Kürşat Şahin YILDIRIMER / Uzman Sosyolog – Terapist
Çoğumuz dünyaya, üzerimizde belirleyici izler bırakan bir aile çevresi içinde geliriz. Gençlik dönemimizde anne ve babalarımızı eleştirsek, hatta onlarla bağlarımızı koparsak bile bu ilk izlerin bizi zayıf ya da güçlü bir şekilde etkiliyor olmasını engelleyemeyiz. Hiç değilse kendimiz çocuk sahibi olduğumuzda bunun farkına varırız.
Çoğu insan bunun üzerine kafa yormaz. Kendi yaşamış olduklarını çocuklarıyla tekrarlar ve bunu da doğru bulurlar. Ancak bazıları için, tam da çocukları ya da eşleri karşısında en çok eksiklik duydukları şeyin, gençlik dönemlerinden bu yana özlemini çektikleri iç özgürlük olduğunu günün birinde şaşırarak fark etmek acı verici olur. Çıkmaz bir sokakta oldukları hissine kapılabilirler bu durumda.
Çocukken yollarını bulamamışlardı, çevrelerine ve onun etkilerine boyun eğmekten başka çareleri yoktu. Yetişkin insanlar olarak ise önlerinde başka seçenekler vardır ama çoğunlukla bunun farkına varmazlar.
Köken, kalıtım ve eğitim tarafından, gerek olumlu gerekse olumsuz anlamda şekillendirilmişliğimiz ne denli güçlü olsa da yetişkin insanlar olarak bu izleri yavaş yavaş tanımaya başlayabilir ve otomat gibi hareket etmekten kurtulabiliriz. (MILLER)
Kendimizi kısıtlayan herhangi bir yanılsamanın olumsuz etkisiyle uğraşmadan ve ortadan kaldırmadan önce, bundan sorumlu yanlış algıyı görmemiz ve kendimizi bu algıdan kurtarmamız gereklidir.
Aksi takdirde yaşamda kendini işe yaramaz ya da önemsiz hissetme yanılsaması ve beraberinde getirdiği keder ve hüzün değerinizin gerçek ölçüsünün, başkalarının da o değeri kabul etmesine bağlı olduğu yanlış algısından doğar.
Bu izlerin ne denli farkına varırsak, çıkmaz sokaklarımızdan kurtulmamız ve yeni veriler edinebilmemiz o denli kolaylaşacaktır.
Sevgiyle kalın.