan tarafından, “gençlerimizin kıvrak zekasının ürünü” olarak açıklanan ‘sahte-montaj görüntüler’ hakkında “ama montaj ama şu ama bu’ deyivermesinden söz ediyorum.
Erdoğan’ın bol ‘ama’lı bu sözü; doğal olarak, görüntülerin gerçek olmadığının açık bir itirafı şeklinde yorumlandı ve bu konuda söylenebilecek başka herhangi bir söze ihtiyaç bırakmadı. Ama bir yandan da, ülkemiz siyasetinde ‘At’ ile ‘Üsküdar’ın mana ve ehemmiyetini çok iyi bilen seçmenler olarak birbirimizi yine ve yine ‘aman ha!’ diye uyarma ihtiyacı doğmuş oldu. (Dikkat ederseniz ‘aman’ ünleminde de ‘ama’ “büyük paydaş”tır. Yani ‘ama’sız ‘aman ha’ uyarısı bile yapılamaz.)
İsterseniz biraz da ‘ama’nın dilimizdeki yüksek görev ve sorumlulukları üzerinde duralım.
Bir bağlaç olarak her şeyleri birbirine bağlayan ‘ama’; farklı farklı hatta karşıt, hatta birbirine düşman bakışları, duruşları, görüşleri birbirine bağlaya bağlaya dikkatimizi çeker, netlik-belirginlik sağlar ama belirsizliğe de yol açabilir. Yani karışıklığı da besleyebilir. Bu bakımdan, ‘ama’ için “karışıklıktan beslenir” bile diyebiliriz. Kullananın niyetine bağlı olarak kılıktan kılığa sokabiliriz onu, ama bir yere kadar! O bir yerden sonrasında: Kullananı ele verir ‘ama’. Niyetinizi açığa çıkarıverir, kaçmaya çalışırsınız ama mutlaka kıskıvrak yakalanırsınız! Elbette, ‘ama’lı cümleleri birçok amaçla kullanabilirsiniz. ‘Amaç’ da ‘ama’sız olamadığına göre, ondan kaçıp kurtulamazsınız. O her yerdedir. Anımsatır, uyarır, şaşırtır, derleyip toplar, karşı durulamayacak kadar güçle akıp yıkar geçer, dağıtır da. Birbirine bağlayacağı cümleleri, kelimeleri titizlikle seçer ama. Kullanıldığı cümlede anlamı pekiştirir, ötesi koşullar, seçenekler sunar … “Doğrusu bu” deyip bitirilebilecek bir cümleyle “yine de siz bilirsiniz”i birbirine bağlayıp sonuçta tercihi size bırakır, yani hoşgörülüdür, demokratiktir. Bir araya gelmesi zor olanlar, örnekse ‘olumlu ile olumsuz yargılar’ arasında ilişki kurar, barışseverdir.
…
Yinelemek istiyorum:
28 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi referandum niteliğinde bir seçimdir! Referandum demek, “ama öyle ama böyle farketmez” gevşekliğine tahammülü olmayan seçim demektir.
Bugüne dek pek çok seçimde oy kullanmamış, bu hakkı ‘ilk kez’ kazanmış olup da “durumun ciddiyeti”ni yeterince hissetmiyor ya da 14 Mayıs’ta ortaya çıkan tablo yüzünden kontrolsüz bir “moral çöküntüsü” içinde sandığa gitmemeyi düşünüyor olabilirsiniz. Sandığa uzak duruşunuzla ilgili pekçok neden sıralayabilirsiniz. Buna sarsılmaz bir inançla sarılabilir, bu yönde birçok ‘parlak cümle’ kurabilirsiniz. Ama ‘cilalı lâf devri’nizi 28 Mayıs sonrasına erteleyip ‘mutlaka ama mutlaka’ sandığa gitmelisiniz. Ama şu nedenle ama bu nedenle gitmediğiniz sandığa gitmelisiniz. Eğer Recep Tayyip Erdoğan’a “Yeter artık ama!” demek gerektiğini düşünüyorsanız, Kemal Kılıçdaroğlu için dile getireceğiniz endişelerinizi dile getirdikten sonra onları ‘ama’ ile ‘Yine de Kılıçdaroğlu’na oy vereceğim” cümlesine bağlayabilirsiniz. Bu bakımdan ‘ama’, size ‘şerh koyma’ olanağı sunar ama gereğini yapmanızı da sağlar. Size ‘büyük fotoğraf’ı gösterip gözlerinizin önüne en geniş ufku çizer. Kısacası, bir bağlaç olarak ‘ama’ tarihsel olarak çok yararlıdır, sizi hayata bağlar.
