BAKIŞ Haber / A. Kemal KAŞKAR –
‘Küresel İklim Grevi’ne destek için Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) 20 Eylül’de Milas’ta, 23 Eylül’de de Yatağan Turgut’ta iki etkinlik düzenledi.
20 Eylül’de Milas Karacahisar yolunda …
İlk etkinlik için seçilen alan, termik santrallere kömür sağlamak üzere maden sahası ilan edilen ve ağaçların kesilmek üzere işaretlendiği ormanlık alandı.

İkizköy ve Karacahisar muhtarlıklarının, Muğla Büyükşehir ve Milas Belediyelerinin destek verdikleri etkinliğe, aralarında İkizköy, Çamköy, Karacahisar köylerinden yurttaşlar, Genç TEMA Gönüllüleri, Milas, Yatağan, Menteşe, Datça, Bodrum, Gökova ve Marmaris bölgelerinden gençlerin yanı sıra CHP Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, CHP Muğla Milletvekilleri Suat Özcan ve Mürsel Alban, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, CHP Muğla İl Başkanlığı, HDP İl Başkanlığı ve İyi Parti Muğla İl ve Milas İlçe Başkanlığı temsilcileri de katıldı.

MUÇEP Eşsözcüsü Serdar Denktaş’ın açılış konuşmasında MUÇEP olarak sonuna kadar ‘Kömürsüz Muğla’ için mücadele edeceklerini, bunun da iklim krizini durdurmak için Muğla açısından en önemli adım olduğunu söyledi. Daha sonra platformun ‘Kömürsüz Muğla Çalışma Grubu’ndan Zeynep Gündüzyeli ve Deniz Gümüşel, Muğla bölgesindeki kömürlü termik santrallerin ve bunlara kömür sağlayan linyit madeni alanlarının ekolojik ve sosyolojik tahribatları hakkında bilgiler verdiler.
Gümüşel, MUÇEP’in desteği ile 350.org tarafından iki yıllık bir çalışma ile tamamlanan ve daha önce de kamuoyu ile paylaşılan ‘Kömürün Gerçek Bedeli Raporu’na dayanan verilere göre Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin zehirlediği havanın 45 bin erken ölüme yol açtığını söyledi.
Gündüzyeli ise etkinliğin yapıldığı yaklaşık 60 hektar büyüklüğündeki orman alanındaki ağaçların tamamının kesilmek üzere işaretlendiğine dikkat çizerek Muğla bölgesindeki termik santrallerin küresel iklim krizinde de pay sahibi olduğunu belirtti.
Daha sonra söz alan çocuklar köylerinin, bahçelerinin kömür sahası olmasını istemediklerini, köylerinde yaşamak, bahçelerindeki ağaçlara tırmanabilmek, meyvelerini yiyebilmek istediklerini söylediler. Açık Kürsü’de konuşan Milaslı gençler ve Genç TEMA Gönüllüleri ise, küresel iklim krizinin kişisel çabalarla değil, toplumsal mücadeleyle engellenebileceğini, krize asıl yol açanların şirketler ve devletlerin yanlış politikaları olduğunu belirttiler. Köylerden çok sayıda kadın da söz alarak atalarının mirası olan ve istimlak edilmek istenen topraklarını terk etmek istemediklerini, çocuklarını kendi yetiştirdikleri ürünlerle büyütmek ve doğdukları bu topraklarda ölmek istediklerini söylediler.
Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ile Muğla Milletvekilleri Suat Özcan ve Mürsel Alban ise, köylülerin topraklarını maden şirketlerine satmamaları gerektiğini, bölge halkının haklı mücadelesinde yanlarında yer alacaklarını söylediler.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Milas ve Yatağan halkının ve sivil toplum örgütlerinin verdikleri Kömürsüz Muğla mücadelesinde yanlarında olduklarını ve bu mücadeleye hem milletvekilleri hem de belediyeler olarak destek vereceklerini söylerken. HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki de Türkiye’nin her yanında verilen ekoloji ve yaşam hakkı mücadelelerini parti politikası olarak desteklediklerini, Milas bölgesi halkının da bu onurlu ve haklı mücadelesinde sonuna kadar yanında olduklarını söyledi.
Yerel sanatçıların ve Milaslı lise öğrencilerinin doğa sevgisi temalı dinletileri ile süren etkinlik, çevre temizliği ile tamamlandı.

