Akbelen’de dinamit patlatmaları yüzünden evlerde-ahırlarda oluşan hasarların belirlenmesi için yapılan başvurunun reddedilme gerekçesi mahkeme tarafından şöyle açıklandı:
‘Hukukî yarar’ yokmuş!
A. Kemal KAŞKAR –
İkizköy Çevre Komitesi, Akbelen’de yaşam mücadelesinin kesintisiz sürdürüldüğüne dikkat çektiği açıklamasında, bölgede yaşamlarını tehdit eden dinamit patlatmalarına karşı yaptıkları ‘hasar tespit’ başvurusunun mahkeme tarafından ‘hukukî yarar olmadığı” gerekçesiyle reddedildiğini belirtti.
İkizköylüler, mücadelelerinin bu yeni aşamasında Kaymakamlığa, Jandarmaya ve nihayetinde mahkemeye yaptıkları başvurulardan ne yazık ki olumlu bir sonuç alamadıklarına dikkat çekip tepkilerini dile getirdikleri açıklamada, soruna ilgisiz kalan tüm kişi, kurum ve kuruluşların yetkililerine: “Mahkemenin çatlakları tespit etmemek için söylediği ‘hukuki yarar’ kimin yararıdır? YK Enerji şirketinin hukuksuzluklarını görmezden gelmenize dayanak gösterdiğiniz izinlerinizi, İliç’te 9 madenciye mezar olan liç yığını için de vermemiş miydiniz?” sorularını yönelttiler.
“Bu topraklarda yaşamak için mücadelemiz sürüyor”
Ülkemizin dört bir yanında, vatandaşlarımızın haklı tepkilerinin yok sayılması ve bağlı olarak ihmâller yüzünden bir türlü kurtulamadığımız ölümcül felaket koşullarında çok büyük anlam taşıyan bu çok önemli açıklama şöyle:
“Biz İkizköylüler, madene karşı verdiğimiz mücadelede beşinci senemize girdik. Eğer beş senedir inadımızla, inancımızla, birliğimizle direnişi bugünlere kadar getirmeyip pes etseydik; Akbelen Ormanı’ndan sonra gelen tarım arazilerimiz, 45 bine yakın zeytinimiz, evlerimiz, köyümüzle birlikte geçmişimiz ve geleceğimiz de yok olacak, silinip gidecekti.
Bunca senedir köylerimizi, verimli topraklarımızı, zeytinliklerimizi talan eden YK Enerji şirketinin her türlü baskısına, şirketi koruyan jandarmanın en ağır şiddetine, bitmeyen eziyetlerine karşı halâ bu topraklarda yaşamak için mücadelemiz sürüyor.
“Hukuki yarar” yokmuş?!
Bugün geldiğimiz noktada, Akbelen’de her gün çok sayıda dinamitler patlatılıyor, 7/24 iş makineleri çalışıyor, köyümüz adeta bir toz ablukasının içinde hayatta kalmaya çalışıyor. Evlerimizin hemen karşısında patlatılan dinamitler yüzünden aylardır evlerimiz çatlaklar içinde. Dört bir yanından çatlayan evlerimizde güvende değiliz. Her gün deprem şiddetinde sarsıntılar yaşıyoruz. Köyümüzde çok sayıda yatalak veya bakıma muhtaç yaşlı ile birlikte çocuklarımız yaşıyor. Can güvenliğimizin olmadığı çatılarımızın altında; her gün çatlakların derinleşmesine, evlerimizin giderek daha çok hasar almasına tanık oluyoruz.
Evlerimizin madende patlatılan dinamitler yüzünden aldığı hasarı tespit etmesi için mahkemeye bıkmadan usanmadan defalarca başvurduk. Jandarmaya şikayette bulunduk. Milas Kaymakamı ile görüşmeye gittik. Jandarma evlerimize gelip yalnızca çatlaklarımıza baktı. Kaymakam, verilen izinler çerçevesinde bir sorun yoktur dedi. Mahkemeler de, ‘hukukî yarar’ bulmadığı için delil tespit talebimizi reddetti.
Çatlayan hasarlı evlerimizin içinden; görevini yapmayan mahkemelere, Milas Kaymakamı’na, jandarmaya, bu izinleri bu şirketlere veren bakanlıklara ve bu ihmalden, bu talandan sorumlu olan tüm kamu kuruluşlarına, tüm yetkililere haykırıyoruz:
Bir gün evlerimiz dinamitlerin şiddetine dayanamayıp başımıza yıkılsın da; çocuklarımızla, yaşlılarımızla, gencimizle, her türlü insanımızla bize yuva olan bu evler bize mezar olsun diye mi bekliyorsunuz?
İneklerimizi, keçilerimizi, koyunlarımızı beslediğimiz ahırlar hayvanlarımızın başına yıkılırsa hesabını kim verecek?
Mahkemenin çatlakları tespit etmemek için söylediği “hukukî yarar” kimin yararıdır?
YK Enerji şirketinin hukuksuzluklarını görmezden gelmenize dayanak gösterdiğiniz izinlerinizi, İliç’te 9 madenciye mezar olan liç yığını için de vermemiş miydiniz?
“Gitmemizi beklediğiniz bu toprakları, Akbelen’i de İkizköy’ü de terk etmeyeceğiz!”
Bu ülkenin işçileri, köylüleri, patronlar ve şirketler tarafından ezilenleri, yaşamları yağma edilenleri olarak biliyoruz ki hepimiz kader ortağıyız. Biliyoruz ki hiçbirimizin canının bir kıymeti yok. Biliyoruz ki birileri daha çok zengin olsun diye yaşamlarımız gasp edilmeye devam ediyor. Ve yine biliyoruz ki bitmeyen bu işkencelerinizin sebebi kıramadığınız inadımız, tükenmeyen inancımız, bitmeyen hukuki ve meşru mücadelemiz. Ne yaparsanız yapın mücadelemize devam edeceğiz. Gitmemizi beklediğiniz bu toprakları, Akbelen’i de İkizköy’ü de terk etmeyeceğiz!”