Yılmaz Kaya AYLANÇ –
23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruluyor. Bu ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından ve ilk başkanı da kendisi oluyor.
Biliyor musunuz daha devlet kurulmadan!
‘Atamız’ın kurduğu bu devletin meclisinin duvarında ne yazıyor?
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir”! “Bu egemenlik, bir kişiye, bir sınıfa veya zümreye verilemez” dediler.
Şimdilerde 100 yılı geçmiş meclisimiz ve 100. yılını kutlayacağımız devletimiz 14 Mayıs’ta çok önemli bir seçime hazırlanıyor.
Bu seçim için çok şeyler yazıldı çizildi, ben de bu konu hakkındaki son yazımı yazıyorum.
Öncelikle şunu söylemeliyim, adil bir seçim yapılmamakta.
Neden bunu söylüyorum?
Birkaç örnek verebilirim.
Cumhurbaşkanı ve yeniden aday olan Sayın Erdoğan TRT’de 32 saat konuşurken, en kuvvetli rakip Millet İttifakı’nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu sadece 32 dakika konuşmuş.
Cumhurbaşkanı tüm kampanyada devlet olanaklarını kullanırken rakipleri kendi imkanları dahilinde kampanyalarını yürütmekteler.
İktidarın Adalet, Ulaştırma ve İçişleri bakanları milletvekili adayları oldukları halde istifa edip bakanlığı önceden olduğu gibi tarafsız devlet memurlarına devretmedikleri gibi, kampanyalarında devletin tüm imkanlarını kullanmaktalar ve bunu açıkça söylemekteler.
Adalet bunun neresinde?
Ancak her şeye rağmen Pazar günü, 14 Mayıs günü sandığa gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız, kullanırken de geçerli olması için gereken özeni göstereceğiz. Sonra da sahip çıkacağız.
Cumhurbaşkanlığı seçimi bu seçimin en önemli ayağı. Birinci turda adaylardan yüzde elli üzerinde oy alan olmazsa en çok oy alan iki aday bir sonraki seçime girecek ve çok oy alan yeni Cumhurbaşkanı olacak.
Neden çok önemli?
İktidar kazanırsa, tek adam rejimi devam edecek ve yeni ortaklarını dikkate alırsak, daha fazla dinci bir alt yapı ve din eksenli bir yaşama doğru kayarak laik anlayış büyük darbe görecek. Parlamenter sistem iyice uzaklaşacak.
Muhalefet kazanırsa, en kısa sürede Parlamenter sisteme geri dönülecek ve tek adamın karar verdiği bir anlayıştan ortak akıl ile hareket eden bir yönetim iş başına gelmiş olacak.
İktidar kazanırsa, camilerden seçim propagandası yapacak kadar dini siyasete alet edenler bu ve benzeri uygulamaları günlük hayata kadar sokabilecek ve bu konudan ülke insanımızı ayrıştırmaya devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, din ve vicdan hürriyetini tüm yurttaşlarımız, istedikleri gibi yaşıyor olacak.
İktidar kazanırsa, tarikat ve cemaat gibi dini anlayış artık çok daha fazla öne çıkacak, eğitimden aile yaşamına kadar pek çok konuda hayatımızı istemediğimiz halde etkiliyor olacak.
Muhalefet kazanırsa, ülkemizin kuruluşunda anayasamızda olduğu gibi (tabii uygulanmadığını yaşıyoruz) devrim kanunları (anayasa madde 174) korunacak ve tabii o kanunlardan biri olan 677 sayılı kanunda (tarikat ve cemaat vb oluşum ve teferruatlarının men edildiği kanun) uygulanıyor olacak.
İktidar kazanırsa, toplum çeşitli dini zümrelere göre, bölgesel farklılıklara göre, dillerine göre, anlayışlarına göre ayrıştırılmaya devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, her Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı hiçbir fark gözetilmeden devlet karşısında eşit olacak.
İktidar kazanırsa, adalet adil olmaktan uzak, kayırmacılığa, adalet arayanlar ise onu aramaya devam edecek. Yani adalet başka bahara kalacak.
Muhalefet kazanırsa, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı olacak. İktidar ve mensupları adalette taraf veya etkili olmayacak.
İktidar kazanırsa, halkın vergileri sarayın şatafatına, çok pahalıya imzalanan yol, köprü, havaalanı, şehir hastaneleri gibi şirketleri ve müteahhitleri zengin etmeye devam edecekler.
Muhalefet kazanırsa, Devlet Planlama Teşkilatı tekrar kurulacak, her yatırım o plana uygun olarak yapılacak, ihalesi de şeffaf bir şekilde yapılacak gerçek maliyeti ile.
