BAKTIKÇA … – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Yıllar geçiyor. Yıllar bitiyor.
Yılın sonuna yakınlaştıkça neler neler hatırlıyor insan.
Hatırlamak bir yana, biriyle, birileriyle tatlı tatlı konuşabilmeli insan.
Bu nedenle belki de en iyi dileklerden biridir:
“Yaşamınızda hep tatlı tatlı konuşabileceğiniz birinin, birilerinin olması” …
Sevgili Eşim Ayşegül ile yıllar önce ‘Çıtır’ diye seslendiğimiz köpeğimizin ya da ‘Turti’ diye seslendiğimiz kedimizin bakışlarını konuştuk geçenlerde … Onların gözlerinin ışıltılı renklerini … Ve ille de en yakınımızdaki insanları … Annelerimizi babalarımızı … İlle de yerini doldurmamızın mümkün olmadığı kimlerimiz varsa onları … Bir yıl geçmiş, beş yıl geçmiş …
Aslında geçen bir şey yok, hiçbir şey geçmemiş …
“Daha geçen ay!” …
Hatta ‘geçen hafta’!
Yakın ya da uzak diye bir yer yok aslında yaşamda.
Hep yanıbaşımızda boşlukları.
Geçmiş zaman, bu bakımdan bir türlü geçmeyen kocaman bir ‘boşluk zaman’!
Neyse ki ‘yeni yıllar’ geliyor. Neyse ki ‘yeni yıllar’ yalnız bırakmıyor bizi. Yeni yeni yılların içinde yaşanabilme ihtimali olan hoşluklarla büyümeye devam edebiliyor insan.
Kim bilir neler neler umarak. Hepsi anılar olarak birikecekler. İyi kötü bir şeyler işte.
Bir yaprakla selamlaşmak ve vedalaşmak arasına sıkışmış mevsim zamanlar başlayacak yeni yılda da yine renk renk. Her renk.
2023’te beklentilerinizle ahenkli günler yaşamanız dileğiyle …
Ama ille de tatlı tatlı konuşabileceğiniz birinin, birilerinin olmazsa olmaz değerine dikkat çekerek …
Elbette bu çok özel dileği, demokratik bir toplum özlemine doğru genişletip büyütüp:
‘Seslerimizi duyurabileceğimiz ve gereğinin yapılabileceği bir ülkede yaşamak dileği’ haline getirebiliriz rahatlıkla … Bu yolda yepyeni bir ‘hikaye yazabilmek’ için yürümeliyiz …
İYİ YILLAR.
Reçete? Peçete?
Bu aralar, en çok da çocuklara musallat olan ve ailelerde ciddi endişeler oluşturan hastalıklar yaşanıyor. Bilinen grip tabloları-nın yanı sıra, “yine mi korona” soruları sorduran, bir de ‘ağız içinde beyaz pamukçuk’larla karakterize olan ‘beta’ denilen yeni ve yaygın bir hastalık endişemiz var …
İlçemizde geçenlerde çocuklarında ateşle birlikte ağız içinde pamukçuk yaralar görüp endişeye kapılan genç bir çift, gece vakti Milas Devlet Hastanesi Aciline gidiyor. Tahmin edileceği ya da bilindiği gibi oldukça kalabalık bir Acil Servis tablosu ile karşılaşıp buna rağmen sabırla sıranın kendilerine gelmesini bekliyor ve yaklaşık iki saat sonra doktora ulaşabiliyorlar.
Doktor, ‘test imkanı olmadığı’ için bakarak teşhis koyuyor, ‘beta’ diyor ve ‘antibiyotik tedavisi’ne başlanması gerektiğini belirtip reçete yazıyor. Mühürleyip imzalıyor …
Sonrası?
Sonrası: ‘Nöbetçi Eczane’ hangisi?
O aranıp bulunuyor.
Ve reçetede yazan hiçbir ilaç bulunamıyor nöbetçi eczanede.
Eczacı, “son dönemde bazı ilaçların bulunmadığı”ndan bahsediyor.
‘Biliyoruz’ diyorlar, eczaneden çıkıyorlar …
Böylece, onca çabayla ulaşılan, sevgili doktorlarımızın, acil çare arayan kalabalık vatandaş topluluğunun beklentilerine karşı-lık bulmaları için insanüstü bir çaba gösterip yazdıkları, mühürleyip imzalarıyla resmileştirdikleri ve böylece ‘ciddi bir belge’ niteliği kazanmış o reçete bir anda ‘bir peçete’ kadar bile işe yaramaz duruma geliveriyor …
Geriye, gecenin o vaktinde anne babalara, her yaştan insanımıza yaşatılan çaresizlik, sıkıntı, endişe kalıyor … Üstelik daha sabaha çok var … Zaman, büyüdükçe büyüyen olumsuz duygularla geçmek bilmiyor adeta … Peki sabah olsa ne çare? Ne yapılabilecek ki? Düşünüp konuşup daha da umutsuzlaşıyor insanlar. Hava da giderek soğuyor … Ağlayan sızlanan çocuklarıyla, saatler sonra büyümüş endişelerle dönüyorlar evlerine …
Sonra?
Sevgili yetkililere sorsanız “münferit” mi derler acaba böylesi berbat bir duruma da?
‘Kaybedilen zamanlar’ın belki de ölümcül sonuçların yaşanmasına yol açabileceği bu gibi ‘ACİL HALLER’de böyle böyle olumsuzluklara muhatap olmadan, çaresiz bırakılmadan yaşanabilecek bir ülkede yaşamak mümkün değil mi?
Milasımızda da böyle can yakan, can sıkan sorunların yaşanmakta olduğunu sevgili yetkililere duyurmak istedim. Daha kötüsü olmadan yaşanmadan, duymadık denilemesin, ‘acil çare’ bulunsun diye …
Eline ve kalemine sağlık. Yeni yılınız sağlık ve mutluluk dolu olsun…