Yılmaz Kaya AYLANÇ
Bazen bir hareket yapar, bir söz söyler, bir bakış çok sözden daha çok şey ifade eder. Bu durum özellikle toplumda liderlik pozisyonunda olanlar için çok önem arz eder. Siyasiler de bu gruptadır. Bir şey derler veya yerine göre demezler veya bir ziyaret sözlerden çok daha anlamlıdır.
CHP’de kongreler sona yaklaşmakta ve kurultay tarihleri de belli oldu. Büyük finalde beklenti çok yüksek.
Onca kaybedilmişlikten sonra, son genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaybedilmesi ve sonrasındaki süreç halkta büyük bir hayal kırıklığı ve küskünlük yarattı.
Şimdi son bir gayretle ana muhalefet partisinin yapacağı kurultayda alacağı kararlar beklenmekte. Bu bekleyiş çok hayırlı bir bekleyiş değil gibi geliyor bana.
Çokça gruplardan, konuştuğumuz partililerden veya oy vermiş seçmenden aldığımız bilgi “kurultayda ve ardından yapılacak tüzük kurultayında alınacak kararlar çok önemli” denmekte.
Neden diye sorduğumuzda ise, “üye olarak biz yok sayılmaya devam edecek miyiz, koltuklarda defalarca oturmaya devam edecekler mi, her dileyenin aday olabileceği çarşaf liste kayıtsız şartsız uygulanacak mı bakacağız” diye yanıtlamaktalar.
Yani kurultay sonuçları pek çok partili, partisiz tarafından gelecek açısından önem taşımakta.
Şimdilerde 3 veya 4 aday olacakmış gibi duruyor. Ancak sonuçta Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Özel arasında bir yarış olacağa benziyor.
Bu sistem ile Genel Başkanın şansı da oldukça fazla.
Ancak Türkiye böyleyken yarışı kazanmış olmanın ne anlamı olacak, o da kafalardaki soru.
Yani kazanan için evet güzel. Ya Türkiye için?
Sayın Kılıçdaroğlu 2010 yılından bu yana parti Genel Başkanı.
Durum bu!
Rakibi olacak Sayın Özel ise, tüm bu süreçlerde genellikle parti üst yönetiminde, grup başkan vekilliklerinde. Yani partiyi yöneten grup içinde.
Şimdi söylediği en önemli konu “partiyi sola çekeceğim” demesi.
Şimdiye kadar neredeydiniz?
Ancak bu söz bana ister istemez son zamanlarda Genel Başkanın bir ziyaretini anımsattı.
Merhum Adnan Menderes’in mezarını ziyaret etmesi.
Menderes, 1899 yılında Aydın, Koçarlı, Çakırbeyli köyünde toprak ağası bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Amerikan Koleji’nde okudu, 1935 yılında hukuk fakültesini bitirdi. Kurtuluş Savaşına katıldı ve İstiklal Madalyası aldı.
1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu, partinin kendini feshetmesi sonrası 1931 yılında Aydın vekili olarak CHP’de yer aldı. 1945 yılında ise “dörtlü takrir” olayı sonrası partiden ihraç edildi. Bu olaya giden yolda İsmet İnönü tarafından yapılması gündeme gelen “Toprak Reformu”na şiddetli karşı çıkışı önemlidir. 1945 yılında Demokrat Partiyi üç arkadaşı ile kuran Menderes 1950 seçimlerini kazandı ve Başbakan oldu.
