• Künye
  • Gizlilik Sözleşmesi
  • Reklam
Pazar, Mart 26, 2023
  • Giriş Yap
Milas Haber
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
Milas Haber
No Result
View All Result
Ana Sayfa Köşe Yazıları A. Kemal KAŞKAR

‘Sınır Tanımayan Bakan’!

Milas Bakış Gazetesi Yazar: Milas Bakış Gazetesi
18 Aralık 2020
in A. Kemal KAŞKAR, Köşe Yazıları
0
0
SHARES
0
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

BAKTIKÇA / A. Kemal KAŞKAR –

‘Sınır Tanımayan’, bir ‘ön ek’ olarak en bilinen örnekleriyle ‘Gazeteciler’ ya da ‘Doktorlar’ için kullanıldığında ‘olumlu’ bir ‘iş görme’yi çağrıştırır. En bilindik deyişle ‘büyük bir fedakârlık’tır. Bu anlamda ‘sınır tanımamak’, örneğin bir gazetecinin ya da bir doktorun kendisini -ülkesinin sınırlarıyla sınırlamayıp- tüm dünyaya, bütün insanlara hizmete adaması demektir ki bu çok güzel ve ayakta alkışlanası bir şeydir. Ama benim yazıma başlık yaptığım ‘Bakan’ın durumu çok farklıdır.

…

TÜRK-İŞ tarafından ‘Kasım 2020 Açlık ve Yoksulluk Sınırları’na ilişkin açıklanan rakamları duymayan var mı? Ola ki vardır deyip şuracığa da not etmek istedim.

TÜRK-İŞ’in aylık periyodik araştırmasının 2020 yılı Kasım ayı verilerine göre ülkemizde ‘açlık sınırı’ olarak adlandırılan ve dört kişilik bir ailenin sadece gıda için yapması gereken aylık harcama 2 bin 516 Lira 67 Kuruş olarak belirlenmiş. Aynı araştırmada geçen ay, yine dört kişilik bir ailenin gıda, giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık gibi ihtiyaçlar için yapması zorunlu harcamaların alt sınırı olan ‘yoksulluk sınırı’ ise 8 bin 197 Lira 62 Kuruş olarak saptanmış!

Sevgili ülkemde kaç paralarla geçinmeye çalışıyoruz! Bu paraların çizdiği sınırlar, dolayısıyla toplumumuzun çok büyük bir bölümünün bırakın yoksulluğu açlık sınırları içinde yaşatıldıkları çok açık ve çok acı bir gerçek! (Kimilerinin ‘tokluk eşiği’ni ‘kuru ekmek düzeyi’ne düşürme seviyesizliklerine rağmen durum ne yazık ki bu!)

Bunun böyle olduğu kabak gibi ortadayken, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, bakanlığının 2021 bütçesiyle ilgili olarak geçenlerde TBMM’nde yaptığı konuşmada “Yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk artık Türkiye için sorun olmaktan çıktı” diyebilmiş …

Bunu ‘diyebilmek’, sevgili ülkemde ‘açlık’ ve ‘yoksulluk’ sınırlarını görmezden, duymazdan, bilmezden gelmekle mümkündür. Peki ama bu mümkün müdür? Hele de ‘bir bakan’ın bunu görememiş olması, yani bir bakıma ‘haddini bilememesi’, olacak, kabul edilebilecek şey midir!?

Bakan Selçuk, TÜRK-İŞ tarafından açıklanan ‘Kasım 2020 açlık-yoksulluk sınırı’ araştırma sonuçlarına bakmamış mıdır? Yoksa O da bu rakamları/sınırları (Ekim ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, -sonradan, “ben onu kastetmedim” eksenli bir açıklama yapıp çarkettirilse de- Malatya Minibüsçüler ve Umumi Servisçiler Odası Başkanı yurttaşın “Eve ekmek götüremiyoruz!” seslenişine verdiği ‘keyif çayı’ ile demlenmiş karşılıktaki gibi) ‘abartılı’ mı bulmuştur?

