BAKTIKÇA / A. Kemal KAŞKAR –
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yokluğunun 81’inci yılı için, Nutuk’un son bölümünü paylaşmak istedim bugün sizlerle … Büyük anısı önünde saygıyla eğilerek …
…
Saygıdeğer efendiler, günlerce zamanınızı alan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonunda tarih olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebildiysem, kendimi mutlu sayacağım.
Burada söylediklerimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayalı ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç, yüz yıllardan beri yaşanan ulusal yıkımların yarattığı bilincin ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu Türk gençliğine emanet ediyorum.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Milas, kendisine yakışanı yapmalıdır!
İlçemizde bu yıl 6’ncısı yapılan ‘Zeytin Hasat Şenliği’, Muğla Büyükşehir ve Milas Belediyesi ile ilişkiler alanında sınıfta kaldı!
Bu konuda açıklamalar yapıldı, yapılacaktır da ama …
Aması şu ki, bu gibi ‘kent etkinlikleri’nde hep birlikte olma konusunda çok titiz davranmak gerekir. Bu konuda en ufak bir özensizliğin oluşturacağı sancı çok büyük olacaktır.
Nitekim, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na çok geç giden davetiye ve açılış programında Milas halkı adına ‘hoş geldiniz’ konuşması yapamayan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın şahsında Milas Belediyesi’nin maruz kaldığı muamele ile ortaya çıkan tablo çok büyük bir sancı yaratmıştır.
Olacak şey değildir.
‘Siyaset’ dediğimiz şeyin bu denli güdükleşmesine en başta siyasetçilerin izin vermemeleri gerekir.
Bu anlamda, en başta, o gün açılışta konuşma yapanlar olmak üzere, etkinliğe paydaş, gönüldaş olan tüm kişiler ve kurum-kuruluş temsilcilerinden, Milas Belediye Başkanlığının gaspedilen hakkını teslim eden değerlendirmeler gelmiştir.
Bu, çok olumlu ve sevindirici, umut veren bir durumdur …
Elbette bu beklenti, etkinliğin düzenlenmesindeki rollerine göre kimi kişiler ve kurum-kuruluş temsilcileri için ‘özeleştiri’ ve ‘özür’ içerikli olmak gerekir.
Benim önerim:
‘Milas Zeytin Hasat Şenliği’ Düzenleme Kurulu, ayrıca da bu kurulda temsil edilmeyen Milas’ın tüm sivil, mesleki ve gönüllü örgütlerinin ve siyasi partilerin temsilcileri, oluşturulacak ortak bir metnin altına imzalarını atarak bu yaralayıcı tablodan bir an önce çıkmamızı sağlamalıdırlar …
Yıllardır hep birlikte olmayı başarmış, kurumlar-kuruluşlar arası işbirliği kültürü güçlü ve ‘ortak akıl seviyesi yüksek’ olan Milas’a hiç yakışmamış olan bu durumdan, hiç zaman yitirilmeden Milas’a yakışır bir adım atılarak çıkılmalıdır.