İlk icraatlar olarak, Türkçe okunan ezanın Arapça okunması, Kore savaşına girilmesi, 15 general ve 150 albayı resen emekliye ayırması, NATO’ya girilmesi, CHP varlıklarının hazineye devredilmesi, Halkevlerinin kapatılması, Köy Enstitülerinin Öğretmen Okullarına dönüştürülmesi, serbest piyasa ekonomisine geçilmesi, yabancılara petrol arama çıkarma hakkı verilmesi, Marshall Planı’nın kabul edilmesini söyleyebiliriz. Önceleri iyi giden ekonomide 1955’ten sonra işler ters gitmeye başladı, sıkıntılar arttı. Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatı kuruldu. Malûm 6-7 Eylül olayları yaşandı ve bunun tertip olduğu çeşitli çevrelerce söylendi. Seçim kanunu değişti, Partiden ayrılmalar başladı, Amerikan Ford Vakfı ile üniversiteler kurulmaya başlandı. 1959 yılında uçak kazası geçirdi ve Kıbrıs anlaşmasını imzaladı. Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Uçak ve uçak motoru fabrikası, Eskişehir tank fabrikası, Kırıkkale silah fabrikası NATO standartlarına uymuyor gerekçesiyle kapatıldı. Banknotlar Türkiye’de basılmaya başlandı.
Atatürk ve İnönü tek parti dönemlerini ise şu sözlerle eleştirmiştir: “Uzun yıllar beyhude israf edilmiş, memleketin tabii inkişaf seyri hatalı ve sakat politikalar ile engellenmiş, zamanla müdahaleci, kapitalist, bürokratik ve inhisarcı bir devlet tipi ortaya çıkmıştır”.
1955 sonrası Osman Bölükbaşı’nın seçimleri kazandığı Kırşehir’i ilçe, İnönü’yü seçen Malatya’yı ikiye bölüp Adıyaman il yapıldı. 1954-58 tarihleri arasında 238 gazeteci iktidara karşı yazdıkları için hapse mahkum edildi.
Para bitmiş yatırımlar yapılamaz olmuş Amerika’dan para istenmiş hayır cevabı alınmış ve rota Sovyetler Birliği’ne çevrilmiş.
Bu arada DP Vatan Cephesini kurdu ve her gün radyodan katılanlar okunmaya başlandı ve ülkede ciddi bir kamplaşma meydana geldi. Seçim gezilerinde İnönü’ye yapılan Uşak ve İstanbul’daki olaylar mecliste ciddi tartışmalara neden oldu. ABD silahlı kuvvetlerinin doğrudan ve dolaylı saldırıya uğranılması halinde Türkiye’ye girebileceği anlaşması tartışmaları gerginliği biraz daha tırmandırdı.
Sonunda DP Tahkikat Komisyonu altında bir oluşum kurdu. Hem soruşturuyor hem yargılıyordu ve kararlarına itiraz edilemiyordu. Komisyonun ilk işi CHP’yi soruşturmak oldu. İnönü bu olanlar karşısında “bu yolda devam ederseniz, sizi ben bile kurtaramam” ifadesini kullandı. İtiraz eden CHP grubu polis zoruyla TBMM’nden çıkarıldı. İnönü, 12 birleşime katılmama cezası aldı.
Üniversiteler bu olanlara karşı hükümeti protesto ediyorlardı. 28 Nisan 1960 günü İstanbul Üniversitesi öğrencileri tarafından gerçekleştirilen protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öğrenci Turan Emeksiz öldü. Hukukun üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkan ve üyeleri resen emekliye sevk edildi. 5 Mayıs 1960 günü Kızılay Meydanında 555K parolasıyla büyük bir miting düzenlenerek hükümet protesto edildi. 21 Mayıs günü Harp Okulu öğrencileri ve subaylardan oluşan bir grup sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Ve 27 Mayıs 1960 günü TSK yönetime el koydu. Hükümet üyeleri tutuklanarak Yassıada’da hapse atıldı. Milli Birlik Komitesi ve Kurucu Meclis ülke yönetimine el koydu.
Menderes 13 ayrı davadan yargılanarak 12’sinden suçlu bulundu. Yüksek Adalet Divanı 9 ay 27 gün süren yargılama sonucu 14 kişiye idam, 31 kişiye ömür boyu hapis, 418 kişiye 6 ay ile 20 yıl arası mahkumiyet veya beraat kararları verdi. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan dışındakilerin idam cezaları affedildi. İnfazlar 16 ve 17 Eylül 1961 tarihinde gerçekleştirildi.