Her ne olursa olsun bu durum açık bir ‘sınır tanımaz’ vurdumduymazlığa delildir ve koronavirüs salgını koşullarında ülkemizde artan işsizlik, yoksulluk ve açlık gerçeği karşısında söylenebilecek en kem sözdür!

Toplumun, başta emeği ile geçinen sınıfları olmak üzere tüm kesimlerinin ‘borç batağı’nda debelendiği böylesi bir tablo karşısında Bakan Selçuk, bu skandal sözleri nedeniyle, AK Parti’nin 18 yıllık iktidar pratiğinde örnek olabilecek bir davranış sergileyip istifa* etmeli ve bu istifa, 2021 yılı için ‘asgari ücret’in belirlenmesinden önce, yani bir an önce olmalıdır. Çünkü Bakan Selçuk, ‘asgari’ mefhumunu yitirmiş görünmektedir.

(* Bilhassa ‘istifa’ yazdım, çünkü yakın zaman önce bir örneği yaşanan ‘affını dilemek’ ilişkisinin ‘demokratik’ olmadığını düşünenlerdenim ve dolayısıyla tarihe ‘örnek demokratik bir tavır’ olarak not düşülmediğine dikkat çekmek istedim.)




‘Yeni Yıl’a doğru …

2020’nin sonuna yaklaşıyoruz. Yıl içinde ‘başımıza gelenler’in faturasını ‘o yıl’a kesme geleneği kapsamında ‘bitse de kurtulsak’ duygu ve düşünceleriyle, hakkında çok kötü konuştuğumuz bir yıl oldu 2020. Olup bitenlerden zerrece kabahati-sorumluluğu olmadığını biliyoruz ama ‘gelenek’ işte, kendimizi alamıyoruz, kolayımıza da geliyor elbette …Çünkü ‘yıl’a muhalefet etmek, bağırıp çağırmak, protesto etmek, atıp tutmak hatta hakaret etmek ‘sıfır risk’li! ‘Hava’nın yaptığı muhalefet bile gerçekten ‘muhalefetmiş gibi’ kalır bunun yanında. Üstelik bir tür ‘muhalif havası’ da verir insana … Bunu yazdım çünkü geçen Cuma, Meteoroloji’nin yurt genelinde ‘günlerce sürecek etkili yağış’ uyarısı yapmasının ardından ‘resmî yağmur duası’ ile hava şartlarına müdahale edilmesine hava bile nemelâzımcılık edip muhalefet edemedi … Malûm, işin içine din-diyanet girince risk seviyesinin çok yükseldiğini yazar ‘Tarih’ … Tabii ki tam da buraya, aynı nedenle, vatandaşların, başkaca sorunsallarımıza da dua ile çözüm beklentilerini hiç ekleyesim yok!… Ama şunu yazmadan geçemeyeceğim: ‘Geçen yıllar’a karşı muhalifçilik oyunu oynayacağımıza, geçen yıllar içinde iktidarlara karşı az çok muhalefet etse idik, şimdiki halimizden çok daha iyi durumda olacağımızdan emin olabilirsiniz …

…

Yıl bitiyor diye içimde olağanüstü bir ‘telaş, ‘yeni yıl’ geliyor diye de ‘özel bir coşku hissi’ yok açıkçası … Elbette coşku hisselerimi elden çıkarmış değilim! O kıssadan hisseler ki, % 10’u bile bize ne renkler katar, bilirsiniz … Neyse … Yıl boyunca yazıp durduklarımdan, aldığım-tuttuğum notlardan, günlüklerden, mektuplardan yapmak istediğim derleyip toplama çalışmalarımı -şimdilik telaşsız- sürdürüyorum. Geriye bir tek, günlük yaşama ilişkin işler ve elbette yakınlarla, eşle dostla ilişkiler kalıyor. Gündelik işler hakkında, uzunca süredir eşim Ayşegül’le tavrımızın özeti şu: O olmadı bu olmadı, şunu yapamadık bunu edemedik diye dertlenmeyi bırakalım. Gün boyunca yapabileceklerimizi yapalım akşam olunca da yatalım!

