BAKTIKÇA / A. Kemal KAŞKAR –
’24 Temmuz Basın Bayramı’.
Basından sansürün kaldırılışının 111’inci yılı!
2. Meşrutiyet’in ilanının ardından 24 Temmuz 1908 tarihinde gazeteler sansür denetiminden geçmeden yayınlanmaya başlamış. Bu da tarihe “basında sansürün kaldırılışı” olarak not düşülmüş ve sonra sonra “Basın Bayramı” olarak kutlanır olmuş.
Kendimi bu meslek içinde bulduğum günden beri her 24 Temmuz’da, “Bu 24 Temmuz’da da içimiz buruk” kalıbıyla başlayan konuşmalarında “gerçek bayram özlemleri”ni içeren cümleler kuragelmiştir konuşmacılar. Yetkililerden, siyasilerden gelen mesajlara da bu durum kısmen yansımıştır zaman içinde. Elbette iktidardakilerin mesajlarında ‘gazetecilerin fedakârlıkları ve basının faydaları’ndan bahisle ‘bayram kutlaması ezberi’ sürmektedir.
Gazetecilerin-basının zor koşullarda çalıştığı-bulunduğu, sansürün farklı farklı yollarla, nihayetinde ‘cezaevleri’yle sürdürülüyor oluşuna dikkat çekilip de ‘bayramınız kutlu olsun’ diyenler de var elbette.
Tüm bu nazik mesajlara nezaket sınırları içinde tepki değil bu yazdıklarım, kimse yanlış anlamasın …
Durumumuzu, dolayısıyla sevgili ülkemin hallerini bu yolla ifade etmeye çalışıyorum.
Ve 24 Temmuz’u, son yıllarda giderek yaygınlaşan “Gazetecilerin Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü” olarak adlandırmayı, değerlendirmeyi tercih ediyorum ben de …
Ülkemizin içinde bulunduğu-tutulduğu olumsuz koşullarda sevgili mesleğimin adeta boğazına çökülmüş olması ve elbette ülkemin içine düşürüldüğü çok kötü hallere tepkilerin daha yaygın-etkili şekilde dile getirilmesi için bir tür ‘fırsat’ olarak değerlendirilmeli diyorum 24 Temmuzlar …
Bir gün mutlaka yine ‘bayram olarak kutlanacağı’na olan sarsılmaz inançla ve mücadele kararlılığıyla …
“Bayramı kutlamayacağız!”
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın-İş) “Basın Bayramı”nı kutlamayacaklarını açıkladılar.
Sizlerle o açıklamaları paylaşmak istedim bu hafta …
Hep birlikte kuracağımız gelecekte, mutlu bayram günlerinde buluşabilme dileklerimle …
Türkiye Gazeteciler Sendikası:
‘Basın Bayramı’ demek de o günü kutlamak da zûl!
Sansürün kaldırılışının 111. yıldönümünde sansüre daha fazla maruz kaldığımız bir dönemden geçiyoruz.
Osmanlı’nın son döneminde, gazeteler sansür memurlarının kontrolünden geçtikten sonra yayımlanıyordu. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra bu uygulamaya son verildi. Türkiye basın tarihinde bu olay “sansürün kaldırılması” olarak adlandırıldı ve Basın Bayramı olarak kutlandı.
111 yıl sonra bugün; 134 gazeteci cezaevinde, Türkiye, Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 157. sırada, 10 bini aşkın işsiz gazeteci var, Yüzlerce basın kartı iptal edilmiş durumda, Medyanın yüzde 95’i iktidar kontrolünde, İnternet gazetecileri güvencesiz, Yerel gazeteler resmi ilân kıskacında, Medya çalışanlarının çoğu sendikasız, toplu sözleşmesiz.
Türkiye bugün böyle bir baskı dönemini yaşıyorken ‘basın bayramı’ demek de o günü kutlamak da zûl.
Unutulmamalı ki hükümet/patron sansürü kaldırılınca, gazeteciler üzerindeki baskılar son bulunca, cezaevlerindeki meslektaşlarımız özgür kalınca, medya dördüncü kuvvet olarak işlevini yine yerine getirebilince kazanan tüm Türkiye olacaktır.
Bayram kutlayabildiğimiz günleri getirene kadar 24 Temmuz bizim için sadece tarihte bir gündür.
Gazeteciler haklarına, toplum haberine sahip çıktığında 24 Temmuz bayram olacaktır.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti:
Gazetecilerin düşünceleri ve haberleri nedeniyle hedef gösterilmediği, işten atılmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı bir Türkiye istiyoruz …
24 Temmuz’da gazetecilik mesleği tarihin en güç döneminden geçerken, gazeteciler işsizlik, sansür, oto sansür, davalar ve gözaltılarla baskı altında tutulmaya devam ediyor.
