BAKIŞ Haber –
Ilbıra Dağı Koruma Platformu üyeleri, 3 Ekim Perşembe günü Milas Adliyesi’ne giderek Ilbıra dağında yürütülmekte olan maden faaliyetleriyle ilgili suç duyurusunda bulundular.
Platform tarafından hazırlanan suç duyurusu dilekçe metni şöyle …
Dilekçe metni
Ilbıra Dağı bölgesinde madencilik faaliyetlerinde ağaçların kesilmesi suretiyle orman yok edilmekte, patlatma faaliyetleri yeraltı su kaynaklarını tehdit etmekte, ortaya çıkan toz bulutu bölgedeki zeytin ağaçlarının üzerinde birikerek yaprakların güneş almasına engel olmakta, iş makinalarının çalışması ve patlatmalar neticesinde zeytin ağaçları doğrudan zarar görmektedir.
Her ne kadar madencilik faaliyeti yürüten şirketler yaptıkları kamuoyu açıklamasında, “Maden sahası Etibank’tan tüm hak ve vecibeleri ile devir alınması ve eski tarihli ruhsat olması sebebiyle ÇED kapsam dışıdır” deseler dahi ÇED kapsam dışı olması, çevre yönetmelik ve kanunlarından muaf olmak anlamına gelmemektedir.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20’nci maddesinde “Zeytinlik sahalar içinde ve bu sahalara 3 km mesafede zeytinliklerin vegatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkartan tesis yapılamaz ve işletilemez” hükmü yer almaktadır.
Emsal teşkil edebilecek Balıkesir’deki benzer bir madencilik faaliyeti ile alakalı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2013/157 sayılı kararıyla ruhsata izin verilmemesi gerektiği bildirilmiştir.
Mevcut madencilik faaliyetleri sebebiyle zarar gören bölge halkı olarak bizler; ilgili Kanunlar ve Danıştay kararlarına rağmen bölgede faaliyetlerine devam etmekte olan şirketlere maden çıkarma ve işletme izni veren kişi ve/veya kurumlarla alakalı olarak suç duyurusunda bulunuyoruz.
İlgili ve sorumlular hakkında yasal işlem başlatılarak, tespit olunacak suç ve suçlular hakkında kamu davası açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
“Razı değiliz “
Suç duyurusunun ardından bir açıklama yapan Platform üyeleri, Bafa bölgesinde yaşayan insanlarla, muhtarlarla, yetkili mercilerle, basın ve madenci şirketlerden bir temsilci ile ve avukatla yaptıkları görüşmeler sonucunda Ilbıra Dağları’ndaki doğa, orman, fauna, flora tahribatının önlenmesi için suç duyurusunda bulunma kararı aldıklarını belirterek, “Anayasanın 56. maddesinde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. BM İnsan hakları beyannamesi 3. maddesi de aynen şöyle demektedir: Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.
2872 sayılı Çevre Kanununun 1. Maddesinde: Kanunun amacı, “bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak” olarak kabul edilmiştir.
Yine bu yasanın 3. maddesinde, çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; bakanlık ve yerel yönetimlerin, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapacakları, çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkının esas olduğu ve bakanlık ve yerel yönetimlerin; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlü oldukları düzenlemelerine yer verilmiştir.
BM İnsan Hakları Beyannamesi’nin 8. maddesi, “Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır” demektedir.
Bu bölgede yaşayan bizler, sadece kendimiz için değil ülkemiz için, gelecek nesiller için bu ormanları korumaya çalışıyoruz.
Her fırsatta söylediğimiz gibi biz madenciye ya da maden çıkartılmasına karşı değiliz. Ancak maden çıkartılırken doğamızın tahrip edilmesine, ağaçların kesilmesine, zeytinliklerimizin zarar görmesine, yeraltı sularımızın kaybolmasına razı değiliz. Bugün burada, ilgili kanunlara aykırı olarak ruhsat verenler başta olmak üzere tüm ilgili kişiler ve kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Konunun takipçisi olmaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz” dediler.