A. Kemal KAŞKAR –
İlçemizde bazı sol-sosyalist siyasi parti mensubu kişiler ve de herhangi bir parti mensubiyeti olmayan kişi ve gruplar tarafından oluşturulan ve kendilerini ‘Milas Yurttaş İnisiyatifi’ olarak adlandırılan platform adına 7 Kasım Salı günü Şehir Parkı’nda düzenlenen toplantıda Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulunuldu.
Saat 12:30’da Emekli Öğretmen Fikret Çoban’ın sunuşuyla başlayan toplantıda, hazırlanan ortak basın açıklaması, Mayıs 2023 genel seçimlerinde TİP Muğla Milletvekili Adayı olan Neşe Tuncer tarafından okundu. Daha sonra Sol Parti Milas İlçe Başkanı Hüseyin Yorulmaz da, yerel seçimlere ilişkin, platform olarak belirledikleri temel ilkeleri açıkladı. “Susma sustukça sıra sana gelecek!”, “Birleşerek büyüyoruz, geleceğe yürüyoruz!”, “Birleşe birleşe kazanacağız!”, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma!” sloganlarının atıldığı ve “Kentin sakini değil yönetiminde söz ve karar sahibi olalım”, “Demokratik, şeffaf ve katılımcı bir yerel yönetim”, “Sokaklar, parklar, kıyılar ve ormanlar tüm canlıların! Korunmalıdır!” dövizlerinin taşındığı toplantının sonunda, bundan sonraki buluşmaların ‘forum’ şeklinde yapılacağına dikkat çekildi.
“Çantada keklik değiliz!”
Neşe Tuncer tarafından okunan açıklamada, Milas Yurttaş İnisiyatifi’nin, “Milas’ta yaşayan; doğasına, kentine, gençliğe, insan haklarına, emeğine ve çocukların geleceğine sahip çıkan bireyler” tarafından oluşturulduğu belirtilerek, “Bizi sadece seçimden seçime oy kullanan ve siyaseti sandığa hapseden siyasi egemenler bilsinler ki biz onlar için çantada keklik değiliz. Muhalefeti sadece oy vermek için değil; insan olmaktan kaynaklı ortak dertlerimiz, düşlerimiz ve düşüncelerimiz için yapıyoruz. İnsanı sayıya indirgeyen, sadece seçim zamanlarında hatırlayan, bir oy uğruna her oyunun oynandığı kirli ve çirkin siyaseti ve bu anlayışa sahip siyasetçileri reddetmek ve değiştirmek için birlikte her yerdeyiz” denildi ve şöyle sürdürüldü:
“Kapalı kapılar ardında ve çıkar odaklı bir seçim çalışması ve yarışında olmayacağız. Milas Yurttaş İnisiyatifi, kamuoyuna duyurduğu ilkeler ve siyaset anlayışı çerçevesinde önümüzdeki günlerde demokratik, renkli ve farklı etkinliklerle büyüyerek Milas halkıyla birlikte olmaya devam edecektir.
İnsan olarak, duyarlı yurttaşlar olarak birinci görevimiz; yaşadığımız kentin doğasına, suyuna, tarihine, kültürel dokusuna, toplumsal belleğine sahip çıkmaktır. Kentler hepimizin vicdanı olmadığı sürece koruyamayız ve geleceğe, geçmişi silinmiş ve ruhsuz beton yığınları bırakırız.
Parklar, sokaklar, okullar, tarım alanları, tarihi yapılar, su kaynakları, ormanlar, kıyılar, dağlar tüm canlılarındır. Kimse bunlar üzerinde genel ya da yerel güç gösterisi yaparak sermayenin hizmetine peşkeş çekme hakkına sahip değildir. Milas Yurttaş İnisiyatifi; duyarlı, aynı kaygıları paylaşan sendika, oda, dernek, parti, sivil toplum kuruluşu, demokratik kitle örgütü ve kişilerle birlikte demokratik tepkilerini ortaya koymaktan ve hukuki süreçlerin içerisinde yer almaktan geri kalmayacaktır.
Hepimiz bazen yorulur bir köşeye çekilip yaşadığımız kentin sakini olarak hayatımızı sürdürmek isteriz. Ancak bize sakin bir yaşam ve dinlenme hakkı vermediler. Bunun için, ‘birleşmiş ve örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez’ düşüncesi etrafında bir araya gelerek Milas’ın geleceğinde söz ve karar sahibi olmak istiyoruz.
Akbelen başta olmak üzere orman kıyımları, Boğaziçi (Bargilya) başta olmak üzere sulak alanlarımızın betona kurban edilmesi, tarım alanlarımızın yok edilmesi, dağlarımızın vahşi madencilik uğruna delik deşik edilmesi, denizlerimizin kültür balıkçılığı ile kirletilmesi, havamızın solunamaz hale getirilip su kaynaklarımızın kurutulması, sermaye lehine ancak bu coğrafyada yaşayan tüm canlıların aleyhine alınan kararların sonucudur.
Bir avuç su, bir avuç gökyüzü, bir parça bulut ve kırık bir dal bile herkes ve tüm canlılar içindir. Milas Yurttaş İnisiyatifi’nin varlığı, örgütlenmesi ve mücadelesi bunun içindir.
“Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” sözünün bilincimizdeki tarihsel yüküyle hareket ediyor ve MYİ olarak sahip çıkma sözü verdiğimiz ilkelerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.”
