GÖRDÜKÇE / Eczacı Bengi MERGEN (E.)
Türk toplumunda kadının ayrı bir kutsiyeti ve ulviyeti vardır. Orta Asya’dan göç edenlerde de, daha sonraki Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Anaerkil bir yönetim anlayışı ve ANA’ya, BACI’ya saygı, itaat ve yüceltme vardır. Ne yazık ki Osmanlı’nın son zamanlarında başlayan, bilhassa kırsalda erkek çocuklarına davranış şekli, mirasta paylaşım adaletsizlikleri ile “şımarma” olmuş, “O erkektir yapar, haklıdır, karışmayalım” söylemi erkek çocuğun kişiliğinin oluşmasını şekillendirmiştir.
Erkek çocukları arasında en büyük kavga, niza ve hatta cinayetler, karşısındakinin anasına, karısına, bacısına küfredilmesiyle meydana gelmiştir. Yani “KADIN” mukaddestir. Uğruna kan dökülmeye değer bir varlıktır.
2020 yılının içinde Türkiye Cumhuriyeti devletinde 458 kadın cinayeti işlenmiş erkekler tarafından… Genelde boşanma sırasında gerçekleşiyor, “Kadın istemiyor, nasıl istemez? Ben erkeğim, güçlüyüm, beni istemeyeni öldürürüm…” İşte benim buna aklım ermiyor… Kadın haklı gerekçeye dayansın dayanmasın, istemezse erkeği, o yuva bitmiştir zaten… Öldürerek istemesini sağlayabilir misin?
Bir başka sebep de, ateşli silah temini çok kolay gerçekleşiyor ülkemizde… Elinizdeki akıllı telefonunuzdan sipariş verip kredi kartınızla da ödediniz mi iş tamam. Sanki sucuk, sanki ayakkabı alır gibi… Böyle olmamalı bu… Bu kadar kolay olmamalı…
İnternet dünyasında 9-10 yaşlarındaki çocuklarımızın oynadıkları oyunlara bakın… Oyuncak gibi insan öldürüyorlar. Bebeler şiddeti olağan ve oyun olarak kabulleniyor…
Yıllar içinde toplumumuzda eğitime bağlı eksikliklerden dolayı –ekonomik sebepler de olabilir– annesine şiddet uygulayan babasını örnek alarak büyüyen çocuk, büyüyüp evlenip yuva kurduğunda idolü olan, örnek insan olarak kabul ettiği babası gibi kendi eşine de şiddet uygulamayı “GÖREV” olarak görüyor. Gücünü kullanacağı varlık EŞ-BACI-ANA, hülasa kadın olamaz, olmamalı… Kadın zayıftır, naiftir, zariftir… Ama ACİZ değildir. Çünkü seninle hukuki olarak da, dini olarak da eşittir… Hele günümüzde…
Gene gazete bile okumayı unutmuş toplumumuzda, eğitim ve öğretimcilerime çok iş düşüyor. İlk ve orta öğretim müfredatları elden geçirilmeli, ulusal ve evrensel insan hakları ilkeleri çocuklarımıza özümsetilmeli, şiddetin çözümcül olmayan, kınanası bir eylem olduğu kabul ettirilmelidir.
Hepinize daha sağlıklı, adil, eşit, mutlu ve illaki sevdikleriniz ile nice yıllar geçirmenizi dilerim. 2021 yılı, umarım 2020 yılını aratmaz… Sevgiyle, sağlıcakla kalın, hoşça kalın…