bir satır / meraklısına kitap tanıtımları …
İki Devrin Hikâyesi / Akilah Azra Kohen / Roman / Everest Yayınları / 2019 / 593 sayfa
Ayşegül Şenay KAŞKAR
Azra Kohen 1979 yılında İzmir’de dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin radyo – televizyon ve sinema bölümünden mezun olduktan sonra eğitim hayatına Kanada’da Ottawa Üniversitesi’nde ekonomi okuyarak devam etti, daha sonra Liverpool Üniversitesi’nde uygulamalı psikoloji alanında yüksek lisansını tamamladı. Eğitime bakış açısını bir röportajında, “Bu dünyaya öğrenmek için geldik” sözleriyle ifade eder. İngilizce ve İtalyanca bilmektedir.
Yazdığı üçleme hikâye dizisi “Fi”, “Çi” ve “Pi” kısa sürede ilgi gördükten sonra “Fi” ismi ile bir internet dizisi hâlinde uyarlandı. Aralık 2017’de, Radyo Trafik Marmara’da katıldığı Yazarın Dilinden isimli radyo programında Gör Beni ve Dinle Beni isimli iki yeni kitabı kaleme almaya başladığını açıkladı. Ayrıca aynı ay içerisinde Fi dizisinin yapım sürecinde başından geçenleri anlatan bir kitabı kaleme alacağını duyurdu.
2001 yılında Sami Kohen’in oğlu Sadok Kohen ile evlenir. Çiftin, 2009 yılında bir erkek çocukları olur.
Kitapları
Fi (2013), Çi (2014), Pi (2015), Aeden & Bir Dünya Hikayesi (2016), Gör Beni (2019)
Azra Kohen’in üçleme kitabının anlamı merak edilmektedir. Kohen, serinin ne anlama geldiği sorusuna, “Esas anlamları başka olabilir ama benim için ilk romanın adı olan ‘Fi’ kelimesi, ateş, ihtiras, güzellik anlamına geliyor. İkinci roman ‘Çi’, suyun buz hali, yaşam enerjisi… Son yayınlanan ‘Pi’nin anlamıysa topraktan başını uzatan filiz, yani hayat… Bu kitapları ‘çatlama cesareti gösteren bütün tohumlara’ ithaf ettim” cevabını verir.
İlk kitabı olan Fi, Akilah mahlası ile yayımlandıktan sonra, diğer kitapları da Akilah Azra Kohen adıyla yayımlandı.
‘Akilah’; Arapça kökenli bir kız ismi, anlamı ise bilge kudretli, zeki olan demek…
Azra Kohen romanın arka kapağında:
“Gör Beni. / Bedenimin içindeki canı gör, / sadece etimi değil. / Gözlerimin içindeki hayatı gör, / sadece bakışımı değil. / Hissettiklerimi gör, / sadece tepkilerimi değil. / Beni gör.
Derinliğimde boğulmadan, / Sorularımda kaybolmadan, / Korkularında yok olmadan, / Gör Beni.
Bir fısıltıya koydum kendimi. / Kalbine soruyorum yerimi: / Başarabilir misin beni görmeyi? / Cesaretin yeter mi? / Topla cesaretini ve Gör Beni” deyip “Birileri bizden fırtına bekliyor, / onlara gökkuşağı vermeye hazır mısınız?” diye soruyor okura…
Gör Beni romanında 1930’lu yılların Türkiye’si yer alıyor. Kardeş olan Ülkü, Ayşe, İlmiye ve Ali karakterleri öne çıkıyor. Kohen diyor ki “Selim’in ikileminde gezineceğiz bu romanda.”
Kitapta, Cumhuriyet zamanında savaşan, yaşayan kadınların ne denli güçlü oldukları, olmaları gerektiği anlatılıyor. Savaş esnasında vatanlarını nasıl koruduklarından, kaybettiklerinin ardından birbirlerine nasıl kenetlenip sahip çıktıklarından bahsediliyor. Kitap Cumhuriyet’e inanan kadının gücünü ele alıyor.
Bu kitapta; ailesindeki tüm erkeklerini Kurtuluş Savaşı’nda kaybetmiş, vatan topraklarını, kardeşlerini, annesini, anneannesini koruyabilmek için bedenini siper etmiş köylü bir kız olan Ülkü’den ve en iyi mekteplerde tahsil görmüş Yüzellilikler ile birlikte sınırdışı edilen Osmanlı’nın son sadrazamının oğlu Selim’den söz ediliyor. Aralarında eğitim farkı, görgü farkı, kültür farkı ve hatta para farkı var.