İktidar kazanırsa, 6 yaşındaki kızlar evlendirilmeye, çocuk yaşta kadınlar doğum yapmaya, birden fazla evlilikler olmaya, kadın cinayetleri artmaya devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, yasalar tam işletilecek, çocuk yaştakiler okullara gidecek, İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülecek, kadınlar toplumun eşit bireyleri olarak özgürce yaşayacaklar.
İktidar kazanırsa, kadınlar çocuk doğuran, ev işi yapan, erkekleri ne derse onu yapanlar olarak evde oturacaklar.
Muhalefet kazanırsa, kadınlar özgür bireyler olarak toplumun eşit yarısı, hatta bana göre yarısından fazlası olacaklar.
İktidar kazanırsa, doktorlar, mühendisler, yazılımcılar ve pek çok iyi eğitimli genç yurt dışına gitmeye devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, gençler hak ettikleri ilgi ve adaleti bulacakları için gitmeyecekleri gibi, gidenler de dönmeye başlayacak.
İktidar kazanırsa, iş ehil olana değil sadık olana verilmeye ve bu anlamda adaletsizliğe devam edilecek.
Muhalefet kazanırsa, liyakat geçerli olacak. Her yurttaş hak ettiğini yaşayacak.
İktidar kazanırsa, üstten bakıcı anlayış, azarlayan bir dil, kavgacı-çatışmacı bir yaklaşım, ayar vermeye çalışan anlayış devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, milleti için çalışan, halkına saygı duyan bir yönetim göreceğiz.
İktidar kazanırsa, sayıları 10 milyonu aşan göçmenler daha da artacak.
Muhalefet kazanırsa, göçmenler 2 yıl içinde kendi ülkelerine insani bir şekilde gönderilecek.
İktidar kazanırsa, halen 20 milyon kadar olan yardıma muhtaç vatandaşlarımızın sayısı artmaya ve yoksullaştırarak yönetmeye devam edilecek.
Muhalefet kazanırsa, yoksulluk bitirilecek, bu olana kadar her aileye veren eli görmeyecekleri şekilde bankadan alabilecekleri bir yardım verilecek. Ancak yeni iş alanları yaratılarak her ailenin çalışarak kazandığı ve istediği gibi harcayacağı bir kazanç yaratılacak.
İktidar kazanırsa, köylerde sadece cami olmaya devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, köy okulları açılacak, yeniden çocuklar köylerinde okullara gidebilecek. Aynı zamanda köylere ziraat mühendisi ve hayvancılığı olan köylere bir de veteriner atanacak.
İktidar kazanırsa ithalat devam edecek, tarım-hayvancılık ve pek çok iş yok olacak.
Muhalefet kazanırsa, köylü yeniden üretmeye devam edecek. İthalat ürünleri değil, kendi ürettiklerimizi tüketeceğiz.
İktidar kazanırsa, ormanlar yok olmaya, araziler talan edilmeye, kâr uğruna tabiatımız yok edilmeye devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, geleceğe miras bırakma zorunluluğumuz olan coğrafyamızı, bize emanet edenler gibi evlatlarımıza tertemiz bırakıyor olacağız.
İktidar kazanırsa, Cumhurbaşkanı sarayda oturmaya ve günde 10 milyon lira harcamaya devam edecek.
Muhalefet kazanırsa, Çankaya Köşkü’nde mütevazi bir Cumhurbaşkanı göreceğiz.
Ya tek adama devam denilecek ya da demokrasi ve halk ve Atatürk Cumhuriyeti kazanacak!
İşte bu denli önemli bir seçime gidiyoruz.
Anlatmaya çalıştığım gibi burada bir parti ve kişi seçmeyeceğiz.
Bir yaşam biçimi, bir anlayış ve geleceğimiz için ya Doğu’ya ya Batı’ya, ya Siyah ya Beyaz kadar önemli bir farkı oyluyor olacağız.
Bu seçimin pardonu olmayacak.
Bu önemli seçimde öncelikle ilk turda bu seçimin bitirilmesi en doğrusu.
Bu seçimde iyilik, güzellik, adalet, mutluluk, liyakat, hesap verebilirlik, şeffaflık, hukukun üstünlüğü, laiklik, doğa, çocuklar, kadınlar, emekçiler, köylüler kazanmalı.
Özgürlük kazanmalı.
Demokrasi kazanmalı.
Türkiye Cumhuriyeti kazanmalı.
Taş atanlar değil, Kalp atanlar kazanmalı.