Yılmaz Kaya AYLANÇ
Günlerdir her yerde konuşulan Bakan Şimşek ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe görüşmesi nihayet yapıldı. 4 saat süren görüşme sonunda Sn. Karatepe’nin açıklaması şu oldu: “Görüşmeye 4 taleple gittik, ancak 4 saatin sonunda acı reçeteyi yine vatandaşa çıkartan anlayışta bir değişim iradesi olmadığını maalesef gördük.”
Peki CHP bu görüşmeye giderken talepleri neydi bir bakalım.
Bir- Asgari ücrete ara zam ve emekli aylıklarında ciddi şekilde artış yapılması.
İki- Tarımsal desteklerin artırılması ve Tarım Kanunu’nun öngördüğü şekilde GSYİH’nın yüzde 1’i oranında çiftçilere ödenmesi.
Üç- Buğday ve çay gibi ürünlerin alım fiyatlarının güncellenmesi.
Dört- Vergide adaletsizliğin giderilmesi.
Günlerdir tüm medya ve sosyal medyada konuşulan tartışılan toplantının ve 4 saatlik görüşmenin CHP tarafından sunulan önerileri bu kadar ve Bakan Şimşek’in yanıtı da olumsuz!
Şimdi insan düşünüyor, yahu 4 saat biriyle otursam ve 85 milyonun beklediği bir konuyu konuşacak olsam çıkışta 4 madde ve olumsuz bir yanıt açıklamasını nasıl yaparım bu halka diye düşünürüm.
Açıkçası çok bir beklentim olmamakla birlikte bu denli kamuoyu beklentisi yaratılan böyle önemli bir konunun bu şekilde değerlendirilmiş olması, gelecek açısından zaten olumsuz olan görüşlerimi daha da olumsuz kıldı.
Son zamanlarda bütçe ve bu yönde pek çok yazı yazdım. Ana fikir şu idi, bu iktidar olduğu sürece hiçbir sorun çözülemez. Tabii bizim açımızdan!
Eğitimde, üretimde, satın alma gücünde, doğal yaşamın korunmasında, mülteci sorununda, vergilendirmede, gelir dağılımında, Kamu Özel İşbirliği anlaşmalarında, sağlıkta, devletin israfında, sarayın harcamalarında, liyakatta, adalet de ve tabiî ki ekonomide olan sorunlar, kendi mecralarının çözümü ile düzeltilemez. Tüm bu sorunların çözümü, sinekleri öldürmeye çalışmak yerine bataklığın kurutulmasında olduğu gibi, iktidarın değişmesi ile mümkün olabilir. Çünkü sorunun kaynağı, sorunu çözebilir mi? O nedenle, ne uygulanan politikalar ne çözüm önerileri veya başkaca tedbirler bu sorunları çözemez. Ancak yeni sorunlar yaratabilirler.
Şunu yeni vergi paketinden anlıyoruz ki, beyler yemeye, içmeye ve harcamaya devam edecek, garip gureba, dar gelirli, emeği ile geçinmeye çalışanlar iktidarın yarattığı bu perişanlığın bedelini ödeyecekler. Yani sorun var ve çözümü konusunda yapılan iktidar önerilerinde yeni sorunların yaratılması söz konusu. Bunu da nereden anlıyoruz, Parti sözcüsü Sn. Ömer Çelik’in açıklamasından anlıyoruz: “Bizim ekonomistlerimiz var ve ne yaptığımızı biliyoruz” mealinde bir açıklama. Ama hatırlarsınız bir süre önce faiz politikaları konularında bir Nas muhabbeti vardı. O dönemlerde “ben ekonomistim” diyen kişi bugünkü iktidarın sahibi ve ülkeyi yöneten tek adam. “Bu kardeşinize verin oyu, görün bakalım” dediğinden bu yana ülkenin geldiği durumu yazmaktan, konuşmaktan sanırım her yurttaş gerektiği kadar bilgiye sahiptir.
