Bakış Açısı / Hüseyin AÇAR –
Bu hafta Bakış Açımızda hayata dair paylaşımlar yapmak istedim.
İnsanın yaradılış özelliği olsa gerek, hiç kaybetmeyi sevmiyor ve istemiyor. Oysa hayat kazanmak ve kaybetmek üzerine kurgulanmış bir sahne ve biz bu sahnede her gün rutin ve monoton bir şekilde bize verilen bu görevi yerine getirmeye çalışıyoruz.
Hayatı renklendirmek, hayatı güzelleştirmek ve hayatı paylaşmak adına çabalarımız yerine, hep kazanmanın ya da kaybetmemenin derdine düşmüşüz.
Kazanmak ne kadar önemli ve güzelse kaybetmek de bir o kadar anlamsız ve sinir bozucu gelir her nedense bizlere …
Oysa her zaman kazanamayacağımızı da bilmemiz gerekmektedir. Kazanmak ne kadar doğalsa kaybetmek de o kadar doğaldır diye düşünmemiz ve hayatımızı ona göre sürdürmemiz gerekir.
Yeter ki kaybettiklerimiz hayatımızı bizlere zindan etmesin, kazanmak uğruna başkalarının hayatını da bizler zindan etmeyelim.
Biz kazanmayı ve kaybetmeyi kafamıza çok takıyoruz galiba, oysa biraz hoşgörülü olabilsek, biraz hayatla barışık olabilsek, biraz yaşamanın ne kadar güzel olduğunu anlayabilsek, sanıyorum ki o zaman kazanmanın veya kaybetmenin hayatımız için çok önemli olmadığını da anlayabiliriz …
Türkiye denilen bu güzel ülkede yaşayan biz insanlar halı saha maçında bile kaybetmeyi hiç sevmiyoruz.
Şimdi siz değerli okuyucularıma ‘face’te okuduğum bir yazıyı aktarmak istiyorum.
Kim kazanmış kim kaybetmiş, sizler okuyunca anlayacaksınız …
Sevginin, hoşgörünün, sahiplenmenin ve kısaca insan olmanın farkında olmamızı bu kısa ama oldukça anlamlı yazı umarım hepimize bir kez daha düşündürür …
Deli Kadir ve “Mersedes” arabası
Deli Kadir Malatya’da yaşayan akli dengesi yerinde olmayan bir vatandaşımız … Bütün gün üstünde dolaştığı, önünde Mercedes arması olan sopayı Mercedes araba zannederek Malatya sokaklarında dolaşıp duruyor …
İşin en ilginç yanı koskoca Malatya şehri, Kadir’in Mercedes hayalini her şeyiyle sahiplenmiş durumda …
Kadir trafik ışıklarında duruyor, arabasını park ediyor, diğer arabalar trafikte ona yol veriyor, ona göre park ediyorlar.
Bütün şehir o “Mersedes”in farkında!
Kadir sopadan arabasını Mersedes servisine götürüyor, ustalar bütün ciddiyetleriyle arızaları anlatıyor, bir usta sopa arabaya teyp takıyor, diğer bir usta aynasını, armasını yeniliyor.
İşin asıl ilginç yanı; Trafik Polisleri Deli Kadir sopa arabasıyla yanlış yere park ettiğinde ya da çok hızlı gittiğinde Kadir’e ceza yazıyorlar, zamanı geldiğinde Kadir’in arabasını muayeneye gönderiyorlar.
Malatya Şehri, Kadir’in hikâyesini onunla birlikte yaşıyor …
Bir “deli”nin sopasına göre yaşayan şehirlerin, sopayla, sapanla, satırla birbirini kovalayan insanların şehirlerine dönüşmesini gördükçe, sanıyorum ki Malatya’da yaşanan bu hikâye kulaklarımıza çok hoş ve bir o kadar da anlamlı geliyor.
Hikâye diyorsam hayali bir durum değil gerçeğin ta kendisidir Deli Kadir’in “Mersedes” arabası ve Malatya şehrinin bu olaya yaklaşımı, vay ki ne vay …
Helal olsun size Malatya’nın sevgi dolu insanları …
Deli Kadir bir gün arabasını servise götürmüş ve sorunlarını söylemiş. Usta almış sopadan arabayı 2 gün sonra gel arabayı al demiş Kadir’e …
2 gün sonra Kadir arabasını almaya servise gitmiş, usta araban daha olmadı demiş. Ertesi gün Kadir yeniden gitmiş usta yine arabayı yapamadığını sonra gelmesini söylemiş. Bir sonraki gün Deli Kadir yeniden servise arabasını almaya gitmiş, usta yine yapamadığını söyleyince: “Yeter artık ya, verin bana arabamı geri, kaç gündür eve yürüyerek gidiyorum” diyerek ustaya çıkışmış …
İşte böyle sevgili Bakış okuyucuları Malatya’da kim kazandı kim kaybetti …
Malatya’da kazanan, Malatya’nın Deli Kadir’e sahip çıkan ve onun hayalini paylaşan insanları oldu. Malatya’da kaybeden olmadı …
Teşekkürler Malatya …
Umarım bu hikaye, bu yazıyı okuyan siz değerli okuyucularımıza da kazanmak ve kaybetmenin önemli olmadığını, önemli olanın sevgiyle hoşgörüyle birbirimize yaklaşmanın önemini vurgulamak adına anlamlı olmuştur …
Haftanız güzel geçsin …
(Bu yazıyı paylaşan İstanbul’dan Meral Değerli Güneş’e teşekkür ediyorum.)