Sönmez TANER – Rüştü TEZCAN / Biyografi / Arkeoloji ve Sanat Yayınları / 2021 / 417 sayfa
Ayşegül Şenay KAŞKAR
Bu çok değerli kitabın yazarlarını tanıyalım önce.
Sönmez (Akçalı) Taner; 26 Mart 1937’de Ceyhan’da doğdu. Yaşam durakları: Ceyhan, Kadirli, Kazan, Adana, Ankara, İstanbul ve 1993 yılından beri Bodrum. Eğitim basamakları: TED Ankara Koleji (Lise); Ankara Üniversitesi D.T.C.F. İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü (Lisans); Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü (Yüksek Lisans); İngiltere’de “Bilimsel Dokümantasyon” eğitimi (6 ay süreli UNESCO Bursu).
Kütüphanecilik ve dokümantasyon alanında yayımlanmış kitapları, makaleleri, bildirileri var. “Bodrum: Ege’de Bir Kasaba” başlıklı çeviri kitabı, Bodrum’da Deniz Ticaret Odası tarafından 2015 yılında basıldı. “Denize Kavuşan Yıldız” başlıklı şiir kitabı 2017’de yayımlandı.
2000 yılında, kırk yıl süren profesyonel çalışma yaşamını sonlandırdı. Halen Halikarnas Balıkçısı hakkında sunumlar yapıyor, okuyor, çeviri yapıyor, yarımadayı dolaşıyor, dostlarıyla buluşuyor, şiir yazıyor. Tarih Vakfı, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, BOSAV, AKADEMİA Vakfı, ÇYDD, H3A (Heredot 3. Yaş Akademisi), Halikarnas Balıkçısı Forumu gibi birçok STK’ya gönüllü katkıda bulunmaya devam ediyor.
Ve Rüştü Tezcan; Mayıs 1957’de doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni ve İTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdi. İTÜ İşletme Mühendisliği bölümünde Yüksek Lisans yaptı.
Bir ‘Mavi Yolculuk’ yaptı ve hayatı değişti. Otuz yılı aşkın bir süre Yat İşletmeciliği yaptı. Bodrumluların “çok meslek” geleneğini sürdürdü, çok çeşitli işlerle birlikte 10 yıl kadar yarımadanın gazete – dergi dağıtımcılığını sürdürdü. İkişer dönem Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesi Meclis Başkanlığı, Bodrum Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyeliği yaptı. Mavi Yol Girişimi, Halikarnas Balıkçısı Forumu gibi çevre ve kültür platformlarında aktif olarak çalışıyor.
“… ve gönül insanı Halikarnas Balıkçısı …
“Hümanist bir düşünür; coşkulu bir yazar; tutkulu bir çizer ressam, grafik sanatçısı, karikatürist; botanikçi, çevreci, doğa filozofu; ‘Anadolu Uygarlığı’nı yücelten, Anadolu’nun sözcüsü; Gökova gezgini, Mavi Yolculuk efsanesinin öncüsü; sürgünlük yeri Bodrum’da mavi-yeşil bir cennet yaratan, Bodrum Belediyesi’nin kadrolu bahçıvanı; Bodrumlu çocukların isim babası ve ‘Cevat Amca’sı; Bodrumlu gelinlik kızların çeyiz nakışları tasarımcısı; ‘Deniz Turizmi’nin öncüsü ve turist rehberlerinin piri; bir Bodrum sevdalısı, bir bilge kişi, bir sevgi ve gönül insanı Halikarnas Balıkçısı.”
Sönmez Taner ve Rüştü Tezcan, Halikarnas Balıkçısı’nın yaşam öyküsünü, İstanbul, Bodrum ve İzmir olarak üç ayrı bölümde aktarıyorlar. IV. Bölüm’de Balıkçı’nın çok yönlülüğünü, üretkenliğini ve yaşadığı coğrafyaya katkılarını bulacaksınız. Yazarların “Veda ve Vefa” olarak adlandırdığı V. Bölüm, önceki bölümlerden taşan belge ve bilgilerden oluşuyor. VI. Bölüm ise söyleşilerden …
Daha önce yayımlanmamış bilgi ve belgeleri bulacağınız çok ayrıntılı bir çalışmanın ürünüdür bu kitap …
Teşekkürler Sönmez Taner, teşekkürler Rüştü Tezcan.
Ve kitaptan kısacık bir aktarmayla sürdürelim …
“Sonsöz Yerine …
Haysiyetli bir adamın yaşamı böylece noktalanıyor. Bu seksen küsur yıllık yaşama aile trajedileri, mahpusluklar, sıkıntılar girmiş. Adam bunların hepsi ile başa çıkmasını bilmiş. İnsanları sevmiş, sevdiği insanlar için çalışmış. Dolu dolu yaşamış, sürekli üretmiş. Ülkesinin tanıtımında başarılı olmuş. Uygarlık tarihi açısından hor görülen ülkesini çok önemli bir yere oturtan düşünceler üretmiş. Sadece kültür ve düşün dünyasına değil, yaşadığı yerlere somut katkıları olmuş.