Hiçbir şey olmasa bile bir şey olmuştur diyenler, bugün ülkemizin geldiği durumdan meuldür, sorumludur ve bu durum hesap verme konusudur.
Ülkemizin önemli bir çoğunluğu iktidarın yarattığı bu ekonomi sonucu sadece beslenmeye ve barınmaya çalışmakta. Düşünsenize; bir aile ki karı koca çalışıyor ve sadece karınlarını doyurmayı ve başlarını sokacakları bir evde oturma hedeflerini ayakta tutmaya çalışıyorlar. Çünkü başka harcamalar için gerekli gelirleri yok. Son yıllarda iyice ağırlaşan yaşam şartları, satın alma güçlerindeki önemli zayıflama ülkenin yüzde 75-80’inine başka şans tanımıyor. Ve bu ortamda iktidar yeni bir vergi düzenlemesi yapıyor:
Motokuryelere ve bahşişlerin vergilendirmesi,
Kiralardan peşin stopaj almak,
Kurumlardan asgari kurumlar vergisi alınması,
Doktor, Diş Hekimi, Mali Müşavir gibi bazı meslek gurupları için peşin ve asgari vergilendirmeye gitmek,
Kripto varlıklar ve borsa işlemlerinin vergilendirilmesi,
Yurt dışı çıkış harcının 10 kat artırılması gibi.
Bu hepimizi çokça meşgul eden ve büyük beklenti yaratılan yeni vergi paketiyle Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 0,7’sine denk gelen bir gelir elde edilmesi hedefleniyor.
Bu rakamın 226 milyar lira olduğu ifade edilmekte.
Oysa 2024 bütçesinde iktidarın bir yılda ödeyeceği faiz tutarı 1 trilyon 254 milyar lira.
Oysa 2024 bütçesinde iktidarın bazı teşvik ve uygulamalar ile almaktan vazgeçtiği vergi ve benzeri istisna tutarı yaklaşık 2.2 trilyon lira. Sadece yandaş müteahhitlerden almaktan vaz geçtikleri vergi tutarı 661 milyar lira.
Almayı erteledikleri havaalanı kirası bir yana, yap işlet devret dedikleri yatırımların bazılarında süreyi 40 yıla çıkarttılar.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2023 yılı zararı 818.2 milyar lira.
Bankayı zarara emekli mi uğrattı? Nerede bunların sorumlusu?
Sonra kriz olunca, kasada para bitince bedelini emekçi, emekli, dar gelirli ödesin deniyor.
Siz bir şeyler mi yapmak istiyorsunuz.
Öneri: Yap işlet devret veya kamu özel işbirliği ile devleti, yani halkı onlarca yıl döviz üzerinden borçlandırdığınız, köprü, yol, şehir hastanesi veya tünel inşaatları için yapılan anlaşmaları masaya yatırın, önce maliyet ve kâr hesabını yeniden yapıp firmalara bu kadar kâr yeter deyip helalleşin, sonra anlaşmaları TL’ye döndürün ve bu ülkeye nefes aldırın. Bu, yapmayı düşünüp de devede kulak olacak ve halkı ezecek tedbirlerden çok daha faydalı olacaktır. Bu arada, bu tip firmalardan 37 adedi matrahsız olduğundan 1 TL vergi vermemekte. Siz de motokuryelerin peşine takılıyorsunuz. Biz de yiyoruz!
Bu krizi yaratmayanlar bedelini niye ödesin? Bir bedel varsa o da çok kazananlar tarafından ödenmelidir.
Halk Adalet istiyor, her konuda! Bu adaletin sağlanabilmesi için de bu iktidarın değişmesi gerekir.
Çok daha ağır bir krize doğru koşar adım gidiyoruz.
İşte erken seçim istenmesi bu nedenle önemli ve ertelenemez. (24.06.2024)