Temel İlkeler
Bu açıklamanın ardından Sol Parti Milas İlçe Başkanı Hüseyin Yorulmaz, bu sürecin, halkın katılımıyla geliştirilerek sürdürüleceğine dikkat çekip MYİ olarak yerel seçimlere ilişkin belirlemiş oldukları temel ilkelerinin ana başlıklarını duyurdu. Bu ilkeler arasında öncelikle; çocukların güvenli ve sağlıklı bir ortamda yaşayabilmeleri için çocuk haklarına saygılı belediyecilik, katılımcı, insan haklarına saygılı şeffaf denetlenebilir bir belediyecilik vurgusunun ardından temel ilkeler şöyle ifade edildi:
– Belediyenin görevi sadece klasik belediyecilik olarak adlandırdığımız yol, kaldırım yapımı, imar uygulamaları, çevre temizliğinden ibaret değildir. Yurttaşlarımızın ve kentin sosyo-ekonomik yapısını kuvvetlendirmek de öncelikleri arasında olmalıdır.
– Anayasal bir hak olan temiz, sağlıklı ve yeterli gıdaya erişim için yerel yönetim de yereldeki gıda üretim ve tüketim sürecine doğrudan müdahil olmalı, çevre ve insan sağlığını önceleyen, hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyan, toplumsal cinsiyet ve gelir eşitliğini gözeten, şeffaflık prensiplerine uyan, konunun tüm tarafları ile diyalog ve işbirliği içinde süreç yürütmelidir.
– Yerel yönetimin vereceği tüm hizmetler toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alacak yaklaşımlar içermek mecburiyetindedir. Yönetim, merkezi iktidarın kadını eve hapseden yaklaşımlarını kabullenmek yerine, pozitif ayrımcı, kadın öncelikli politikaları rehber edinmelidir.
– Geleceğinden umutsuz, işsizlik ve sömürü düzeni arasında sıkışıp kalmış olan gençlik için, onlarla birlikte mücadele birincil öncelik olmalıdır.
– Emeklilik, ancak yıllarca alnının terini akıtarak elde edilen ve bedeli peşin ödenmiş temel bir haktır. Yerel yönetim, merkezi iktidar tarafından yok sayılmaya çalışılan emeklilerimizin hayatını kolaylaştıracak tedbirleri almalıdır.
– Yerel yönetimler engellilere sundukları hizmet politikalarıyla, bireylerin toplumsal yaşama katılımlarını arttırmalı, yaşadıkları sorunlara gerçek ve kalıcı çözümler getirmelidir.
– Kentlerin asıl sahibi şirket sahipleri, yerel çıkar grupları, doğayı katleden rant grupları ve sermaye değil, içerisinde yaşayan halk ve tüm canlılardır. İnsana, doğaya, havaya, suya, canlı yaşamına ve toprağa yabancılaştıran imar politikalarına ve şehirleri rant uğruna talan eden zihniyete karşı durulmalıdır.
– Barınma anayasal bir haktır. Yerel yönetim olarak güvenli, ödenebilir, ulaşılabilir, insani yaşam standartlarına uygun, deprem ve benzeri afetlere karşı dayanıklı ve asgari yaşamsal (elektrik, su, doğalgaz, internet) hizmetleri de içeren bir barınma politikası oluşturulmalıdır.
– Ekonomik, ekolojik ve toplumun başta dezavantajlı grupları olmak üzere tüm kesimleri için adil ulaşımı sağlamaya dönük projeler hayata geçirilmelidir.
– İklim krizine yol açıcı, tarım ve doğal alanların, kıyıların imara açılmasına, başta kömür olmak üzere tüm vahşi madencilik uygulamalarına, çarpık kentleşmeye ve betonlaşmaya karşı önleyici tedbirler alınmadır.
– Kent merkezi ve mahalleler tüm canlılara aittir. Hayvanlara karşı işlenen suçlar ve hayvan katliamlarına karşı gerekli tedbirler alınmalıdır.
– Üretimi yerelde yapılan tarım ve hayvancılık esas alınmalıdır. Küçük ve aile tipi işletmeleri desteklemeyi önceleyen, bölgesel kalkınmaya hizmet eden, sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu tarım ve hayvancılık faaliyetleri için politikalar üretilmeli, tarım ve hayvancılıkta örgütlenmeye destek verilmelidir.
– Sağlık temel bir yaşam hakkıdır. Sağlıklı bireyler için spor faaliyetlerinin gelişmesi önem taşımaktadır. Tüm yurttaşlar belediyenin sağlık hizmetlerinden, eşit ve ücretsiz bir şekilde faydalanabilmelidir.
– Din, mezhep, felsefi görüş ayrımı yapmaksızın, tüm insanların ve inançların kendilerini özgürce ifade etme hakkı olduğu kabul edilerek, bütün inançlara ayrımsız ve eşit hizmet verilmelidir.
– Merkezi iktidarın dayattığı ötekileştirici ve bencil anlayışa karşı halkçı, dayanışmacı, toplumcu ve demokratik yerel sanatın gelişmesi teşvik edilmelidir.
– Yerel yönetimlerde taşeronlaşma uygulamaları, yasaların elverdiği ölçüde azaltılmalı, mümkünse de kaldırılmalıdır. İş güvencesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği esas alınmalıdır. Sendikal örgütlenme desteklenmeli, cinsiyet eşitlikçi ve hak temelli bir istihdam politikası uygulanmalıdır.
– Yerel yönetimlerde şeffaflık toplumun süreçlere demokratik katılımını kuvvetlendirir. Yolsuzlukların önlenmesi ve yerel hizmetlerin etkin-adil olarak sunulabilmesi için yönetimde şeffaflık en temel ilke olarak kabul edilmelidir.