Bir hezarfen o; pek çok alanda uzmanlaşmış, pek çok farklı disiplinde engin bilgiye sahip olmuş, bu bilgileri paylaşmış, geliştirerek uygulayarak üretmiş.
Bir çelebi o; görgülü, olgun, ince. Toplumsal ilişkilerinde genç-yaşlı, yoksul-zengin, önemli-önemsiz insan ayrımı yapmayan bir insan, eşit ve adil.
Peki, karşılığı ne olmuş, ya da yeterince değerlendirebilmiş miyiz? “Böyle bir adam bir Avrupa ülkesinde doğmuş olsaydı ne olurdu? Hakkında uluslararası sempozyumlar yapılan, adına kürsüler kurulan, bilimsel araştırmalara konu olan; yaşadığı evler muhafaza edilerek müzeler oluşturulan, heykelleri dikilen, eserleri yabancı dillere çevrilerek hem eserlerindeki Anadolu Uygarlığı düşüncesinin, hem de bu adam bizim ülkemizde yetişti diyerek ülkenin propagandası yapılan biri olmaz mıydı?
Tersine on yıllardır gelip geçen hükümetler, Milli Eğitim, Kültür ve Turizm Bakanlıkları çok uzak durmuş. Birkaç eseri zaman zaman Milli Eğitim Bakanlığının tavsiye edilen kitaplar listesine girebilmiş. Kültür Bakanlığı devlet sanatçısı seçecek olmuş, bakan değişmiş, kalmış.
Bodrum’un iyi kötü sahip çıktığını söyleyebiliriz. 1964 yılında Belediye Meclis kararı ile sonsuza dek Bodrum’un Fahri Hemşerisi seçilmiş, Bodrum’un ana caddesine onun ismi verilmiş, İzmir’de de ismi evinin önündeki küçük sokağa ve parka konmuş. Bodrumlu ve İzmirli sevenleri her yıl küçüklü büyüklü anma günleri düzenlemeye çalışıyorlar.
Buna karşılık evlerine plaket bile çakılamamış, ağaçlarının bazısı yaşatılmış, bazıları yok olup gitmiştir. Ege Turizmine ve Mavi Yolculuğa büyük katkısına rağmen ne turizm acentaları, tur operatörleri, oteller, ne de turizm rehberleri Balıkçı’nın adını anarlar.
Vefasızlık ülkemizin karakteristiğidir, listesi de çok uzar, o yüzden geçelim. Değerini bilenlere, Balıkçı’yı “anlayarak anlatan” Yaşar Aksoy’un sözleri ile devam edelim:
“Halikarnas Balıkçısı’nı anarken Homeros’un ‘İlyada ve Odysseia’sı içinde gezindim durdum. Çift atlı savaş arabası içinde Balıkçı, sanki Hektor gibi bulutlar arasından süzülüp gidiyordu. Sonra onu Ege’nin güzelim bağlarında şarkı söyleyerek üzüm toplayan İyonyalı kızlar arasında gördüm. Birden bir Türkmen ozanı olarak karşıma çıktı. Sazı ile destanlar okuyordu. Osmanlı köylüsü oldu, özgürce toprağını çapalayan. Yazar oldu cumhuriyet döneminde, halkına bilinç aktaran. En son üzerinde mum yanan şamdanla, kavga eden gençlerimiz arasında gördüm onu. Tıpkı Diogenes gibi…” (Yaşar Aksoy / Halikarnas Kadırgası)
Balıkçı sık sık diyor ki:
“(…) tarihin babası Herodot Halikarnassosludur; coğrafyanın kurucusu Strabon Amasyalı, epik şiirin babası Homeros İzmirli; Klasik Çağın en büyük ressamı Apelles Anadoluludur, İzmir’in az güneyinde Kolofon kentindendir; İ.Ö. VI. Yüzyılda, dünyada ilk kez güneşin tutulacağı tarihi, bir yıl öncesinden hesap ederek bildiren bilim insanı Thales Miletosludur; modern bilimsel ürbanizmi –şehirciliği- İsa’dan beş yüz yıl önce Anadolu’da başlatan Miletoslu Hippodamus’dur; ‘gerçek şimdi ve buradadır’ diyen düşünür Herakleitos Ephesusludur; dünyanın ilk iki kadın Amirali, Birinci Artemisia ve İkinci Artemisia, ikisi de Karya’nın başkenti Halikarnassos’ta doğdular ve orada yaşadılar; bitkisel ilaçların babası hekim Gallen Bergamalıdır; filozof ve tarihçi Anaksimandros ile Anaksimenes Miletlidir; Pithagoras Sisamlı (…)”
Halikarnas Balıkçısı da Bodrumlu’dur. (Sayfa 170-172)