Doç. Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
Hamilelikte kaygı ve depresyon
Hamilelik: Hamilelik 40 hafta, 9 ay 10 gün devam eden ve büyük değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Hamile olan kadın daha çok öne çıkan dış görünüşündeki değişimlerin yani sıra, fiziksel, psikolojik ve sosyal alanda da birçok değişim yaşamaktadır.
Hamilelik Evreleri
1. Trimester: Temas kurma evresi olarak tanımlanan ilk trimesterde hamile anne bebeğin fiziksel varlığının ve kendi hayatına olan duygusal etkisinin farkına varır. 2. Trimester: Farklılaşma olarak tarif edilen ikinci üç ayda fetüs anne tarafından kendinden ayrı bir kişi/varlık olarak görülür. Ayrışma konuları öne çıkarken, bebeğin varlığı hareketleri yoluyla fiziksel olarak belirginleşmeye başladıkça, bebek bekleyen anne daha çok içine odaklaşır. 3. Trimester: Doğum zamanının yaklaştığı, başarılı psikolojik ayrılma olarak tanımlanan bu son üç ayda annenin bebeği tanımaya yönelik merakı da artmaya başlar.
Hamilelik döneminde değişimler
1. Fiziksel Değişimler / Bedensel değişiklikler: Hamilelik sırasında dış görünüş ile ilgili duyguların olumsuzlastığı yönünde sonuçlar göstermektedir. Hamilelik sırasında, görünüşüyle ilgili tavrı kadının hamilelik öncesi bedeniyle ilgili hoşnutluğu kadar genel olarak hamileliğe karşı olan genel tutumuyla da yakından ilgilidir.
2. Cinsellik: Anneliğin cinsellikten tamamen ayrışmış olduğuna inanmakta ve hemen hemen tüm kültürlerde olan bu inanış, birçok insanın anneliğe karşı olan duygu ve davranışları belirlemektedir.
3. Fantezi ve Rüyalar: Hamilelik döneminde kadınlar belirgin olan fiziksel değişimlerin yanında duygusal değişiklikler yaşar. Rüyalar zihnimizin olası problemleri ve korkuları çizmek için kullandığı yollardan biridir. Fantezi birçok amaca hizmet eder. Herşeyden önce diğer rüyalarda olduğu gibi hamile kadınların kaygılı rüyaları da kaygı ve korkuları ifade etmektedir.
4. Duygusal değişiklikler: Hamilenin kendisiyle meşguliyetinde artış ve duygu durumundaki değişiklikler olarak ikiye ayrılır.
Doğum Sonu Depresyonu
Annelik Hüznü Nedir?
Babay Blues olarak da adlandırılan annelik hüznü, doğum yapan kadınların % 50-70’inde doğumdan hemen sonra başlayan ve 7-10 gün süren yoğun ve genelde hüzünlü duyguların yaşandığı bir süreçtir. Bu dönemdeki kadınların çoğu ağlama isteği, huzursuzluk, uykusuzluk, iştahsızlık, konsantrasyonlarında bozulma ve çevrelerinden soyutlanma hisseder.
Doğum Sonrası Depresyonu nedir?
Anne olmak ve bir bebek sahibi olmak, kadınların yaşamındaki en büyük değişimlerden biridir. Kadınlar doğumdan sonraki ilk yıl içindeki psikiyatrik hastalıklar açısından hayatlarının diğer dönemlerine göre anlamlı bir risk altındadır. Kaygı bozuklukları, depresyon ve daha seyrek olarak psikoz, hamilelik sonrası kadınlarda görülür.
Çocuklar ve Ergenlerde kaygı
Bütün çocuklar ve gençler sıklıkla kaygı ve korku duygularını yaşarlar. Kaygı, herhangi bir konu hakkında yersiz endişe ve tasa duymaktır. Bu kaygıların çoğu çocuğun ruhsal gelişim dönemlerine özgüdür. Bebekler, yüksek sesten korkarlar ve 6’ncı ve 7’nci aydan sona yabancılardan korkmaya başlarlar.
2-5 yaş arasındaki çocuklar ani yüksek sesten, yeni büyük objelerden, örneğin elektrik süpürgesinden, hayali yaratıklardan, karanlıktan korkarlar. Okul çağı çocukları fiziksel olarak yaralanmaktan ve şimşek, fırtına gibi doğal olaylardan korkmaya başlarlar.
İlkokul çağındaki çocuklar, ev ve okul dışındaki tehlikelerden de haberdar olmaya başlarlar ve anne-babalarının kendilerini sürekli koruyamayacağının farkına varır.
Ortaokul çağındaki çocuklarda kaygı odağı okulla ilgili olaylara yönelir.
Ergenler, tipik olarak arkadaşları, gelecekleri, seçecekleri meslek ve ahlaki konularda kaygı duymaya başlarlar.
Kaygı bozukluğunun türleri:
1. Ayrılık kaygısı. 2. Yaygınlaşmış Anksiyete Bozukluğu. 3. Panik Bozukluk. 4. Spesifik Fobi. 5. Sosyal Fobi/ Kaygı. 6. Okul reddi. 7. Obsesif- Kompulsif Bozukluk
Çocuklarına yardım etmek için ebeveynler ne yapabilir?
1. Aktif olun. 2. Pozitif etkileşimde bulunmaya çalışın. 3. Çocuğun kaygısını gereksiz yere arttıracak stres durumlarını önceden tahmin ederek önlemeye çalışın. 4. Çocuklara güvenlik duygusu verin. 5. Size tuhaf ve yersiz bile gelse çocuğun yaşadığı korku ve kaygı duygularını ciddiye alın ve çocuğunuzu içtenlikle dinleyin. 6. Çocuğu dikkatlice dinleyip sorularına mantıklı ve tutarlı cevaplar vermeliyiz.