A.Kemal KAŞKAR –
24 Temmuz Pazartesi günü jandarma ve polis tarafından kuşatılarak bir bölümünde ağaç kesimleri başlatılan Akbelen’de biber gazı ve tomalardan tazyikli su sıkılarak, ağaçların katledilmesine engel olmak isteyen vatandaşların önüne kalkanlı barikatlar kurulup gözaltılar yapılarak, bazı vatandaşların yaralanmasına, bazılarının rahatsızlanmasına neden olan hareketliliğin yaşandığı ilk günün ardından ikinci günde nöbet alanında artan kalabalık, uzun insan zincirleri oluşturup sloganlar atarak, “Akbelen Ormanını vermeyeceğiz” kararlılığını sürdürdü. Akbelen’de direnişin yeni evresinin üçüncü gününde, 26 Temmuz Çarşamba sabahı, bir grup vatandaş, orman içine girip kesim çalışmalarını önlemeye yönelik ‘sivil itaatsizlik’ eylemi yaptılar. Jandarma, ağaçlara sarılan vatandaşları ormandan çekip çıkardı. Bu arada, kesim alanının bir başka noktasında, Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel ile birlikte gazeteciler Cihan Başakçıoğlu ve Zeynep Kuray’ın gözaltına alındığı öğrenildi. Haberimiz yayına verildiği sırada gazeteciler Başakçıoğlu ve Kuray serbest bırakılmış, Gümüşel’se Milas İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüştü …
“İnsanları düşürdükleri şu hale bakın!”
Bu eylem sırasında, adının Zehra olduğunu öğrendiğimiz yaşlı bir köylü kadının çam ağacına sırtını verip önce soluklanışına, ardından da ağaca sarılıp korumaya çalışmasına ilişkin görüntülerde duyulan, “Ah Teyzem, ah Nenem! Ah Nenem ah! Ah Nenem ah! Şu hale bakın ya … İnsanları düşürdükleri şu hale bakın … Kaç yaşındaki Nenem buraya ağacını korumaya geldi …” sözleriyle adeta ateşlenip başlıyorum haberi yazmaya …
Üç gündür Milas İkizköy’de Akbelen ormanında ağaçlar kesiliyor.
24 Temmuz Pazartesi sabaha karşı beş buçuk sularında ‘kesim güvenliği’ için alınan yoğun güvenlik önlemleriyle konu, bir anda yine kamuoyunun gündeminde ilk sıralara yükseldi. Ülkemiz genelinden, hatta yurt dışından destek mesajlarıyla, bi’ koşu gelenlerle, yürütme durdurulsun diye mahkemelere yapılan başvurularla, yetkililer hakkında ‘suç duyuruları’ ile tepkiler yaygınlaşıp yükselmeye devam ediyor. Olay mahallinde ise, ilk günden itibaren hareketlilik var. Akbelen ormanı için nöbet alanında toplanan vatandaşları, ‘Cumhur İttifakı’ çatısı altındaki siyasi partiler dışındaki neredeyse tüm siyasi partilerin milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri ziyaret ediyor, destek veriyor, ağaç katliamının sona erdirilmesi için çaba sarf ediyorlar.
Milas’a ulaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı …
Ülkemizin pek çok yerinden Akbelen direnişine destek olmak için yollara düşen vatandaşlar, Milas’a yaklaştıkça yollarda sıklaşan kontrol noktalarında ‘kimlik kontrolleri’ ile karşılaşıyor, dolayısıyla Akbelen’e ulaşım bir hayli zorlaşıyor. Böylece, başka başka ihtiyaçlarla yolu Milas’tan geçen ve başka başka hedeflere yönelmiş tüm vatandaşların da yolculukları tam anlamıyla bir zulüm haline getirilmiş oluyor. Bu olumsuz tablonun en son örneği, Twitter’da yayınlanan ve Bodrum’dan Milas Akbelen’e doğru seyir halindeki, içinde Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Belediye Başkan Yardımcıları ve Bodrum Kent Konseyi Başkanı’nın da bulunduğu otobüsün, ‘kimlik kontrolu’ nedeniyle Torba dolaylarında iki şerit halinde uzayan araç konvoyundaki görüntüleri idi. Görüntülerde Başkan Aras, havalimanında uçağa, hastanede randevusuna yetişmek ya da başka başka nedenlerle yollarda olan insanların fiili olarak ‘seyahat özgürlüğünün kısıtlandığı’na dikkat çekerek, “Biz savaşa gitmiyoruz, destek olmaya gidiyoruz insanlara, asayiş problemi mi yaratıyoruz, seyahat özgürlüğü mü kısıtlanmaya çalışılıyor anlamadım ki, biz belki Sratonikeia’ya gidiyoruz, Beçin Kalesi’ni gezeceğiz belki” dedi. Bodrum’dan yola çıkıp Milas’a ulaşmaya çalışan otobüsteki vatandaşlar da, Akbelen’de hemşerilerinin büyük bir sıkıntı yaşadığını ve kendilerinden yardım-destek talep ettiklerini belirterek, gidip durumu yerinde görmek ve hemşerilerine destek vermek gibi gizlisi saklısı olmayan, aleni bir amaçla yolda olduklarını ve bu uygulamanın da, Akbelen ormanındaki ağaç katliamının sadece ülkemiz genelinde değil, neredeyse tüm dünyada duyulmasına yol açtığını söyleyip, “Bu yapılanlarla tüm dünyada bir farkındalık yaratılmış olduğu”nu sözlerine eklediler.
