Milas Günbatımı Söyleşileri Düşünce Platformu’nca düzenlenen ilk etkinlik olan “Neler oluyor, nereye gidiyoruz?” söyleşisine konuşmacı olarak katılan Emekli Büyükelçi Ahmet Süha Umar, bir dizi dış ve iç politik gelişmeyi aktarıp ülkemizin içine sokulduğu tablonun vehametine dikkat çekerek uyardı:
“Aklımızı başımıza toplamalıyız!”
A. Kemal KAŞKAR –
2017’den bu yana Bodrum’da ve 2022’den bu yana da Menteşe’de etkinlikler gerçekleştiren Günbatımı Söyleşileri Düşünce Platformu’nun ilçemiz Milas’taki ilk etkinliğinde; Emekli Büyükelçi Ahmet Süha Umar ile “Neler oluyor, nereye gidiyoruz?” konulu, ağırlıklı olarak dış işleri ve bağlı olarak iç politik gelişmeler eksenli bir söyleşi yapıldı. 6 Kasım Çarşamba günü MİTSO toplantı salonunda, Milas Günbatımı Söyleşileri Platformu Sözcüsü Rabia Özen’in sunuşlarıyla yapılan söyleşide Platformların kurucusu Emekli Eğitimci Hamdi Topçuoğlu da Kolaylaştırıcılık görevini üstlendi.
Söyleşi etkinliğine, 19 ve 20’nci Dönem (1991 – 1999) DYP Muğla Milletvekili İrfettin Akar, Emekli Büyükelçi, 24. Dönem (2011 – 2015) CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, 25 ve 26’ncı Dönem (2015 – 2018) CHP Muğla Milletvekili Av. Akın Üstündağ, 27. Dönem (2018 -2022) CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, MİTSO Başkanı Reşit Özer, Emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu, Milas Belediyesi Başkan Yardımcısı Bülent Sezgin, Milas Kent Konseyi Başkanı Dr. Ümit Özbek, Türk-İskoç Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve İasos Mahalle Meclisi Derneği Başkanı Hülya Scobie, Milas Belediyesi Meclis Üyesi Hüseyin Çöllüoğlu ile Muğla Ticaret Borsası Meclis Başkanı Uğur Özen’in de aralarında bulunduğu bir topluluk katıldı.
“Milas sıradan bir kasaba olamaz”
Rabia Özen’in teşekkürlerle tamamladığı sunuş konuşmasının ardından kürsüye gelen Hamdi Topçuoğlu, 1973 yılında, 23 yaşında bir öğretmen ve “Milas’ın Damadı” olarak 2 yıl Milas Lisesi’nde çalıştığını belirtip Milas’a olan ilgi ve sevgisinin yüksekliğine dikkat çekerek başladığı konuşmasında daha sonra özetle şunları söyledi:
“Bilmiyorum dünyada iki kez başkentlik yapmış bir başka kent var mıdır? Milas, Karya Uygarlığı’na ve Menteşe Beyliği’ne başkentlik yapmış bir kenttir. Bir kentin başkent olabilmesi için ekonomik bir gücünün ve çok yönlü bir olgunluğunun olması gerekir. Bu özellikler denizle de ilişkili bir kent olarak Milas’ta fazlasıyla var. Eskilerin bir sözü vardır: Muğla yıkılsa Milas yapar ama Milas yıkılsa Muğla yapamaz denir. Bu söz, Milas ekonomisinin gücüne, Milas’ın zenginliklerine, güçlü potansiyeline işaret ediyor. Bugün birçok yönden hak ettiği düzeyin çok gerisinde olduğu ne yazık ki bir gerçek. Milas sıradan bir kasaba olamaz. Bir Düşünce Platformu olarak Milas Günbatımı Söyleşileri, bu durumu değiştirme yönünde atılacak adımları desteklemek için atılmış, geliştirilmesi, büyütülmesi gereken minik bir adım. Düşünce üretimi grupları olamayan merkezlerin başkalarının kararlarıyla yönetilmesi bir gerçektir. Sizler birer elçi olarak kentinizi görün, kafa yorun ki Milas hak ettiği yeri alsın. Değerlerimizi bilmezsek onları koruma ve geliştirme şansımız olmaz. Milas’ın düşünenleriyle, özellikle Milaslı gençlerle hem Milas’a hem bölgemize, ülkemize hizmet edecek platformumuzun ilk toplantısını engin bilgileriyle taçlandıracak olan Emekli Büyükelçimiz Sayın Süha Umar’a, Sayın eski Milletvekillerimiz ile Belediye Başkan Yardımcımıza, Rabia ve Erol Özen ile Sayın Reşit Özer ve siz katılımcılara teşekkür ediyorum.”
“Felakete gidiyoruz de, yeter!”
Emekli Büyükelçi Ahmet Süha Umar ise sözlerine, etkinliğe birlikte geldikleri Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu’na, “Neler oluyor, nereye gidiyoruz” başlıklı söyleşiye ne diyerek başlasam sorusuna “Felakete gidiyoruz de, yeter!” yanıtını aldığını belirterek başladığı konuşmasında ABD seçimlerine ilişkin son dakika haberi olan Trump’ın seçimi kazandığına ilişkin gelişmeyi sıcağı sıcağına şöyle değerlendirdi:
“44 yılını Dışişleri bakanlığında geçirmiş biri olarak içim rahat değil. Soranlara hep, ‘ABD seçimlerini çok yakından takip ediyorum ama sonucuyla ilgilenmiyorum, bizim için ha Ali Veli, ha Veli Ali. Değişen çok bir şey olmayacak’ diyorum ama aslolanın ülkemizin gücü ve güçlülüğü olduğuna da dikkat çekiyorum. Burada birkaç not olarak Trump’ın Rusya’yı kuşatmak, Çin ile kozlarını paylaşmak yönünde adımlar atacağını söyleyebilirim. Biliyorsunuz, yakın zaman önce NATO, Rusya ile Çin’i, ilk kez hasım ilan etti. Adama sormazlar mı, Çin’i bu hale sen getirmedin mi diye?”
