Lev TOLSTOY / Öykü / Venedik Yayıncılık / 2018 / 93 sayfa
bir satır / Ayşegül KAŞKAR –
Lev Nikolayeviç Tolstoy (9 Eylül 1828 – 20 Kasım 1910) zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya’nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarda önce annesini sonra babasını kaybetti, yakınlarının yanında büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire’i ve J. J. Rousseau’yu okumuş, bu iki yazarın etkisinde kalmıştı. Bir süre sonra orduya girdi, Kafkasya’ya gitti. Kafkas halkının yoksul yaşamını ele aldığı ilk gerçekçi öykülerini yazdı. 1854’te Kırım Savaşı’na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg’a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Yine de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir geziye çıktı. Almanya, Fransa ve İsviçre’de dolaştı. Rusya’ya dönüşünde yine Yasnaya Polyana’ya yerleşti. Asalet unvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğretim ve eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu.
Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862’de evlendi. Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs 18 yaşında idi. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocuklardan 3’ü bebekken, biri 5, diğeri de 7 yaşlarında iken öldü.
Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı “Savaş ve Barış” ile “Anna Karenina’yı” bu dönemde yazdı. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özellikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden biri olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı.
Mülkiyet konusunda Marksizm’den etkilenen fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı “Tanrının Egemenliği İçinizdedir” kitabıyla yeni bir Hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu.
Tolstoy 82 yaşındayken (1910), bir küskünlük sonucunda kış ortasında evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Polis, cenazesine katılmak isteyenleri engellemek için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdu.
Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.
Eserleri/Romanları
Hazin Bir Evliliğin Romanı, Çocuklukluğum, İlk Gençlik, Gençlik, Sivastopol Serisi, Kazaklar, Savaş ve Barış, Ivan Ilyiç’in Ölümü, Anna Karenina, Kroyçer Sonat, Diriliş, Hacı Murat, Sergi Baba, Efendi İle Uşağı, Kadının Ruhu.
Çok sayıda öykü ve masal da yazmış olan Tolstoy’un eğitim, din ve ahlak üzerine de pek çok çalışması bulunmaktadır.
Kitaptan
4 öykünün yer aldığı kitaba adını veren öykü ile başlayalım …
İnsan ne ile yaşar?
Ayakkabı tamirciliği yapan Simon, ailesiyle küçük bir kasabada yaşamaktadır. Durumları pek iyi değildir. Kış gelmiştir ve giyecek bir paltoları bile yoktur, bunun için bir deriye ihtiyaçları vardır. Deriyi alabilecek kadar parası yoktur. Simon, borç verdiği köylülerden parasını alırsa deriyi alabileceğini düşünür. Fakat köydeki kişiler paralarının olmadığını söylerler. Elindeki parayla bir meyhaneye gider ve şarap içer. Kasabaya dönüş yolunda; kilisenin önünden geçerken, çıplak bir adam görür. Simon üzerindeki karısının ceketini çıkarıp adama giydirir ve onu alıp evine götürür. Karısı başta çok kızar ve bu adama yakınlık göstermez; ama sonra adama acır ve yemek verir. Adam geldiğinden beri ilk kez gülümsemiştir. Simon buna çok şaşırır. Adam, Simon’la birlikte ayakkabı tamir ve imalat işinde çalışmaya başlar. Çok az konuşan adamın adının Michael olduğunu bir süre sonra öğrenirler …
Üç Soru
Ülkenin birinin kralının aklına bir soru takılmıştır. Sürekli doğru zamanda işe başlamayı bilirse, kimin sözüne kulak verip kimden uzak kalması gerektiğini bilirse, başarısızlığa uğramayacağını düşünüyordur. Bunların cevabını bulmak için ülkedeki tüm büyücüleri, âlimleri toplar, hepsine sorar ve aldığı cevaplar onu tatmin etmez. Sonra başka köyde çok ünlü bir alimin yaşadığını duyar ve o köye gider.
Kral, yaşlı bilgeyi toprak kazarken görür ve elindeki kazmayı alıp ona yardım eder. Saatler geçer, bilge hiç sesini çıkarmadan oturmaktadır. Kral buna sinirlenir; “Sorularıma cevap vermeyeceksen sarayıma gideyim” der.
O sırada karnından yaralanmış biri yoldan geçmektedir. Kral o kişiye yardım eder, adamın yaralarını temizler …
İnsana ne kadar toprak lazım?
Pahom elindeki paraları toplayarak köyde arazi alır. O günden sonra hırsı daha da büyür. Bir gün başka bir adam gelip az miktarda parayla, daha fazla toprak veren ‘saf insanlar’ın olduğu bir yer söyler. Pahom heyecanlanır ve sözü edilen yere gider. Oradaki adamlara çokça hediyeler götürür.
Toprak sahipleri ona bir şartla toprak vereceklerini söylerler. Topraklarında bir yere işaret koyup güneş batana kadar ne kadar yürürse o kadar toprak alacağını söylerler. Pahom ertesi gün erkenden yürümeye başlar. Sabahleyin hızlı hızlı yürüyen Pahom öğleden sonra sıcaklık arttıkça zorlanmaya başlar. İlk işareti koyduğu yere vardığında hırsı yüzünden kendini çok zorlamıştır ve …
Tek kıvılcım tüm evi kül eder
İvan, oğulları ve gelinleriyle köyde yaşayan durumu iyi biridir. Baktığı bir de yaşlı babası vardır. İvan’ın gelini günün birinde komşularıyla kavga eder. Olay büyür aileler de kavgaya karışır. Komşusu Gabriel, İvan’ı mahkemeye verir. İvan’ın babası, senelerdir komşularıyla çok iyi ilişkilerinin olduğunu, dost olduklarını ve artık bu konunun daha fazla uzamaması gerektiğini söyler. İvan babasını dinlemez. Gabriel, İvan’ın gelinine el kaldırınca, İvan da Gabriel’i mahkemeye verir. Gabriel dayak cezasına çarptırılır. Buna çok içerleyen Gabriel bunun intikamını almak ister. İvan’ın ahırını ateşe verir. İvan samanlığın çatısına yeni yayılmaya başlayan ilk kıvılcımları söndürebilecekken bunun yerine Gabriel ile kavgaya tutuşur ve yangın rüzgarın da etkisiyle büyür. Bu yangında neredeyse köydeki tüm evler yanar. …