Başkan Tokat da Akbelen’de …
Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat da, beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, CHP Muğla Milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri ile birlikte Akbelen’e gitti.
Yine tazyikli su ve biber gazı sıkıldı, gaz fişeği atıldı …
Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın ve Mersin Milletvekili Perihan Koca’nın saat 15:30 sularındaki ziyareti sırasında milletvekilleri, son durumu görmek istediklerini belirtip jandarmanın kalkanlı barikatına yöneldikleri sırada yaşanan arbedede topluluk üzerine su ve biber gazı sıkılmaya başlandı. Bu sırada gaz fişeklerinin de atıldığına dikkat çeken bir vatandaşın, “Ormanı keserek yok edemeyeceklerini anladılar, yakarak yok etmek istiyorlar” diye bağırması dikkat çekti. “Akbelen ormanını vermeyeceğiz” sloganlarının yükseldiği alanda, aralarında Zehra Nene’nin de olduğu yaşlı köylü yurttaşlar, kollarına girilerek, ellerinden tutularak kısmen güvenli yerlere götürüldüler …
Destek – dayanışma açıklamaları …
Ülkemiz genelinde Akbelen direnişine destek – dayanışma açıklamaları yapılıyor. Bunlardan bazıları şöyle …
24 Temmuz Pazartesi günü Tarım ve Orman Bakanlığı binası önünde, milletvekilleri ve yaşam savunucuları tarafından Bakan İbrahim Yumaklı’ya Akbelen Ormanı’ndaki kesimin durdurulması ve ormanın kömür madenine tahsisi izninin geri çekilmesi için çağrıda bulunuldu.
Muğla Tabip Odası’nın aynı gün yaptığı açıklamada, Akbelen ormanının yok edilmesinin halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının elinden alınması anlamına geldiğine dikkat çekilerek, “Muğla halkı zaten üç termik santral ve çok sayıda maden ocağının yarattığı hava kirliliği nedeniyle birçok sağlık sorunuyla ve erken ölüm riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Anayasa’nın 169. maddesi, ‘Bütün ormanların gözetimi devlete aittir’ demektedir. Bu nedenle, devam etmekte olan orman kesiminin acilen durdurulması gereklidir. Buradan devlet yöneticilerine, Tarım Orman Genel Müdürlüğü’ne, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na çağrıda bulunuyoruz: Bu kıyıma dur deyin! Nefes alma kaynaklarımız, ağaçlarımız yangınlarla yok olurken, dünyamız iklim krizi ile yanıp kavrulurken, ormanlarımızın yok edilmesine izin vermeyin!” denildi.
25 Temmuz Salı günü, Edremit’te saat 11’de Orman İşletme Müdürlüğü önünde, Fatsa’da saat 12’de Cumhuriyet meydanında, Samsun’da saat 12:30’da Cumhuriyet meydanında, Sinop’ta saat 17:30’da Uğur Mumcu meydanında, Çanakkale’de saat 19’da İskele meydanında, İstanbul Kadıköy’de saat 19:30’da Karaköy iskelesinde, Foça’da saat 19:30’da Nihat Dirim meydanında ve Datça’da saat 20’de Cumhuriyet meydanında direnişe destek açıklamaları yapıldı.
Milas Kent Konseyi’nden yapılan çağrıda da, “Akbelen direniyor! Ses ver! Destek ver! Alana gel!” denildi.
MUÇEP Menteşe Meclisi, Akdeniz Yeşilleri Derneği, Türkiye Ormancılar Derneği temsilcileri ve yaşam savunucularından oluşan Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri heyeti ise, 26 Temmuz Çarşamba günü saat 15:30’da Muğla Orman Bölge Müdürlüğü önünde toplanıp Bölge Müdürü ile görüşüp Akbelen’deki orman kıyımının derhal durdurulmasını isteyeceklerini belirttiler.
İzmir Karabağlar Kent Konseyi’nden yapılan açıklamada, 27 Temmuz Perşembe günü “Akbelen ormanında tek bir ağaç daha eksilmesin diye İkizköy’e gidiyoruz” denildi.
Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nca da Akbelen direnişine destek açıklaması yapıldı.
Ayrıca: Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Çevre Hukuku Ağı, Ege Orman Vakfı, Ekosfer, Fosil Yakıtların Ötesi (Beyond Fossil Fuels), Greenpeace Akdeniz, İklim için 350 Derneği, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), Mekanda Adalet Derneği (MAD), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), TEMA Vakfı, Temiz Hava Hakkı Platformu, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Yeşil Düşünce Derneği, YUVA ve Yuvam Dünya Derneği tarafından da Akbelen ormanının korunması için ortak çağrı yapıldı.
Neden!
Bütün bunlar, toplam kapasiteleri bin 100 megavat olan Yeniköy (420 megavat) ve Kemerköy (675.2 megavat) termik santrallerinde yakılacak kömür için. Bütün bunlar, 104 bin 904 megavat olan ülkemizin kurulu gücüne sadece ve sadece yüzde 1 katkıda bulunabilmek için.*
Yıllardır bu oranda bir enerji katkısının, kömür yakma dışında ‘temiz-akılcı’ başka bir seçenekle sağlanabilmesi için neden yatırımlar yapılmaz bir türlü!
(* Kaynak- Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu/EPDK).