GÖRDÜKÇE… / Eczacı Bengi MERGEN (E.)
Hasta olunca ilk aklımıza gelen, doktora gitmektir. Veya öyle olmalıdır… İnsanoğlunun bedeninin çalışma ahenginin bir sebeple bozulması sonucu hissettiğimiz sıkıntıya “hastalık” diyoruz… Birçok ileri ve modern diyebildiğimiz batı ülkelerinden çok daha sosyal devlet kavramına ve vasfına sahip bir SAĞLIK SİSTEMİ var bizim ülkemizde…
Aile Hekimliği sistemi bir şahsın tüm sağlıksal geçmişini kayıt altına alan, tüm fiziksel ve anatomik özelliklerini de kayda geçiren, hastalandığında ilk başvuru hekimi ve sağlığımın sorumlusu olan hekimi tahsis eden, atayan bir sistem… Seçimi de size ait üstelik… Aile hekiminiz sizi kovalayamıyor, ama siz başka bir hekim seçebiliyorsunuz… Bu oldukça modern ve demokratik bir olay…
Ama biz her sistemi kendimize göre değiştirmekte mahir (usta) bir topluluk olarak Aile Hekimlerimizi “reçete yazma memuru” haline getirdik… Zannediyoruz ki benim istediğim, listelediğim ilaçları yazmak, reçete haline getirmek zorunda Aile Hekimimiz… Oysa hepsi birbirinden değerli eğitimli, deneyimli birer HEKİM (DOKTOR) onlar… Aile Hekimlerinin hastalarının yüzde kaçı muayene amaçlı geliyor bilmiyorum ama yüzde 10’dan fazla olduğunu sanmıyorum. Önüne listeyi koy, yazmam derse pata küte giriş… Şiddet uygula… Türkiye’de en uzun eğitimi almış, senin hayatından sorumlu olan, üstelik tamamen yazdığı reçetedeki ilaçların hepsinden sorumlu olan saygıdeğer hekimine şiddet uygulama küstahlığında bulun… Hepsinden evvel bilime, eğitime saygının kaybolma sürecinde olduğumuzun göstergesi değil mi bu?
Sizin koyduğunuz listede aynı anda kullanılması doğru olmayan, ters etkiler sonucu sizde kötü bir olay oluşursa siz kurtarabilecek misiniz doktorunuzu?..
Siz siz olun hekiminizi, raporlu veya raporsuz sadece ‘ilaç yazma’ amaçlı değil, hastalığınızın teşhis ve tedavisini yapacak ilaçları uygun ise yazacak bir HEKİM-DOKTOR olarak görün.
Bir konu daha var, bakanlığımız ilaçları sınıflandırdı… Beyaz reçete, renkli reçete olarak. Beyaz reçete ile alınabilecek ilaçlar normal ilaçlar oluyor. Renkliler üçe ayrılıyor: a) Yeşil reçeteler: Bağımlılık yapan, merkezi sinir sistemini etkileyen ilaçlar (Psikiyatrik ilaçlar + alerji), b) Kırmızı reçeteler: Tamamen uyuşturucu sınıfında olup, çok kolay bağımlılık yapan morfin ve benzerleri, sedatif (sakinleştiriciler) çok güçlü ağrı kesiciler ve c) Mor reçeteler: Kan ürünleri ve kanser ilaçları.
Bu gruptaki ilaçlar herkesin SGK kaydına işlenir ve takiplidir…
Eczaneler, belli olmayan zamanlarda İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından denetlenirken bunların hesabı sorulur Eczacıya… Alışlar da satışlar da kayıt altına alınır.
Aynı şekilde hekimler de, hangi gruptan hangi ilaçları kimlere yazmış hesap verir.
Yani eşinizin veya kayınvalidenizin kullanmakta olduğu grup ilaçlarını doktorunuz yazmaz. Yazarsa eczaneden alamazsıwnız…
Yani doktorunuz yazmadı diye doktoru dövmek, ağzını burnunu kırmak çözüm değil 🙂