İlişkiler konusu ise, malûm koronavirüs salgını nedeniyle ‘uzaktan uzağa’ hale geldi. Biz eşimle birlikte, olması gerektiği kadar ‘gönüllü karantinacı’ olduk bu dönemde. Anlayacağınız, Mart ayından bu yana günler böyle böyle geçip gitti ve koca bir yıl daha bitiyor yine …

Konunun bir başka boyutu ise şudur: Benim için, ‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden 7 yaş küçük olan Sevgili Abim Kenan Kaşkar’ın 10 Aralık’taki, Sevgili Annem Özgen Kaşkar’ın da Türkan Saylan’ınki (1935/İstanbul) ile aynı gün olmasından çok büyük gurur ve mutluluk yaşadığı 13 Aralık’taki (1935/İzmir) yaş günleri kutlandıysa yıl bitmiş demektir.

Annem, yıllar önce Prof. Saylan’la (18 Mayıs 2009 tarihinde aramızdan ayrılan bu çok değerli ve örnek insanı saygıyla, sevgiyle ve minnetle anıyorum), İzmir’de katıldığı bir söyleşi sonrasında bu gurur ve mutluluğunu paylaşmıştır. Hem de, abim ve benimle çekilmiş bir fotoğrafı ile Saylan’ın oğulları ile fotoğrafı arasındaki hoş benzerliğin de altını çizerek … Ve yıllarca bu konudan bir yazımda bahsetmemi istemiştir hep … Nihayet O’nun bu isteğini de bu yıl bitmeden yerine getirmiş oluyorum … Dünyada, ülkemizde neler olup bittiğinin takibini bir süredir kaybettiği, yaş gününü bile bilemeden yaşadığı şu günlerde Anneme verdiğim sözü yerine getirmiş olmak beni az da olsa rahatlattı mı? … Bilemiyorum …

Bu vesileyle Sevgili Abim ve Annemin yaş günlerini bir de buradan kutluyorum …

…

2020’de birçok olmadık şey yaşadık! ‘Olmadık şeyler’i sıralamama gerek yok. Bu bölümü herkes kendince en olmadıklarından başlayıp doldursun. Bunu da yaptıktan sonra geriye: Bu yılın son günü ile yeni yılın ilk günü arasına sıkıştırıp koronavirüs önlemleri kapsamında evlerimize sığıştırmak zorunda kalacağımız yeniden umutlanışlarımızı yaşamaktan başka ne kalıyor ki?

‘Umutlanmak’ hep en kocaman ihtiyacımız yine! Eski yılın son gecesi olmasına rağmen ona ‘yılsonu gecesi’ değil de ‘yılbaşı gecesi’ deme ısrarımızdan belli değil mi bu ihtiyacın ne denli koskocaman olduğu …

Ne yazsak ne desek de yine ve yine tüm olumsuzlukların faturalarını geçen yıla kesip yeni yılla birlikte açtığımız ‘yeni-bembeyaz sayfa’nın hafifletici, uçuran etkisiyle koronavirüs salgınından sağ kurtulabilmeye çalışacağız yine … Bir türlü yeterince alınmayan önlemler yüzünden ölmenin açık bir ‘hak ihlali’ olduğunu yaygın olarak fark edebilecek miyiz yeni yılda? Eğer böyle bir şey olabilirse, işte o zaman bu ‘yeni bir şey’ olur, yoksa ‘eski’yle yaşamaya devam edeceğiz demektir … Yeni yılda, ‘peyderpey’ olacağımız belirtilen aşı-aşılanma umuduyla (malûm, önce ‘grip aşısı’ için ‘peyderpey sırası’na girdiydik ya, bu durum ‘korona aşısı’ için de geçerli artık) 2021’de başımıza neler nelerin gelebileceği üzerine şimdilik konuşmasak-yazmasak daha mı iyi olur dersiniz!