Kitap Cumhuriyet’in hemen sonrasındaki yıllardan başlar. Osmanlı İmparatorluğu yoktur, Türkiye Cumhuriyeti vardır artık. Bu durumu Selim; vatanın delirdiği, cahillerin eline geçtiği, geleceğin kayıp gittiği şeklinde yorumluyor. Hele kadınlar! Osmanlı’nın kadınları açılıp saçılmıştır. O, bir Osmanlı torunudur ve bu durumu kabul edemez. Selim gibi düşünenler ve Cumhuriyeti kabul edenler arasında kıyasıya bir mücadele vardır.
Diğer tarafta iki kardeş olan İlmiye ve Ali vardır. Kurulan ilk Cumhuriyet sınıflarında derslere başlarlar. Öğretmenleri Profesör Fred, Çanakkale Savaşı’nda ölen oğlunun anısı için İstanbul’a gelmiştir. Fred; dinler tarihinin en eski zamanlarına gidip kutsal kitap inen ilk din olan Yahudilikten başlar derslere. Bu öğretiyi zaman zaman Hıristiyanlığa ve Müslümanlığa değinerek anlatır. Fred’in anlattığı dersler boyunca laf lafı açar, bilgi bilgiyi açar. Bu bilgiler okuyanı şaşırtır. Kitapta yer yer görsel kanıtlara ve uzun açıklamalara da yer verilmiştir.
Sınıfın en küçüğü Ali’dir ancak o kadar akıllıdır ki neredeyse herkesin ağzını açık bırakacak soruları ile ünlüdür. İlmiye’nin de ondan aşağı kalır yanı yoktur. Hem soruları, hem sahip olduğu bilgileri ile profesörle birlikte sınıfın tamamını etkiler. İlmiye’nin sınıfta en başından beri zıtlaştığı çocuk Orhan’dır. İlk dakikadan itibaren birbirlerini fark ederler, fikir ayrılıkları vardır. Aliler Aydın’ın Efeler köyünden gelmiştir, Orhan ise İstanbulludur. Orhan’ın annesi şaşalı günlerinde Selimlerin konağından bugün yaşamaya devam ettikleri apartmana kadar hep yemeklerini yapan kişidir. Orhan, Selim’in Cumhuriyet karşıtı düşüncelerinden etkilenmektedir, çünkü ‘o’ hep değer verdiği ve çok sevdiği ‘Selim Abisi’dir. Aslında Orhan sadece İlmiye’ye karşı değil Fred’e karşı da oldukça terstir. Özellikle Müslümanlık dışında diğer dinlerden bahsedilmesi yüzünden sürekli gerginlik yaratır. Sınıfta Fred haricinde, hep arka sıralarda sessiz sakin oturan “derviş” zaman zaman ortamı sakinleştirir.
…
Bir gün Selim at üstünde adeta hayatla yarışan bir kızla karşılaşır ve ondan etkilenir. Bir süre sonra o kızın komşuları olduğunu öğrenir. Selim Ülkü’den çok etkilense de onun basit bir köylü, fakir bir kız olduğu düşüncesiyle gelgitler yaşar uzunca bir süre. Ülkü’ye göre de zenginlik içinde çabadan tamamen uzaklaşmış, anlamsız hayatına eğlence arayan züppeden öte değildir süslü ve yakışıklı Selim …
Ülkü kaçabildiği kadar kaçmak ister, çünkü ona göre Selim, evli bir kadınla ilişkiye girebilecek kadar ahlaksız, Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını anlamayacak kadar vizyonsuz, bir padişaha kul olabilecek kadar kimliksizdir. Herkesin davetli olduğu Cumhuriyet Balosu’nda tekrar karşılaşırlar ve birbirlerine duydukları aşkı daha fazla gizleyemezler.
Kitabın diğer bir kahramanı ise Ülkü’yü deli gibi isteyen İngiliz ajanı Robert’dir. Robert; bugüne kadar birçok ülkede yaptığı şeyi şimdi de Atatürk’e ve Cumhuriyete karşı yapmaya çalışmakta, karşı devrimi örgütlemek için “Hizmet Hareketi” ile gizli toplantılar yapmaktadır…
Kitapta; Sümerler, Enoch’un (Peygamber Hanoc) Kitabı (*), Afganistan Tarihi, Hindistan Tarihi, Vahabizm (**) gibi pek çok bilgi yer alıyor.
(*) 1500 yıldır kayıp olan kutsal bir kitap, 1773 yılında Habeşistan’da bir manastırda bulunmuş. Enok’un Kitabı tarih öncesi uzaylı ziyaretçiler, batık kıtalar gibi birçok varsayıma yol açmıştır.
(**) İbn Suud’un Arap yarımadasında Osmanlılara karşı başlattığı direnişin sembolü.