23 Eylül’de Yatağan Turgut’ta …
MUÇEP’in ikinci etkinliği ise 23 Eylül’de Yatağan’a bağlı Turgut Köyü’nün yakınında faaliyetine devam eden açık kömür madeni işletmesinin sınırındaki zeytinlik alanda yapıldı. Turgut ve Karacahisar köylerinden, Gökova, Bodrum, Datça, Milas ve Menteşe’den yurttaşların yanı sıra CHP Muğla Milletvekilleri Süleyman Girgin ve Burak Erbay’ın, Menteşe Kent Konseyi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi temsilcilerinin de bulundukları etkinlik alanında jandarma ve maden şirketi görevlileri tarafından önlem alındığı da gözlendi.
Etkinliğin açılışında konuşan MUÇEP Eşsözcüsü Serdar Denktaş, ikinci etkinlik için belirledikleri alanı da ulaşım zorluğu olmasına rağmen özellikle seçtiklerini, arka planda ‘iklim suç mahalli’ olarak nitelendirdikleri doğa ve iklim katili kömür çukurunun dibinden yetkililere seslenerek buradaki doğa katliamının boyutlarına dikkat çekmek istediklerini söyledi. Şirketin bir gün önce maden faaliyetlerinin neden olduğu utanç verici ve rahatsız edici görüntüsünü örtmek için etkinliğin yapılacağı alanla ocak arasındaki sınıra branda gererek perdeleme girişiminde bulunduklarını, kendilerinin de bu girişim karşısında madenin o çirkin görüntülerini büyük boyutlu afişler haline getirerek etkinlik alanında sergilemeye karar verdiklerini söyledi.

‘Ölüm Çukuru’nun önünde …
Açılış konuşmasından hemen sonra katılımcılar, basın açıklamasını maden sahasını arkalarına alarak okumak üzere görüntüyü engelleme niyetiyle konulan brandanın bittiği noktaya gittiler. Bu noktada şirket temsilcilerinin maden faaliyet alanının özel mülk olduğu gerekçesi ile görüntü ve video çekiminin yasak olduğunu söyleyerek engelleme girişimine karşın milletvekilleri ve platform temsilcileri basın açıklamasını yapacakları noktanın şirketin faaliyet alanı içinde olmadığını, bulundukları yolun kamusal alan olduğunu ve görüntü almalarının hiçbir şekilde engellenemeyeceğini söylediler. Bu arada maden alanının sınırı boyunca konulmuş tabelalarda yer alan “Arkeolojik kazı alanı, izinsiz girilmez” uyarıları dikkat çekici idi, zira arkeolojik kazı alanı olduğu belirtilen alanda devasa bir çukur ve içinde çalışan çok sayıda büyük boyutlu iş makinesi vardı. Kısa süren tartışmanın ardından Muğla Çevre Platformu’nun hazırladığı basın açıklaması okundu.
İstem Akkoyunlu tarafından okunan açıklamanın son bölümünde MUÇEP’in şu talepleri yer alıyordu:
“Turgut’tan, bu ölüm çukurunun dibinden bir kez daha sesleniyoruz. Yetkilileri, hem bölge halkımızı yaşadığı ekolojik ve sosyal felaketlerden kurtarmak, hem de küresel boyuttaki iklim krizinin çözümü için sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Bu ölüm çukurlarının daha fazla büyümesine izin vermeyin, şu ana kadar açılmış olanları rehabilite edin. Atalarımızdan miras kalan yurdumuzda, doğamızla denge içinde, sağlıklı olarak yaşamak istiyoruz.
Çağdışı teknolojilerle işlettiğiniz ve iklim krizinin baş sorumlusu olan kömürlü termik santrallerden derhal vaz geçin. Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerini ve onlara kömür sağlayan maden ocaklarını kapatın. Küresel iklim krizine daha fazla katkıda bulunmayın, enerji verimliliğini ve doğa dostu enerji üretimini temel alan politikalar geliştirin ve uygulayın.
Turgut’tan ve komşularımızın köylerinden, topraklarından elinizi çekin. Zeytinliklerimizi, köylerimizi, ormanlarımızı rahat bırakın.
Muğlamızı kömür ve termik santral belasından kurtarana kadar, “Kömürsüz Muğla” hedefimize ulaşana kadar mücadele edeceğiz.”
Basın açıklamasından sonra etkinlik alanına dönülerek sürdürülen etkinlik programında söz alan Turgut köylüleri köylerinden etkinliğe katılımı engellemek için köy halkına baskı yapıldığını söylediler. Ekinliğin yapıldığı zeytinliğin sahibi Tayyibe Demirel de bu mücadelenin ancak birlik ve beraberlik içinde başarılabileceğini söyledi ve MUÇEP’e desteklerinden dolayı teşekkür etti.
CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, uzun yıllar maden işçileri sendikası yöneticiliği yaptığını, buna rağmen doğayı, yaşam alanlarını tahrip ederek, halkın onay vermediği bir madencilik faaliyetinin asla kabul edilemeyeceğini söylerken, CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay da siyaset yaşamına başladığından beri Muğla’nın her yerinde verilen doğa koruma mücadelelerine destek verdiğini belirtip Yatağan ve Milas köylülerinin haklı mücadelesinin de yanında olduğunu sözlerine ekledi. Ve etkinlik, Praksis konseri ve Milaslı gençlerin dinletileri ile sona erdi.
Son dakika!
Yatağan Hacıbayramlar mahallesi mevkiinde Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan yeraltı kömür işletme projesi için Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli değildir” kararının iptali istemi ile MUÇEP Hukuk Komisyonu üyesi Av. Bora Sarıca tarafından açılan davada mahkemeye sunulan 68 sayfalık bilirkişi raporunda ‘ÇED’siz olmaz’ dendiği öğrenildi. Bu rapordan sonra mahkemenin projeyi durdurmasının beklendiği belirtiliyor.