En azından şunu yazmama izin veriniz: İktidardakilerin tercihleriyle aramızda artan anlaşmazlıklara bakılırsa yeni yılda işimizin daha da zorlaşacağı kesin gibi …

Her ne kadar, iktidar temsilcilerince ‘abartılı’ olduğu belirtilse-düşünülse de ülkemizde ‘açlık/yoksulluk sorunu’nun giderek büyüyüp yaygınlaşması, ne üzücü ki tartışmasız bir gerçektir. Dolayısıyla 2021’in ‘yeni’ sıfatıyla anılmasının önceki yıllar için olduğu gibi yine çok da heyecan verici olmayacağını düşünüyorum … Bir tek ‘erken seçim ihtimali’ var ki o da sevgili ülkemizin içinde bulunduğu çok büyük sancıları ne denli dindirir bilemem …

2021 için: ‘Eski hamam eski tas’ deyişi, umut kırıcı da olsa iyi bir ‘özet’ gibi görünüyor şu an baktığım yerden … ‘Yeni Yıl’a doğru, şimdilik bunları yazasım geldi … 2020 bitene dek daha neler yazabilirim, yazabilir miyim kim bilir … Daha yazacak ne çok şey var değil mi! Elbette öyle olacak, yoksa ‘yeni yıl’da ‘yeni yazılar yazmak’ nasıl mümkün olabilir ki … Sözün özü: Yeni yıl, benim için ‘yeni yeni yazılar’ demek … Bu durumdan, siz sevgili okur-yazarlarım da şikayetçi değilseniz daha ne isterim ki …

Önceki Haber

Eğitim-İstanbul-Deprem

Sonraki Haber

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin: “Danıştay’da dava süreci devam ederken nedir bu acele?”

Milas Bakış Gazetesi

Milas Bakış Gazetesi

Sonraki Haber

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin: “Danıştay'da dava süreci devam ederken nedir bu acele?”

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Popüler
  • Yorumlananlar
  • Son Eklenen

Milas Kaymakamlığı görevine Mustafa Ünver Böke getirildi

4 Şubat 2021

Jandarma’dan rüşvet operasyonu

15 Ekim 2020

Sitare-Osman Menteşe Çiftliği ile Kairos Zeytinevi’ne alkışlar!

14 Şubat 2020

Atatürk’ü anlamak!

15 Kasım 2019

Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …

2

Kiminizi kaybettiyseniz aynı … Ne ki ‘kör etsin’ gözlerinizi o ölüm …

2

Daha yaşanacak günler varken …

2

Yangınları nasıl yazsam?

2

“Kara Rapor 2022: Türkiye’nin tüm illeri kirli hava soluyor!”

24 Mart 2023

Milas Belediyesi’nin iftar yemekleri …

23 Mart 2023

Esentepe’de mutlu sona az kaldı …

23 Mart 2023

Süleyman Demirtaş: “Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimini yaşayacağız!”

23 Mart 2023
Facebook Instagram RSS

1 Haziran 2018 Cuma günü yayın hayatına başlayan gazetemiz BAKIŞ; tarafsız, ilkeli, çağdaş ve dürüst yayıncılığı ilke edinmiştir. Aynı düşüncelerle 2019 Nisan ayında, dijital gazeteciliğe de adım atmıştır.

Yayın politikamız Atatürk ilkelerinden asla kopmadan, tarafsız ve ilkeli olarak yayın hayatını devam ettirmektir.

Takip Et

Kategoriler

  • A. Kemal KAŞKAR
  • Begüm AYDINALP
  • Bir Satır
  • Bohça
  • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
  • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
  • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
  • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
  • Genel
  • Gündem
  • Gündem|Son Dakika
  • Hüseyin AÇAR
  • İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
  • Köşe Yazıları
  • Kültür & Sanat
  • Melih KAŞKAR
  • Spor
  • Yılmaz Kaya AYLANÇ

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

Hoşgeldin!

Hesabına giriş yapabilirsin.

Şifrenizi mi unuttunuz?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Giriş Yap

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Giriş Yap