Gazetecilerin görevlerini özgürce yapmalarına müdahale edilerek halkın haber alma hakkı engelleniyor. Bugüne kadar 10 bini bulan işsiz gazeteci sayısına her gün yenileri ekleniyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hiçbir gerekçe açıklanmadan Basın Kartı, Sürekli Basın Kartı verilmeyen meslektaşlarımızın sayısı her gün artıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın açıklamasına göre bu sayı 2018 yılı sonunda bin 954’ü bulmuş durumda.
Basın Kartları Komisyonu’nun oluşturulmasıyla ilgili olarak meslek örgütleriyle hiçbir bilgi paylaşılmıyor.
Basın İş Kanunu’na göre çalıştırılan gazetecilerin dört katı kadar hukuksuz çalıştırılan gazeteci bulunuyor. Basın özgürlüğü endeksinde 157. sıradaki Türkiye, en fazla profesyonel gazetecinin hapiste olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Çalışabilen gazetecilere de iktidarın taleplerine uygun ‘tek tip haber yazmaları, tek tip gazeteci’ olmaları dayatılıyor.
24 Temmuz, Osmanlı İmparatorluğunda İkinci Meşrutiyetle (1908) birlikte basından sansürün ilk kez kaldırılışını simgeliyor. O gün gazeteciler, yayıncılar olağanüstü bir dayanışma göstererek gazetelerine, matbaalarına görevlerini yapmaya gelen sansür memurlarını içeriye almıyorlar. Ertesi gün ilk kez gazeteler sansürsüz yayınlanıyor. Bu nedenle 24 Temmuz, meslek örgütlerince 1971’e kadar basın bayramı olarak kutlanıyor.
Ancak 1971 darbesinden sonra TGC yönetimi gazetecilere ve yayıncılara yönelik sıkıyönetim sansürü ve ağır baskılar karşısında 24 Temmuz’u bayram olmaktan çıkarıyor “Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” olarak kabul ve ilan ediyor.
Şeffaflık ve basın özgürlüğü çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Çok sesli çağdaş bir toplum olabilmenin yolu, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasından geçiyor. İktidar ve muhalefetin basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü geliştirecek, toplumsal barışı ve kardeşliği oluşturacak bir tutum belirlemesine büyük ihtiyaç duyuluyor.
Bu zor koşullarda fedakarca çalışmayı sürdüren meslektaşlarımızla, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde dayanışma içinde olduğumuzu duyuruyoruz. Gazetecilerin düşünceleri ve haberleri nedeniyle hedef gösterilmediği, işten atılmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı bir Türkiye istiyoruz.
DİSK Basın – İş:
Sadece basın ve ifade özgürlüğü değil demokrasi ayaklar altında!
Sansürün kaldırılışının yıldönümü nedeniyle yine birçok açıklama yapılacak. DİSK Basın İş olarak sözümüz kısa ve net: Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ayaklar altındadır!
67 yaşındaki gazeteci Hüseyin Aykol, geçtiğimiz günlerde hapishaneye gönderildi. Üstelik hakkında yaşı kadar açılmış başka davalar var.
Cumhuriyet gazetesinin eski 6 çalışanı, kumpas bir dava nedeniyle, ama esas önemlisi iktidarın da kabul ettiği ağır bir skandal nedeniyle halen hapiste. Meclis, onları ve aynı durumdaki insanları hapishaneden çıkarmak için yapılacak basit bir düzenlemeyi yapmadan tatile çıktı!
Onlarca meslektaşımız halen cezaevlerinde tutuluyor. Arkadaşımız Ertuğrul Mavioğlu, yaptığı bir belgesel nedeniyle 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yüzlerce meslektaşımız hakkında sayısız dava var.
Sansür, oto sansür devam ediyor. İş, iktidar partisinin bir hizbine mikrofon uzatmanın bile işten atılma nedeni sayılmasına kadar vardı.
Koşulsuz ve tam biat isteniyor. Uluslararası yayın organlarında çalışan meslektaşlarımız hedef haline getiriliyor. Sivil iktidar eliyle ‘andıç’lar hazırlanıyor.
Sadece gazeteciler değil, siyasetçiler, akademisyenler, kadınlar, işçiler, aydınlar ağır baskı altında. İktidar baskısını artırmak için yeni cezaevleri inşa ediyor. Sadece basın ve ifade özgürlüğü değil demokrasi ayaklar altında.
Tüm bu baskılara rağmen gazetecilerin onurlu direnişi şimdiden tarihe geçti.
Basın ve ifade özgürlüğü için, demokrasi için mücadelemiz sürecek,
Hep birlikte kazanacağız.