…
28 Mayıs seçimini referandum haline getiren, sevgili ülkemizin geleceğine yürüyüşümüzde hangi kapıların açılıp hangilerinin kapatılacağına karar verecek olmamızdır.
Bu çok açıktır, çok nettir ama her şeyden önemlisi: Yaşamsaldır.
28 Mayıs seçiminde yapacağımız tercihle: Ya 21 yılda ülkemizi birçok yönden bataklığa saplayan AK Parti iktidarı ve Erdoğan’la -ama öyle ama böyle!- bir tür karanlığa mahkûm edeceğiz ülkemizi ya da Kılıçdaroğlu’nun ‘Bahar Sözü’ne ‘amasız fakatsız’ güvenerek kendisine kararlılıkla destek verip ülkemizin önünde aydınlığa açılan kapıyı aralamış olacağız.
Dikkat edin: ‘Kapıyı aralamış olmak’ diyorum. Çünkü ülkecek getirildiğimiz tarihsel noktadan çıkış için, kurtuluş için uzun bir mücadele sürecine girmiş olacağız 29 Mayıs’tan itibaren … Demokrasi için, özgürlükler için, barış için, kardeşlik için, huzur için, refah için, hak-hukuk-adalet için, insan hakları için, yolsuzluklardan, yoksulluklardan ve yasaklardan kurtulmak için uzun bir mücadele sürecinden söz ediyorum …
Birbirine benzemez onca farklı siyasal tercihin Kemal Kılıçdaroğlu ortak paydasında bir araya gelmesinin, bu mücadelenin ‘demokratik’ boyutuna güç ve değer katacağını da vurgulamalıyım şuracıkta …
Bugün halâ daha, ülkemizde son yıllarda tanık olduğumuz seçim sonuçlarına ilişkin ‘yüksek kaygılar’dan ve buna bağlı olarak büyüyen ‘güvensizlik’ temelli boşvermişlik hallerinden uzun uzun konuşabilirsiniz. Yakın-uzak çevrenizde, sosyal ve asosyal medya paylaşımlarında -saymamış olabilirsiniz ama- yüzde 50+1 oy’dan çok çok fazla paylaşımlarla desteklenen, beslenen çok büyük bir haklılık duygusuna da sahip olabilirsiniz.
Elbette koskoca bir çuval dolusu nedenleriniz olabilir. Ama bence siz öncelikle, bu nedenlerinizin neden olacağı sonuçları düşünmelisiniz. Orta yerde ‘boşverilecek’ bir durum yok. Aksine …
Size; seçime katılmamayı, sandığa boş-geçersiz oy atmayı düşündürten nedenlerinizin karşısında, sevgili ülkemize bir ‘çıkış yolu şansı’ oluşturacak o kadar çok neden var ki …
Bu seçimin bambaşka bir seçim olduğunu anlatmaya çalıştım ama yine de siz bilirsiniz …
2 yorum
Sevgili Kemal, güzel yazmışsın. Hayırlı bir gün olan bu cuma hayırlı bir sonuç ile bitecek, bu referandum, bir Kemal ile kurulan Cumhuriyet, bir başka Kemal ile umudunu sürdürecektir. Bir başka yazar Kemal; o sensin, üç güne kadar bu hayırlı sonucu buradan sen paylaşacaksın. Bütün kalbimle, inanarak yazıyorum…
Merhaba,
Durumu gayet güzel yazmışsın.
Teşekkür ederim.