Turan Emeksiz, 1940 Malatya, Yeşilyurt, Gündüzbey doğumlu. 28 Nisan 1960 tarihinde İstanbul Üniversitesi öğrencileri, Demokrat Parti tarafından Meclise getirilen Tahkikat Komisyonu kurulmasına dair kanunun kabul edilmesi üzerine üniversite bahçesinde hükümeti protesto ederken polis tarafından vurularak öldürüldü.
O günün gençleri demokrasinin, sadece sandığa gidip oy atmaktan ibaret olmadığını söylüyorlardı. Değişim istiyorlardı. DP buna karşı çıkıyor ve gençleri daha da baskı altına almaya çalışıyordu.
Bu cinayet örtbas edilmeye çalışılmış, sahte otopsi raporları düzenlenmiş, yurtsever doktor ve polislerin ifade ve raporları ile 2013 yılında TBMM darbeleri araştırma komisyonunca tespit edildiği üzere ölümüne neden olan polis kurşununun sekme sonucu değil, doğrudan atılmış olduğu kayıtlara geçmiş oldu.
27 Mayıs askeri darbesinden sonra Turan Emeksiz gizlice gömüldüğü yerden alınarak Ankara’ya devlet töreni ile getirildi ve Anıtkabir’de “Hürriyet Şehidi” olarak toprağa verildi. Ailesi Malatya’dan Ankara Valiliği tarafından tahsis edilen araçla getirildi. Aile araçların yakıt parasını ve diğer masraflarını kendileri ödedi. 1980 askeri darbesinden sonra mezar açılarak kemikleri Cebeci Şehitliğine taşındı. Bu olayın 27 Mayıs darbesiyle hesaplaşma olduğu da kimileri tarafından ifade edildi.
1960’larda gençlik dünyadaki değişimlerden de etkilenerek ilk kez “Tam Bağımsız Türkiye” fikrini gündeme getirmiş ve sonraki yıllarda bu fikri yaşatmaya çalışmıştır. Turan Emeksiz, devrimci gençliğin ilk kurşunudur. Hasan Tahsin gibi, Kubilay gibi. Sonraki yıllarda tüm gençlik hareketleri Beyazıt’ta bulunan Emeksiz anıtı önünden başlamıştır. 1980 sonrası bu anıt kaldırılmıştır. Darbeci Kenan Evren’in “kaldırın bu dikeni” diyerek talimat verdiği söylenir. Turan Emeksiz anıtları, sokak isimleri 1980 sonrası çoğu kaldırılmış veya yeri değiştirilmiştir. Malatya’da bulunan cadde ve okul isimleri de önce kaldırılmış sonra cadde ismi yeniden konmuş. Malatya’da bulunan büstü ise olaylar sırasında kırılmış ancak halâ yapılarak yerine konmamış.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, 20 yaşında bu dünyadan ayrıldı.
İstediği “Tam Bağımsız Türkiye”.
Sayın Genel Başkan ise tercihini Adnan Menderes’ten yana kullanmış ve O’nun mezarını ziyarete gitmiş.
Peki Turan Emeksizler ne olacak. Onlara kim sahip çıkacak.
Solcu olmak kolay olmuyor.
Sağ ile ülkemizin geldiği yer belli.
Çocuklar aç, kadınlar ikinci sınıf yapılmaya çalışılıyor, işsizlik diz boyu, gazeteciler hapiste, yargı güven duyulmayan bir kurum, yetişmiş insan kaynağımız ülkeyi terk ediyor, yerine ne olduğunu bilmediğimiz ülkemize hiçbir şey katmayacak yabancılar dolduruluyor ve yakında yeni anayasa tartışmaları başlayacak.
Sol anlayışa, hak ve hukuka, adalete, emeğe, milli tarıma, milli sanayiye, gerçek bilimsel eğitime, refaha, eşit yurttaşlığa, siyasette hesap verebilirliğe, parti içi demokrasiye, insanca yaşama kim sahip çıkacak ve bütün bunları kim temsil edecek? (26.09.2023)