Konuşmasında daha sonra ABD’nin Montrö Sözleşmesi’nden hiç memnun olmadığına, Güney Kıbrıs ile daha içli dışlı bir işbirliği inşa ettiğine, Ortadoğu’da İsrail’in ABD’nin 52’nci eyaleti olduğu şeklindeki yorumları doğrulayan en son gelişmelere, İsrail’in bölgede ABD’nin vekili olarak savaştırıldığına ve her iki ülkenin de birbirini kullandığına değinen Umar, daha sonra özetle şunları söyledi:
“ABD, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında politikalarını yürütemedi. Suriye’yi parçalamaya karar verdi, biz de bu politikaya destek verdik. Suriye’de yeni bir Kürt devleti yaratılmış durumda. Olup bitenlerin arkasında, küçük ortak – büyük ortak dışında başka bir akıl var. Bu akıl ABD’dir. İsrail’in güvenliğini sağlamak, kendi politikalarını sürdürebilmek için yapıyor bunları. İran ise ABD için büyük bir sorun. ABD’nin Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ile de sorunu var. Çin ve Pasifik’te de çok büyük sorunları var. Oralarda da yeni ittifaklar kurmaya çalışıyor. Çünkü yıllardır sabırla, dikkatle, sessiz ve derinden giden bir dış politik tavır sergileyen Çin,
artık dünyanın sorunlu bölgelerinde askeri gücünü hissettiriyor. Bu tablo içinde Türkiye iki seçenekle karşı karşıya. Trump ya da Harris fark etmiyor. Ya ABD’nin politikalarına destek olunacak ya da karşı durulacak. Anlayacağınız, Türkiye müşkül durumda. Bu durumdan çıkabilir mi, çıkabilir! Aklımızı başımıza toplamak, ne olup bittiğini doğru değerlendirmek zorundayız. Bu koşulların, geleceğin gerektirdiği bütün önlemleri almak gerekir. Yapamazsak, ‘yandı gülüm keten helva’! Umarım birileri bunu fark eder ve gerekli önlemler alınır. Umutsuzum, çünkü bazılarının çok büyük bir oyuna geldiklerini düşünüyorum. Bilerek yapılıyorsa büyük sorun elbette. Bilmeden yapıyorlarsa da gerçekten hepimizin başı dertte!”
“Cumhuriyet kazanımlarımıza dört elle sarılmalıyız”
Söyleşide daha sonra kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Umar, ülkemiz politika sahnesinde ‘dış politika ayağı’nın zayıflığına ve buna çare bulunması bakımından önerileri ile ilgili sorumuza verdiği şu ironik yanıtla, aslında iç politik alanın halini salonda gülüşmeler eşliğinde gözler önüne sermiş oldu:
“Ülkemizde iç politikada dışişleri, dış ilişkiler aslında çok güçlü bir şekilde yer alıyor, dikkate alınıyor. Onu hepimiz ‘Dış Güçler’ diye tanıyoruz. İktidar, neredeyse her gün ondan bahsediyor. Dış’ın içi dizayn etmek için kullanılması çok sıkıntılı, tehlikeli bir durumdur.”
Son dönemde atılmak istenen BRICS adımına ilişkin bir soru üzerine ise, “Dünyadaki önemli gelişmelerden biri bu ve en çok da Amerika’yı rahatsız ediyor. Dünya ekonomisinin dolar eksenli olmaktan çıkması ihtimali bile bu rahatsızlığın başta gelen nedeni. Bizim durumumuz ise farklı. Dış ilişkilerde çok seçeneklilik esastır. Bir seçenek olmazsa diğerine geçersiniz. Ancak hiç seçeneğiniz kalmazsa, oradan oraya savrulursunuz. Dış politikada başarı çok kolay ölçülebilir bir şeydir. Ülkemizin çıkarlarına uygunsa başarılıdır değilse başarısız. BRICS girişimi bu bakımdan yanlış yürütülen bir girişimdir. Aklımızı başımıza toplamalıyız, Cumhuriyet kazanımlarımıza dört elle sarılmalıyız. Tepkilerinizi, adımlarınızı yerinde, zamanında ve dozunda vermeniz, atmanız gerekir. Bunları yapmazsanız, nihayetinde ‘savaş ihtimali’ ile karşı karşıya kalırsınız ki dışişlerinin görevi sorunların savaşsız çözümünü sağlamaktır, elbette bu siyasetçilerin sorumluluğundadır” dedi.
“Hepimiz bu konuda çalışmalıyız”
Toplantının ev sahibi olarak MİTSO Başkanı Reşit Özer ise yaptığı konuşmada Milas’ın hak ettiği noktada olmadığına dikkat çekip “Hepimiz bu konuda çalışmalıyız” dedi ve MİTSO’nun mekan olanaklarının her zaman kullanılabileceğini belirterek katılımcıları bu yıl 16 – 17 Kasım’da yapılacak Milas 10’uncu Zeytin Hasat Şenliği’ne davet etti.
Etkinlik, sunulan armağanlar ve toplu fotoğraf çektirilmesi ile sona erdi.