Kürşat Şahin YILDIRIMER / Uzman Sosyolog – Terapist
İnsan psikolojisi hakkındaki bir ders kitabına göre, insan algı sistemi her saniye beyne on bir milyon parça bilgi göndermektedir.
Beyne gönderilen bilgilerin birçoğu, bilinçdışınızın gördüğü en önemli işlevlerden biri, gözleriniz aracılığıyla gelen verilerin işlenmesidir.
Peki bu nasıl olmakta?
Bilim insanları yüzyıllardır “gerçekliğin” doğasını ve içinde yaşadığımız dünyanın gerçek mi yoksa bir yanılsama mı olduğunu tartmışlardır. Fakat modern sinirbilimi bize bütün algılarımızın, bir bakıma birer yanılsama olduğunu öğretir. Bunun sebebi, dünyayı yalnızca dolaylı olarak, duygularımızın aldığı ham verileri işleyerek ve yorumlayarak algılıyor oluşumuzdur. Bilinçdışı işlemler bizim için işte bunu yapar; bizim için dünyanın bir modelini yaratır. Yahut Kant’ın söylediği gibi, bir Dan Din an sich, ‘olduğu gibi olan bir şey’ vardır. Bir de Das Für uns, ‘bizim bildiğimiz haliyle bir şey’ vardır.
Örneğin çevrenize baktığınız zaman üç boyutlu bir boşluğa baktığınız duygusuna kapılırsınız. Fakat bu üç boyutu doğrudan algılamazsınız. Onun yerine, beyniniz retinanızdan gelen düzlemsel, iki dizi veriyi okur ve bir üç boyut duygusu yaratır. Bilinçli zihniniz şekilleri işlemekte öylesine mahirdir ki, gözünüze imgeleri ters görmenize neden olan bir gözlük takılsa bile, kısa bir süre yeniden onları düz görmeye başlardınız. Sonra gözlükler çıkarılsa, dünyayı yeniden tepe taklak görürdünüz ama bu kısa sürerdi. Bütün bu işlemler nedeniyle, “Bir sandalye görüyorum” dediğiniz zaman, aslında beynimizin sandalye-nin bir modelini yarattığını söylemek isteriz.
Bilinçdışımız yalnızca duyusal verileri yorumlamakla kalmaz, onları olduklarından daha iyi hale getirir. Bunu yapmak zorundadır; çünkü duyularımızın taşıdığı veriler hayli kötü kalitededir ve kullanışlı bir hale getirilebilmeleri için düzeltilmeleri gerekir.
Örneğin gözlerinizin temin ettiği verilerdeki bir hata, sözde kör noktadan, göz kürenizin arkasındaki, retinanızla beyniniz arasındaki bağlantının bulunduğu noktadan kaynaklanır. Bu nokta gözün görme alanında ölü bir alan yaratır. Normal olarak bunu fark etmezsiniz bile, çünkü beyniniz, çevreleyen alanlardan gelen verilere dayanarak o boşluğu doldurur. Fakat bu boşluğun görünür kalacağı yapay durum tasarlamakla mümkündür.
Sağ gözünüzü kapatın ve bir sayı dizisinin sonunda bulunan 1 rakamına bakın ve en soldaki üzgün yüz işareti görünmez oluncaya kadar kendinize yaklaştırın (yahut kendinizden uzaklaştırın); bu durumda o sizin kör noktanız olacaktır. Başınızı sabit tutarak ve yine sol gözünüzle, şimdi sırasıyla 2, 3 ve sırasıyla sola doğru sıralanmış diğer rakamlara bakın. Üzgün yüz ancak 4 sayısı civarında yeniden belirecektir.
Gözleriniz, kusurluluklarını telafi etmek için her saniye konumlarını defalarca çok hafif değiştirirler. Bu hafif titreşimlere, gözünüzün bir görüntüyü incelerken yaptığı daha büyük ve hızlı sekmelerden ayırmak için mikrosekme denir. Bunlar insan vücudunun gerçekleştirdiği en hızlı hareketlerdir ve özel aygıtlar olmaksızın gözlemlenemezler. Örneğin, siz bu satırları okurken, gözleriniz satır boyunca defalarca sekme hareketi yapar. Eğer sizinle konuşuyor olsaydım, bakışlarınız yüzümde, özellikle de gözlerimin çevresinde dolaşıyor olurdu. Toplam olarak, göz kürenizi kontrol eden altı kas, gözlerinizi her gün 100 bin kere civarında hareket ettirir ve bu bir günlük kalp atışı sayınıza yakındır.
Ruth Benedict’in dediği gibi:
Gören göz yalnızca fiziksel bir organ değil, aynı zamanda ait olduğu kişinin içinde yetiştiği gelenek tarafından şartlandırılmış bir algı aracıdır.
Yüzünüzden gülücük, kalbinizden sevgi eksik olmasın.
Sevgiyle kalın.
Kaynakça:
1-I.Kohler, “Experiments with Goggles”, Scintific American 206 (1961):62.72
2-Mlodinow